Vücudu rüzgara kapılmış bir yaprak gibi titrerken direndi. Karşısındaki adam ondan daha beter bir halde dizlerinin üzerine çöktü ve birkaç defa öne arkaya doğru sallanıp yüzüstü yere çakıldı. Mekanı doldurmuş olan kalabalıktan muazzam bir çığlık yükselirken yarı yarıya kapanmış göz kapaklarının ardından bir kez daha baktı rakibine ve izleyicilere. Buğulu görüntüyü beyni zar zor algıladıktan sonra gözleri kaydı ve koca cüssesi gürültüyle yere yığıldı.İzleyiciler Emre'nin düşüşüne daha coşkulu bir bağrınmayla tepki verirken Arslan ve Sinan abi hemen yanına koşmuştu. Yaklaşık 4 yıldır dövüşen bu adam birinci yıldan sonra ilk kez devriliyordu. Arslan kardeşi gibi gördüğü gencin dayanıklı olduğunu,en kötü birkaç saat sonra kendine geleceğini bilirdi normalde. Ancak o an öylesine korkmuş ve telaşlanmıştı ki genç adamı Sinan abi ile soyunma odasına taşırken kalbi ağzında atıyordu.
Kısacık mesafeyi insanları yararak zar zor geçtikten sonra soyunma odasındaki kanepeye yatırdılar Emre'yi. Sinan abi zayıf bedenine fazla yüklendiğinden belinin ağrısıyla kısa bir süre doğrulamamıştı. Fakat Arslan hem adrenalinin hem de güçlü ve kaslı vücudunun etkisiyle sanki koskoca bedeni taşımamış gibiydi.
"Abi hemen Kerim'e haber ver."
Kerim dövüş kulübünün çakma doktoruydu. Yaklaşık 40 yaşına gelmiş olan adam tıp fakültesini fakirlik yüzünden 5.sınıfta bırakmak zorunda kalan biriydi. Yıllardır mekanın sahibi Ayaksız Rıdvan'ın yanında çalışıyordu.
Sinan abi belini ova ova odadan çıkarken Arslan'a cevap vermeye gerek duymamıştı. Zaten Arslan'ın da onu duyacak hali yoktu. Kanepenin kenarına çökmüş vaziyette ne yapacağını bilemeden yaralı bedeni izliyordu.
Kardeşini yıllardır böyle görmüyordu. Ne kadar sinirlenirse sinirlensin asla canını tehlikeye atmazdı. Ama bugün ilk kez delice bir şey yapmıştı. Burdaki dövüşlerde görülmeyen bir şey. Kulübün kendinden sonraki en iyi 4 dövüşçüden 3'üne meydan okumuştu. Kalan kişi de kulübün en iyi 3.adamıydı ancak bu isim Arslan olduğundan onunla dövüşmemişti.
Meydan okumayı tüm seyircilerin önünde yapmıştı. Eğer seyircilerden önce Arslan'ın haberi olsaydı asla ama asla izin vermezdi bu saçmalığa.
Tam 3 dövüş... Yaklaşık 2.30 saat süren,acımanın olmadığı,ölümüne 3 dövüş... Kardeşinin ölüme yürüdüğünü gördüğü 3 dövüş. Aklının almadığı,sebebini mantıklı bulmadığı 3 dövüş...
Eğer ülkücülere kızdıysa gidip dövebilirdi. Eğer onlardan kaçmış olmak bu kadar ağrına gittiyse yine toplu oldukları bir ortamda onlarla kavgaya tutuşabilirdi. Ölümüne dövüşün sebebi bu kadar saçma olmamalıydı.
Sebebi düşünmek istemedi sonra. O an tek istediği kardeşinin iyi olmasıydı. Yüzü kandan görünmeyen gence bakarken kalıcı bir hasarın olmaması için dua etti. Sonrasında bu şeye neyin neden olduğunu bulurlardı.
*******
Yiğitliğin %1500'nün kaçmak olduğunu dün itibari ile tecrübeyle öğrenmişti. Seminerde Emre'yi kaçırdıktan sonra onun kendisini Alp ile yaşadıkları evin en uzağındaki semte bırakmasını istemişti. Puşt herif de hiç,bu çocuk napacak,hayati tehlikeyi nasıl atlatacak dememişti. Hatta tek kelime dahi etmeden öğretmenevinin önüne bırakmıştı. Tamam,durumunu anlayıp onu konaklayabileceği bir yere götürmüştü anlaşılan ama olmazdı yani. İnsan en azından nezaketen benim evime gel falan derdi. Nankör.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Short StoryTüm hayatını sahip olduğu fikirleriyle yaşayan bir adam ile hiçbir ideolojiye sahip olmayan adamın hikayesi... 10.12.2017~19. 11.2018