11. Sevgilim

19 0 0
                                    

   Sıla'dan...
Sabah gözlerimi açtığımda ilk defa bir sabah böyle mutlu uyandığımı fark ettim. Aşrı mutluydum hemde. Alarmım çalmadan uyanmam da mutlu olduğumun kanıtıydı. Saate baktım 6.41'di. Vay be ben ve bu saatte uyanmak.
  Gözlerimi tavana diktim ve olanları düşündüm. Emre yaptıkları için pişman olduğunu söylemişti bana dün. Egemen'le kavga ederken de 'ilk defa değer verdiğim birine nasıl dokunuyorsun?' demişti. Bana bana çok güzel ve masum bakışları zamanı durdurmaya yetiyordu. Ay çok mutluyum yaaa.
Biraz daha bu konuyu düşündüm ve sırıtıp yorganı üstümden attım. Duşa girdim hemen. Çıktığımda formalarımı giydim ve çantamı hazırlayıp mutfağa gittim. Annem kahvaltıyı hazırlıyordu. "Günaydın aneyy." dedim. Annem 'aneyy' lafına o kadar şaşırmıştı ki bana tuhaf tuhaf baktı. Anneme sırıttım ve peynir ekmek bişeyler atıştırıp ayağa kalktım. Annem hemen "çok az yedin hadi kızım okul kaçmıyor ya!" dedi bak ya Emre geldiği zaman 'git git okulda yersin bişeyler' diyordu. Anneme bakıp elimle öpücük attım ve "annem, güzel,tatlı,minnak annem. Okulda atıştırırım." Çantamı alıp annemin itiraz etmesine izin vermeden kapıyı yarılayıp son ses bağırdım. "Görüşürüz aneyyy." Kapıyı tam olarak açtığımda kahkaha atan bir kişi gördüm. Of ya olamaz.
  Emre'den...

Sıla'nın kapıyı yarıya kadar açıp "görüşürüz aneyyy" demesi ve kapıyı tam açtığında bana 'Allah kahretsin rezil oldum' bakışı atarak bakması beni kahkahaya boğdu. Koluma vurmaya başladı. Acıtıyordu da. Ona baktım.
"Ne vuruyon kızım ya. Neyse bi 'aney'ine günaydın diyeyim. Çekilirsen bi."

"Ya yok valla kahvaltıdan zor kaçtım o yüzden kızmasın bana diye şaka yapayım dedim. Ayrıca aneyin nesi komik? Türk'ün daimi kelimesidir."

"Daimi ha öyle mi?" dedim alayla

"Haa daimi. Ay üf hadi geç kalcaz. Okul önemli bir müessese. Geç kalmayalım dimi?"
  Sen ne değişiksin be kızım. Ama ben sen ve bu değişikliklerin olmazsa yaşayamam. Bugün ona bi sürpriz yapacaktım ve ne yapacağımı bilmiyorum. Gün bitmeden yapmam lazımdı. Bugün söylemeliydim. Sanki bugün söylemezsem bir daha söyleyemezmişim gibi geliyordu. Nasıl diyecektim acaba? Neyse bişeyler yaparım artık. Yüzümü ona döndürdüm. Ellerini deri montunun cebine koymuş öylece yola bakarak yürüyordu. Ona baktığımı anlamış olacak ki oda bana baktı. Gülümsedik. Bu sırada okulun kapısından içeri giriyorduk. Yola, basamaklara bile bakamadan birbirimize bakıyorduk. Sanki şuan sessiz bir şekilde konuşuyorduk. Sessizliği bozan taraf o oldu ve "değişik. Çok değişik. Senden nefret ettiğimi düşündüğüm zamanlar bir hafta öncesi kadardı. Şimdi ise... Böyleyiz işte. Rüya gibi." dedi o güzel gülümseyişiyle. Ona tam olarak döndüm ve durdum. "Umarım bu bir rüya değildir. Eğer rüya ise hiç uyanmayalım. Ben senle aynı rüyada bu şekilde olmaktan çok memnunum. Böyle o güzel gözlerine bakmaktan, gülüşünü görmekten, sesini duymaktan. Hepsinden mutluyum." durdum ve iyice yaklaştım. Avucumu yanağına koyup sözlerime devam ettim. "Seni seviyorum." dedim ve alnından öptüm. Oda hafif dolan gözlerini gözlerime dikip "seni seviyorum." dedi. Biraz daha yaklaştım ona. Alınlarımız birbirine deyiyordu. Oda yanağıma koydu tek elini. Bende devam ettim ve "bu bitmeyecek olan rüya ikimizin. Sende benim. Anlaştık mı? Sen benimsin." Hafif tebessüm etti ve "seninim. Bu bitmeyecek olan rüyada ve gerçek hayatta her zaman seninim." dedi. Hayatımda bu kadar mutlu bir heyecan yaşamamıştım galiba. Ders başlama zili bu güzel anı bozdu ve ellerimizi çektik. Elini tuttum ve sınıfa doğru yürümeye başladık.
Sıla'dan...

  Ohaaaaaaaaaa. Ay çok güzel. Ay elimi tuttu. Of ölçem şimdi gebertçeksin beni zalım sevgili. Elim titriyor valla titriyor. Buz kesmiştir şimdi kesin. Derkeeeen Emre ellerimizi havaya kaldırıp "senin elin niye bu kadar soğuk. Heycalandın tabi sen haklısın. Böyle birisi tarafından çok seviliyorsun. Şanslı sevgilim benim." dedi bende "ha evet heycanlandım hehe evet. Tamam birazcık olabilir. Tamam baya bi olabilir. Aman neyse ya hem ben şanslı olduğum kadar sen bende de şanslısın. Benim gibi biri tarafından çok, aşırı seviliyorsun sevgilim." dedim. Güldü ve "ne güzel dedin oyle. Sevgilim diyen ağzını sevsem mi acaba şimdi burda?" dedi. Ona kızgınca baktım ve "ya sen nasıl bi öküz, odun olabiliyorsun. Romantik romantik anlar yaşıyoduk içine ettin saol. Neyse sınıfa girelim hadi."
"Hoca gelmemiştir ki niye gircez?"

Emre'den...

"Çünkü okul önemli bir müessese. Hoca gelmeden sıranda oturmalısın. Tatlı sevgilim." dedi ve sınıfın kapısını açtı. Tabi ellerimiz tutuşuktu hala. Herkes bakıyordu da tabi. Benim lan bu kız. Bakın da görün erkekler. Kızlarda Sıla'ya kızgın birşekilde bakıyordu. Haklılar tabi. Ben gibi bir adam ellerinden gitti. Sıla ile hiç kimseyi takmayıp yürümeye devam ettik. O Burcu'nun yanına gitmek için elini çekmeye çalıştı. Bırakmadım ve onu sırama daha doğrusu artık sıramıza oturtturdum. "Bir daha sakın elini elimden çekme. Kimse bu elleri ayıramıyacak. Biz de ayırmak için bir adım atmicaz. Kavga etsekde etmesekde. Bundan sonra yanımda oturacaksın, yanımdan asla ayrılmayacaksın ve ellerimiz ayrılmayacak. Asla." dedim çatık kaşla. Oda yüzümü okşayıp "tamam çatık kaşlı sevgilim. Aa bak bu sana çok yakışıyor.
   Bugün hep birlikte takıldık ve ellerimiz hiç ayrılmadı. Onla arabadaydık. Eve sürüyordum. Onların kapısının önüne geldiğimizde "seni seviyorum çatık kaşlı sevgilim." dedi. Bende "bende seni seviyorum güzel gözlü sevgilim. Aaa bak bu sana çok yakışıyor." dedim sırıtarak yanağımdan öptü ve okşadı yanağımı aynı zamanda. Arkasını döndü ve evinin kapısını açtı.
  Eve gelmiştim ve direk yatağa attım kendimi. Güzel bir gündü.

Bizim Hikayemiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin