21. Şaka

6 0 0
                                    


Bir bedene sımsıkı olarak
uyanmıştım. Emre baş ucumda yakışıklı, tatlı, çekici ve sempatik bir şekilde, mışıl mışıl uyuyordu. Yastığın altında ki telefonumu dikkatlice elime aldım ve açtım. Okula gitmek için yarım saat ya da kırk beş dakika içerisinde evden çıkmamız lazımdı. Neyse. Daha var deyip gözümü yumdum. Çok tatlı bir sevgilim var yaaaaaaa. Bir o kadar da mal. İçmiş içmiş pencereme dayanmış. Hayır anlamıyorum, benimle konuşabilirdi, bana yaptıklarını hatırlamış olabilir ama normal -içmemiş- bir şekilde kapıdan, annemden de izin alarak gelebilirdi. Annem biraz itiraz edecek gibi olurdu da yine de izin verirdi odada oturup konuşmamıza. Zaten evi bir üst katta. Ama benim mal sevgilim bunun yerine içmiş üstüne birde penceremden geldi. Anneme ve babama ne yalanlar uydurdum onun yüzünden. Aaa bak sinirlendim. Vallahi de billahi de sinirlendim. Bir hışımla başımı kollarının arasından çektim ve onu ittim. Yere düşmüştü. "Noluyo lan?" deyince şuan ki şaşkınlığı ve korkmuşluğu yüzünden gülesim geldi ve kendimi tutamadan gülmeye başladım. Gülerken kısık sesle "iyi misin?" diye sordum. Gerçi gülerken söylediğim için anlamamış olabilir. "Kızım bu ne böyle ikidir korkutarak uyandırıyosun?" dedi yatağa oturup.

"Ne yapayım? Hak ettin."

"Ya hadi su ile uyandırılmayı kabul ettim. Orda haklıydın. Ama ben şimdi ne yaptım Allah aşkına?"

"Kafandan aşağıya su dökmemin nedenini hatırladım da ondan. İçmiş içmiş gelmişsin. Bide pencereme dayanmışsın. Ve bide anneme, babama yalan söylemek zorunda kalmışım."

"Acıdı belim ama. Sanırım kırıldı." dedi yavru kedi misali bakarak. Önce inanır gibi oldum ama ...

"Beynini kırmadığıma dua et. Şuan ki sinirim beynini kırmakla kalmaz."
Güldü daha sonra da alnımdan öptü. "Gitsem iyi olacak. Seni zor durumda bıraktığım için de özür dilerim sevgilim." dedi. Ayyyyyy ay çok tatlı. Birşey demedim. Sadece gözlerinin içine bakmakla ve gülümsemekle yetindim. Ayağa kalktık ve cama doğru ilerledik. "Dikkat et."dedim komidinin üzerine basıp cama çıkarken. "Okula giderken çaldır. Yani yaklaşık yarım saat sonra." Aşağıya güvenlice indiğini gördükten sonra camı sessizce kapattım. Oda apartmana girip evine gidecekti.
  Çantamı hazırladım, okul formalarımı sandelyenin üzerine koydum ve yatağıma tekrar yattım. Biraz daha yatsam ne olurdu ki? Gözlerimi tavana diktim. Yaşananları düşündüm. Emre ve beni. O dengesiz, ben dengesiz, ilişkimiz bizden de dengesiz. Ne yapalım artık? Öyle böyle sevgilim kendisi.
  Emre ile buluşmuştuk ve şimdi de -el ele- sınıfta oturuyorduk. Daha hocanın gelmesine yaklaşık beş on dakika vardı. Önümüzde arkadaşız diye geçinip duran fakat birbirinden deli gibi hoşlanan Berk ve Burcu vardı. Bunlar da bir sevgili olamadılar haa. Biz nasıldık, şimdi sevgili olduk. Bunları bir sevgili yapacam inşallah. "Eeee siz napıyosunuz. Her gördüğümde yanyanasınız nasıl gidiyor arkadaşlığınız." Dedim imayla. Burcu bana bakıp ne diyorsun sen dedi gözleriyle. Bende omuz silktim. Bana ne canım. Berk Burcu'ya bakıp "yan yana olduğumuzda çok eğleniyoruz. Şahsen ben mutluyum halimden. Arkadaşlığımızda iyi." dedi. Hehe bok arkadaşsınız diyecektim kiii vazgeçtim. Göt korkusu ne yapak be? Berk bana tekrar döndü ve "Aslı ile konuştunuz mu hiç?" dedi. Tam cevap verecektim ki Burcu'nun gözlerinin sonuna kadar açıldığını gördüm. Vayy kıskanmak ha. Tamam. Süper. "Yooo. Ama onu çok özledim. Eminim sende özlemişsindir." dedim imayla. Berk gülümseyip "tabi ki de. Çok özledim, hepsini." dedi. Emre nefesini sıkıntıyla bırakıp "ben ve Burcu'nun da bildiği bir konu konuşsak. Ha. Nasıl fakir?" dedi. Şımarıkça gülümsedim ve "iyi be." dedim.
...

   Şuan tenefüsteydik. Burcu ile, Emre ve Berk'i bekliyorduk. Burcu sanki birşey sormak istiyordu da diyemiyor gibiydi. "Ne dicen?" dedim sıkıntıyla.

"Ha?"

"Ne ha? Sabahtan beri birşey demek için kıvranıyorsun. Söyle bakalım, ne dicen?"

"Hiçbir şey canım. Allah Allah. Yani ne olabilir ki. Yani....ııı..şey ya Aslı kim?" dedi. Tam bu sırada da Emre yanımıza gelmişti. Görünüşe göre Berk yoktu. Yuppiii. Aklıma gelen ilk şey döküldü dudaklarımdan ve "Berk'in eski sevgilisi." deyiverdim. Emre'ye baktığımda gözlerinin sonuna kadar açık olduğunu gördüm. Demek ki Berk'in bu güne kadar kimseyle sevgili olmadığını biliyordu. Bunu neden söyledim diye soracaksanız, çok haklı sebeplerim var. Birbirlerinden hoşlandıkları bakışlarından belli. Bunlar hala desinler ki 'arkadaşız'. Bok arkadaşsınız. Emre tam birşey diyecekti ki "Emre!" diye bağırıverdim. Emre neden onu susturmak için bağırdığımı anlamış olacak ki "efendim sevgilim" dedi imayla. "Iıııı hadi dolaşalım. Sıkıldım otur otur." dedim. Burcu içinde bulunduğu şoktan çıkıp "be..ben sınıfa gideceğim." dedi. Bu sırada Berk elinde iki çikolata ile yanımızda durdu. "Sıla senin en sevdiğin çikolatayı unuttum ya. Şunu aldım" dedi uzun damak çikolatayı gösterip sonra da diğer çikolataya baktı ve Burcu'ya bakıp "sana da en sevdiğinden aldım. Afiyet olsun kızlar." dedi. Ya bak kaç yıllık kardeşim dediği kızın en sevdiği çikolatayı unutuyor, daha yeni tanıdığı kızınkini unutmuyor. Eskiden olsa trip atardım. Ama şimdi sevdiği kız yanında deyip elindeki çikolatayı aldım. Burcu ise şaşkın olan yüz ifadesini kızgınlık ile taçlandırmıştı. Berk de bunu fark etmiş olacak ki "bir sorun mu var. Niye öyle bakıyorsun?" diye sordu. Burcu derin bir nefes alıp "sorun mu? Ah ne sorunu canım. Sen ve yalancılığını öğrendim de, bu yani başka birşey yok."

"Anlamadım, ne yalan söylemişim ben sana?"

" 'Hoç sovgolom olmodo bo gono kodor.' diyen kimdi peki. Yalanmış işte."
  Burcu, Berk'in önceden söylediği cümleyi tekrar ettiğinde zorla tuttuğum gülüşü bıraktım ağazımdan. O sırada Emre de gülmeye başlamıştı. Berk bana bakınca benim söylediğimi anlamış olacak ki kötü kötü baktı. Emre gülerken dişlerinin arasından "ne o Burcu kıskandın mı yoksa?" dedi. Burcu bunu beklemiyormuşcasına afalladı. Berk'e baktı ve tekrar bize döndü. "Hay...hayır be ne kıskan... Ya üf evet kıskandım. Valla bıktım arkadaşız demekten de. Seni arakadaş olarak görmüyorum, senden hoşlanıyorum. Belki beni arakadaşın olarak gördüğün ve sana bunları söylediğim için küseceksin, belki benle konuşmak istemiceksin. Ama benimde sana karşı hissettiğim bu yani, ne yapayım? Senin bana yalan söylemiş olman da..." tam bu sırada Berk Burcu'nun sözünü kesti ve "sevdiğim kıza asla yalan söylemem." dedi. Burcu gözlerini şokla açtı. Berk bana kızgın bir bakış attıktan sonra Burcu'ya döndü. "İkimiz birbirimize olan duygularımızı anlayamamışız ama arkadaşlarımız anlamış ki böyle demişler. Benim sevgilim olmadı, sevdiğim de. Seni görene kadar. Şimdi var...ilk ve son sevdiğim kişi..sensin Burcu."  dedi. Yaaaa olley be. Biliyodum. Burcu dolan gözlerini akıtınca Berk hemen yanına gelip ona sarıldı. Ayrılınca da hemen elini tuttu. "Oh be sonunda 'arkadaşız biz' demeyeceksiniz. Her seferinde bok arkadaşsınız diyesim geliyordu da şey korkusu vardı." dedim şey kelimesinin üzerine basarak. Sonra da ikisine bakıp içten bir şekilde gülümsedim. Emre bana bakıp "sanırım..." dedi. Lafının kalan cümlelerini de bana yaklaşıp elimi tutarak söyledi. "Senden daha güzel gülen birini görmedim."
...

  Şuan sanırım dünyanın en huzurlu olduğu bir an. Emre kolunu omzuma atmış, bende omzumdaki elini tutuyorum. Berk ve Burcu da el ele. İstanbul'un en güzel bölgesinde yürüyüş yapıyoruz. Burcu havaya bakıp "sanırım hayatımda bu kadar huzurlu olmamıştım." dedi.
  Evet, sonuna kadar katılıyorum. Bende hiç bu kadar huzurlu olmamıştım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bizim Hikayemiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin