20. Sarhoş...

19 0 0
                                    

Not defterine ne yazacağımı düşünmüştüm ve şimdi de aldığım mavi kalemi çıkarıyordum. Kalemi aldım ve yazmaya başladım;
  Aşkım. İlk aşkım dediğim gündü bugün. Aklında tut, unutma. Birlikte geçirdiğimiz pek vakit olmadı ama bu defteri almak için yaşadığım şeyleri bir görseydin ve duysaydın o güzel gülüşünle baya bir gülerdin herhalde. Gerçi sonra bende güldüm o ayrı. Haa bu arada, bu kadar düşünceli olman beni şaşırttı sevgili. Neymiş efendim 'bugün hiç çıkmamalıdın, daha yeni çıktın hastaneden falan'. Neyse hep böyle ol. Birazcık, ama bak birazcık diyorum, dengesizsin ya:) şaka şaka. Seni seviyorum sevgilim.
Deftere bunları yazdıktan sonra kapağını kapattım ve yatağıma uzandım.

Sabah okula Emre ile birlikte gitmiştik. Derslerde ise sıraya kafamızı koyup el ele tutuşarak uyumuştuk. Hatta Rüzgar falan fotoğrafımızı çekmiş gizlice. Ama Emre'nin moreli bozuk gibiydi. Nesi olduğunu sorduğumda bir şeyim yok gibisinden laflar gevelemişti. Çıkışta da işi olduğunu söyleyip başka yöne doğru gitmişti. Bende şimdi tek başıma evde test çözüyordum. Daha demin Emre'yi aramıştım ama kapalıydı telefonu. Telaşlanmıştım da tabi.
Bir, iki saat daha test çözdükten sonra saatin 10.18 olduğunu gördüm. Yapacak bir şeyim olmadığı için yatağa yattım ve telefonumu komidinin üzerine koyup tam uykuya dalış yapıyordum kiii... Telefonun zil sesiyle uyandım.

Çatık kaşlı sevgilim arıyor...

Bu saatte aradığında, sinirlenmediğim aksine gülümsediğim tek oydu herhalde. Hem de merak ediyordum. Telefonu açıp kısık sesle "efendim sevgilim" dedim.

"Camı aç."

Sesi değişik geliyordu. Kaşlarımı çatıp "içtin mi sen?" diye sordum. Beni takmadığını belli ederek ve kahkaha atarak "yooo. Neyse sen camı aç." dedi. Sinirle camı açmak için ayağa kalktım. Ses çıkarmamak için direniyordum resmen. Babam odama girerse... bu anı kafamda canlandırmak bile istemiyordum. Camı açtım. Konuşmama izin vermeden içeri girdi. "Emre sen nasıl içersin bu kadar. Manyak mısın? Leş gibi kokmuşsun."

"Bir şey olmaz."

"Yalancının tekisin!"

"Ne?"

"Hani ben hayatında olduğum zamandan beri sigara bile içmiyordun. Bide sana inanmıştım. Şu haline bak!"

"Sen olduğun için böyleyim!"

"Ne diyosun be sen? Ne o bitmesini mi istiyorsun. Hayatından çıkmamı mı istiyorsun?"

"HAYIR TABi Kİ!"

"Bağırmadan konuş benimle!"

"Tamam. Bak... sen yokken hayatımda yoktu. Hayat değildi yaşadığım. Sen yanımdayken hayatı yaşıyorsam nasıl hayatımdan çık diyebilirim ki sana."

"O zaman... Bu ne hal Emre, sen olduğun için böyleyim derken ne demek istedin!"

"Sana yaptıklarımı hatırladım."

"Bana hiç birşey yapmadın ki bugün."

"Bugün değil zaten. Kaza yapmana sebebiyet verdim ben. Sinirden sana patladım kahretsin ki. Seni her gördüğümde de yaptıklarım aklıma geliyor. Kendimi affedemiyorum o kaza yüzünden. Unutmak zorundayım çünkü senle böyle daha iyi oluruz. Bugün morelim bozuktu. Senin de bozuldu."
Tam bu sırada gözü kapanır gibi oldu ve üzerime düştü. Eliyle de komidinin üzerinde duran eşyayı düşürdü. Onu tutmaya çalıştım ve tam üzerime düştü. Ben ayakta duruyordum, bıraktığım an oda düşecekti. Başı göğsümdeydi. Eşya düşerken baya bir ses çıkmıştı. Emre'yi nasıl uyandıracağımı düşünürken annemgilin odasını kapısı açıldı. Emre'yi hışımla yatağın üzerine attım ve yorganı örttüm. Elime bir kalem ve çözdüğüm testlerden birini alıp yatağın kenarına oturdum. Emre yüz üstü yattığı için sırtı dışa dönüktü ve yorganda bombelik yaratıyordu. Annem odamın kapısını açtı ve "uyumadın mı sen?" deyip ışığı açtı. "Kız sana noldu böyle. Saat on buçuk olmuş test çözüyorsun sen. Eskiden on dakika çalıştığında sevinirdim."

Bizim Hikayemiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin