Endişe, yüreğinize dolanan zehirli bir sarmaşık gibidir. Önce sadece kalbinizi sıkıştırır sonra zehrini kanınıza katıp tüm sisteminizi alt üst eder.
Yavuz tam bir haftadır kafayı yemek üzereydi. Emre teşkilattan çıktıktan sonra ilk gün aramamıştı onu rahatsız etmemek için. İkinci gün aramıştı ancak telefonu kapalı olduğundan ona ulaşamamıştı. Kafasını dinlemek için uzak kaldığını düşünüyordu ama takip eden günlerde de hala cevap alamıyor olmak korkutmaya başlamıştı. Şimdi günlerden cumaydı ve Emre gideli tam bir hafta olmuştu. Son çare olarak gördüğü kişiyi beklerken stresten ayaklarını yere vuruyordu sürekli.
Aradan geçen uzun dakikaların ardından kahve sınıf kapısı aralanırken ölmeyi unutmuş yaşlı bir kadın çıkmıştı. Sarıya boyalı seyrek saçlarını savurarak çıkan kadife pantolunlu kadın merdivenlere yönelirken çıktığı sınıftan gürültüler yükselmeye başlamıştı. Yavuz hızlı adımlarla birkaç kişinin çıkmaya çalıştığı sınıfa girerken aradığı kişinin orda olmasını diledi.
Tahtanın önünde durup sınıfı tararken kendisine yöneltilmiş hayranlık ve korku dolu bakışları umursamadı. Sevdiklerine karşı ne kadar sıcakkanlıysa diğer insanlara karşı o denli soğuktu. Bu da reisliğiyle birleşince insanların ona yaklaşmasını engelliyordu.
Aradığı kıvırcık saçları arka sıralarda bir kızla gülerek konuşurken bulunca farkında olmadan ellerini sıktı. Onun gülen suratını dağıtmak için büyük bir istek duyarken dişlerini gıcırdattı. Sakin olmalıydı. Buraya kendi meseleleri için gelmemişti.
Ritmik fakat hızlı adımlarla Sezer'e ulaşırken kıvırcığın konuştuğu kızın flörtöz bir tavırla parmağına doladığı saçıyla oynaması sinirlerini daha da gerdi. Arkasında durduğu için kendisinin gelişini fark etmeyen lacivert bir hırka giymiş olan gencin kapüşonundan tutup sürüklemeye başladı. O kadar sinirliydi ki ne etraftaki korkulu gözleri ne az önceki kızın ve birkaç kişinin ani çığlıklarını umursamadı. Hele ki kapüşonunundan tutup çekiştirdiği için boğulmak üzere olan gencin debelenmelerini hiç umursamadı. Dua etsin sınıfın ortasında dövmemişti.
Sıraların arasından geçerken öğrenciler sanki emir almış gibi yanlara çekilip kendisine yol açıyordu. Kimsenin müdahale etmeye cesareti olmadığından sınıftan çıkıp koridora vardı.
"Bıraksana gerizekalı!"
Sesi boğuk çıkan ve konuşurken öksüren genç muhtemelen biraz daha böyle devam ederse ölürdü. Fakülte koridorlarındaki az sayıdaki öğrenciler onlara bakıp aynı korkulu ve endişeli bakışlar atarken aralarından birkaçı anında koşuşturmaya başlamıştı. Muhtemelen örgütün mühendislik başkanına haber vereceklerdi ama Yavuz bunu göremeyecek kadar hırs doluydu. Emreler'in sınıfının biraz ilerisindeki erkekler tuvaletine girerken sürekli debelenen genci içeriye fırlatmış kapıyı da katı inletecek kadar güçlü bir şekilde çarpmıştı. Kapının üzerinde bulunan anahtarı çevirip kendilerini yerlerin çamurlu ayak izleriyle dolu olduğu tuvalate kilitledi.
Arkasını dönüp kendinden kısa gence baktı. Beyaz yüzü kızarmış olan genç boğazını tutup nefes almaya çalışıyordu. Eğildiğinden yüz ifadesi tam anlaşılmıyordu ancak aldığı hırıltılı nefesler Yavuz'un kalbini sızlatmıştı. Acaba çok mu sert çekiştirmişti? Sinirlenince gözü dönüyordu zaten bir de üstüne Emre'nin korkusu eklenince galiba dozu kaçırmıştı.
Hala sinirliydi ve öğrenmesi gereken bir şey vardı. Ancak Sezer'e dokunursa tüm bunları siktir edeceğini bildiğinden sırtını kapıya yaslayıp ellerini cebine koydu. Sanki kapıya dayanmasa ayakları onu Sezer'e götürecek,ellerini saklamasa kolları onu saracakmış gibi hissetmişti. Bu yüzden kendini dizginlemeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Short StoryTüm hayatını sahip olduğu fikirleriyle yaşayan bir adam ile hiçbir ideolojiye sahip olmayan adamın hikayesi... 10.12.2017~19. 11.2018