• 7. BÖLÜM • "SİREN'' •

1.6K 128 21
                                    

---------------------------------------------

Akşam yemeği yendikten sonra herkesin yatakhanelerine gitmesi zorunluydu. Herkes de bu kurala uyuyor ve yatakhanesinden ayrılmıyordu, ben dışında.

Duvara tırmandığımda verilen lacivert kısa kollu tişört ve bol pantolonu üzerime geçirdikten sonra aceleyle yatakhaneden ayrılmıştım.

Karanlığa gizlenerek koridorda ilerliyordum. Amacım Tan'ın yatakhanesine ulaşmaktı, erkeklerin ve kızların yatakhaneleri ayrıydı. Aralarında da çok fazla mesafe vardı. Ayrıca bir kızın erkeklerin yatakhanesinde bulunmasına, erkeklerinde aynı şekilde kızların yatakhanesinde bulunmasına izin yoktu. Ceza olarak ne yaptıkları hakkında fikrim yoktu fakat iyi bir şey olmadığından adım gibi emindim.

Zaten iyi olsa adı ceza olmazdı...

Düşüncelerim karanlık olan yolda iyice önümü görmemi engelliyormuş gibi hissettiğimden kafamı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Önceden de kafamın içinde kendi kendime konuşurdum ama son zamanlarda konuşmaya o kadar dalıyordum ki gerçeklik ve düşünce dünyam arasındaki ip kopuyordu sanki.

Son kez sağa döndüğümde önüme "YATAKHANE" yazılı tabela çıktı ve dümdüz gitmemi söyleyen bir ok işaretiyle yön belirtiyordu. Tabelada gördüğüm gibi ilerledim.

Etraf sessizdi ve karanlığı sadece kırmızı ışık yayan, küçük led lambalar aydınlatıyordu. Kameraların beni gördüğünden emindim ama her şey yolundaymış gibi davranırsam dikkat çekmeyeceğimi umuyordum.

Yatakhane kapısının önüne geldiğimde içeri girmekte tereddüt ettim. O kadar oda vardı ki... Tan'ın hangisinde kaldığını nereden bilecektim?

Arkamı kontrol ettikten sonra vakit kaybetmeden içeri girdim.

Kapı numaralarını tek tek okuyordum ama hangisine gireceğime karar veremiyordum. Her odada iki ranza vardı, yani odalar toplamda dört kişilikti. Tan ise binlercesinden sadece birindeydi.

İlerlemeye devam ederken sonunda bir odanın kapısını aralık gördüm ve yavaşça içeri girdim.

Odada dört yataktan, iki yatak doluydu. Diğerlerinin neden boş olduğunu da pek merak etmiyordum. Hızlıca ranzanın aşağı katında yatan kişiye iyice yaklaşıp yüzünü inceledim ama Tan değildi.

Umudumu yitirmek üzereydim.

Üst katta uyuyanı görmek için olduğum yerde iki kere zıpladım ve kısa bir bakış attım, o da Tan değildi.

Omuzlarımı düşürdüm ve odanın çıkışına doğru ilerlemeye başladım. Tan'ı bulmam gerçek anlamda imkansızdı.

Tam odadan çıkacağım sırada sol ayak bileğimden çekildim ve olduğum gibi yere kapaklandım. Çığlık atacakken hızla sırt üstü çevirildim ve iri bir el boğazımdan tırmanan çığlığımı engellemek için ağzımı kapattı. Onu yumruklayıp itelemeye çalışıyordum ama kollarımı dizleriyle iki yana mıhlamıştı. Bacaklarımla savurduğum tekmeler ise ona isabet etmiyordu bile.

"Ağzını açacağım ama bağırmayacaksın, anladın mı?" dedi. Burnumdan seri bir şekilde nefes alırken tedirgince kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. Elini yavaşça ağzımın üzerinden çektikten sonra gövdeme devirdiği vücudunu üzerimden kaldırdı. Kendisi kalktıktan sonra beni de kaldıracağını düşünmüştüm ama dağılmış saçlarını ve yamulmuş tişörtünü düzeltmekten başka bir şey yapmamıştı.

İŞGAL/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin