Olmaz denilen şeylerin olduğu,yapmam denilen şeylerin yapıldığı,söylemem denilen şeylerin söylendiği...kısaca kendimizle çeliştiğimiz bir döngüydü hayat." Asla asla demeyin" sözü sanırız bu döngü için kullanılacak en doğru sözdür.
İki genç adam pizzacı karşılarında dururken de işte böyle kendileriyle çelişiyorlardı.
"Alp niye uzatıyorsun? Ben sipariş verdim ben ödeyeyim işte."
Ellerinde cüzdanları ile yanlarında iki pizza kutusuyla dikilen genci umursamadan ufak bir tartışmaya girişmişlerdi.
"Sipariş sadece senin değil ama. Sonuçta yiyecek olan da benim. Ben öderim."
Emre derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Zaten haftalardır dövüşemiyordu,kendini göstermek için fırsat kollayan siniri Alp böyle yaptıkça coşuyordu.
"Lan ne olacak ben şimdi ödesem? Zaten Ahmet Hoca muhtemelen bizi daha çok böyle çalıştıracak,bir dahakine sen ödersin!"
Alp omuz silkti sadece,kısaca pes etmeyeceğinin göstergesi olarak.
"Abiler tamam. Hesabı bölüşün işte niye bu kadar uzattınız ben anlamadım ki?"
Nasıl ki pizzacı anlamadıysa iki genç de anlamamıştı. Onlar sadece birbiriyle inatlaşmaya alıştığından ortaklaşa bi şey yapmak garipti,buna ücret ödemek de dahil. Makul buldukları teklife cevap vermeden kendi paylarına düşen ücreti uzatıp pizzayı aldılar. Genç adam "Afiyet olsun." deyip odadan çıkarken ikisi sandalyelere kurulmuşlardı.
Hiçbir konuşma geçmeden yiyilen yemeğin ardından çöpler toplanmış Emre bilgisayar başına geçmişti. Alp odayı havalandırmak için pencereyi açıp dosyaların arasına yere çöktü.
"Bak şimdi Alp. Sen bana 2011 yılından başlayarak proje sahiplerinin adını ve aldıkları notu söyleyeceksin."
Alp ikisi farklı yerlere koydukları için dağılan yılları biraraya getirirken sordu.
"Proje adı önemli değil mi?"
"Haklısın,dur bi bakayım."
Emre hocanın bilgisayarını hızlıca tarayıp bulduğu dosyaya göz attı.
"Yok,hoca da isimleri kaydetmemiş."
Kendisi yeni bir word dosyası açıp "2011-2012 Öğretim Yılı" diye başlık atarken Alp de yıllara göre ayırmayı bitirmişti.
"Başlayayım mı?"
Emre sadece başıyla onaylayınca Alp de ilk ismi söyledi.
"Ali Demir-67"
Emre'nin parmakları olağanüstü bir hızla klavyede gezinirken konuştu.
"Kaçıncı sınıf olduklarını da söyle."
"3.sınıf."
Uzun bir süre klavyenin tuş sesi ve Alp'in otomatiğe bağlanmış gibi çıkan sesi dışında hiçbir hareketlilik olmadı. 2011 yılının bittiğini Alp'in kutunun içine çarparak attığı dosya bildirirken genç adam derin bir "Ohh" çekti.
"Anasını satayım ya ne bitmez ödevmiş bu! Milletin de işi gücü yok ödev yapmış. Ulan insan biraz kendine acır be. Gezip tozacağına saçma sapan proje yapmak ayıptır yani!"
Emre parmaklarını iç içe geçirip kollarını kafasının üstünde birleştirip gerinirken esnedi. Hak vermişti yerden bitmeye. Yaz yaz bitmemişti ebesinin doğum gününü kutladığı ödevler. Parmakları uyuşmuştu.
Alp uyuşan bacaklarıyla zar zor kalkıp odayı buz gibi yapan pencereyi kapatıp tekrar yerine döndü. Zemin soğuk olduğu için kıçı ayrıca donmuştu. Bu yüzden Emre'nin montunu yere serip öyle oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Short StoryTüm hayatını sahip olduğu fikirleriyle yaşayan bir adam ile hiçbir ideolojiye sahip olmayan adamın hikayesi... 10.12.2017~19. 11.2018