3. Merhaba Bela

26 0 0
                                    

-Üç gün sonra-
Yine güzel bir uykuyu canım alarmım çalarak böldü. Niye mi? Maalesef yine okul. İnsan niye sabahın köründe okulu açar ki. Neden? Ne gerek var? Bunları düşünürken annem aşağıya inmemi söyleyince elimi ve yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Aynada mavi gözlü güzel mi güzel bir kız gördüm. O kız kim mi? Tabiki ben.
Elimi ve yüzümü yıkadım ve çantamı hatırlayıp üstümü giyindim. Aşağıya indiğimde annem kahvaltıyı hazırlıyordu.
"Günaydın Gül sultan" dedim onu öperek. Oda "sana da günaydın annecim ama biraz daha burda kahvaltını yapmadan beklersen geç kalacaksın okula" dedi. Gözlerimi devirerek masaya oturdum ve kahvaltımı yaptım. Montumu ve çantamı alıp evden çıktım
Okulun kapısının önündeyken geçen ki bana bakan çocuk yine soğuk soğuk bakıyordu bana. Korkmalımıydım bilmiyorum ama içimden bir ses korkmamamı daha doğrusu korktuğumu ona göstermemem gerektiğini söylüyordu.
Sınıfa girdim sıraya -Burcu'nun yanına- oturdum ve arkasından o çocuk da geldi. Arkasından bir kız ona bakarak:
"Emreeee yarın da buluşuruz dimii?" Dedi ağzını eye eye. Demek adı Emre'ydi. Tabi ya yoklama alınırken Emre Atay'a 'burdayım'ı o söylemişti. Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde o kıza gıcık olmuştum.
"Gerek yok Alev" dedi soğuk bir şekilde. Sevmediğim bütün özellikler bu kızda vardı sanırım. Ağzını eye eye konuşması, isminin Alev olması, makyajla güzelleşen -güzelleşmeye çalışan ama başarılı olamayan- kızlardan olması ve bide ... bisey daha vardı ama ne olduğunu bilmiyordum. Hocanın gelmesiyle bu düşüncelerimden ayrıldım.
En son ders kimya idi. En sevdiğimdendi.
Derse katılmaya çalıştım ve tahtaya soruyu çözmek için kalktığımda Emre
"Vay sen tahtaya nasıl çıkarsın be? Zeki bir insanı 'mal' olarak görmen en büyük mallık göstergesi diye biliyordum ben' dedi ve herkes 'ooooo' 'cok iyi laf soktuuu' gibi şeyler demeye başladılar. Çıkış zili çalınca tahtayı yapamıyacağımı ve biri dokunsa aglıyacağımı biliyordum. Bu yüzden çantamı hızlıca aldım. Sınıfın kapısından tam çıkarken bir gövde bana çarptı ve "dikkat et biraz" dedi. Yüzüne bakmamla ona sarılmam bir olmuştu. Panpakeytamdı. Berk gelmişti. Berk'den ayrıldıktan sonra bu böyle bitmemelydi. 'En son lafı ben sokarım' dercesine Emre'nin yanına gittim.
"Demek zeki insanı mal saymak en büyük mallık göstergesi. Pekii... " dedim ve sınıftakilere döndüm. Elimle onu göstererek, "Bakın karşınızda en büyük mal duruyor. Bana mal dediğine göre." dedim ve en son, en güzel lafı ben sokmuş oldum.
Berk'le birlikte bir kafeye gitmeye karar verdik ve ikimizde birer limonata söyleyip bana bugünkü olayı anlatmamı soyledi. Bende herşeyi anlattım.
"Vay be cok iyi laf soktun kanka yalnız" dedi bende havalı bir bakış attım ona oda gülümseyip devam etti.
"Kankapeytam şimdi ben sana birşey dicem ama öyle üstüme 'ayı' gibi atlama" dedi vee "Babamın tayini çıktı ve ben sizin okula ve senin sınıfına yazıldım" bunu demesiyle çığlık attım ve tabiki de 'ayı' gibi atladım üstüne. Hesabı ödemek için kalktık ve benim evine bırakıp otele gideceğini söyledi Berk. Ben bizim evde kalabilirsin dedim ama saat üçte İzmir'e dönmesi gerekli ve eşyalarını toplamalıymış.
...
Eve geldiğimde cok yorgun olduğumu anlayıp hemen duş aldım ve saçımı kurutup ördükten sonra güzel bir uykuya dalmak için kendimi yatağa attım.

Bizim Hikayemiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin