• 8. BÖLÜM • "KESİM" •

1.2K 119 15
                                    

---------------------------------------------

Karanlık bir odaya terk edilmiştim. Yalnızdım ve üşüyordum. Duvarın köşesine sinmiş, ileri geri sallanıp dururken bacaklarımı göğsüme topladım ve kollarımı etrafına sardım. Yine Tan'ı dinlememiştim ve yine bir şekilde haksız çıkıp kendimi derde bulaştırmıştım.

Luna'yı düşündüm, başından beri bunu mu planlıyordu yoksa o an başı sıkışınca mı yapmaya karar vermişti? İki türlüsü de aşağılıkçaydı. Saf olabilirdi ama kanında POST askerinin kanı dolaşıyordu, bunu bir anlığına atlamıştım ve şimdi bedeline katlanacaktım. Tan'ın beni kurtarabilmesi için dua ediyordum.

Karanlık üzerime üzerime gelirken gözlerimi kapattım, zaten açıkken de çok farkı olmuyordu ama en azından böyleyken kendimi etrafın aydınlık olduğuna, benim gözlerim kapalı olduğu için karanlık gördüğüme ikna edebilirdim.

Düşünmeye devam ettim.

Bana ne olacaktı? Bu sefer otuz dört şınavla kurtulamayacağımdan emindim. Kendimden çok aileme olacaklar için endişeliydim, benim yaptığım hatalar onlara yansımamalıydı. Bunları yapmamın nedeni onları kurtarmak istememdi, öldürmek değil.

Düşüncelerimi ortadan ikiye yaran demir kapının sürgüsünün sesi olduğum yerde sıçramama neden oldu. İçeriye ışık dolarken bir elin bana uzandığını gördüm. Arkadan vuran ışık yüzünden elin sahibini göremiyordum ve tutup tutmama konusunda bir anlığına tereddüte düşmüştüm. Yine de uzananan elden destek alarak ayağa kalktım. "Yatakhanene git." dedi tanıdık ses. Bu eğitmenimdi. "Ne?" dedim şaşkınlık içerisinde. Hiçbir ceza verilmeyecek miydi? "Beni duydun asker, dediğimi yap." diye ikaz ettiğinde uzatmayarak kafa salladım ve ışığın geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım.

Aydınlığa çıkarken afallamış hissediyordum. Nasıl olur da bu kadar normal karşılanırdı? Eğitmen benim işgal noktasından, yani Merkez'den geldiğimi biliyordu, herkes bilmese de sadece bizi eğitecek olan kişilere bu söylenmişti. Merkez'den gelmiş biri olarak POST'un işgal haritasını beynime kazımışken nasıl olur da hiçbir şey olmamış gibi yatakhaneme gönderilirdim?

İçimin gıcıklandığını hissettim. Artık hiçbir şey için endişelenmek istemiyordum, hiçbir şeyin sebebini üç kez düşünmek istemiyordum. Bu olayın ileride sorun çıkaracağına adım gibi emindim.

Yürümeye devam ettim, yapacak başka bir şeyim yoktu. Yatağıma girip uyuyacaktım.

                                  •••

Ranzanın demirliklerine vurulmasıyla uyandım. Gece bir o yana, bir bu yana dönmekten zaten doğru düzgün uyuyamamıştım ve sabahın köründe kaldırılmak moralimi bozuyordu. "Hadi! Hadi! Herkes giyinsin, on dakika içinde yemekhanede görmezsem kendinizi suda bulursunuz!"

Huysuzca olduğum yerde doğruldum ve avanak avanak etrafı izlemeye başladım. Gözüm Luna'nın yatağına kaydı ama boştu, dün gece geldiğimde de burada değildi. Diğer kızlar çoktan ayaklanmış, üstlerini giyiniyorlardı. Nasıl böyle enerjiklerdi acaba?

Gözüm üzerimdeki lacivert çizgili pijamaya kaydı. POST askerlerinin lacivert rengine garip bir şekilde obsesif olduğunu düşünmeye başlamıştım. Kafanızı nereye dönseniz lacivertle alakalı en az bir eşya görebilmeniz mümkündü. Hatta on şeyden dokuzu lacivert diyebilirdim.

İŞGAL/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin