•Mavi Kelebek•

888 58 6
                                    

Önümdeki kağıtları uzun bir süredir okuyordum..bu adam kesinlikle derin duygulara sahipti..tıpkı benim gibi..ama işin garip tarafı sonu getirilebilecek hiç birşey yoktu! Bunlar özenle yazılmıştı ve hiç birinin yanına ekleme gerekmiyordu..kitaplarını özenle yazan bir adam..ben ise sadece aptalca aşk hikayesi yazdım..bu şirkete laik birisi olabilir miyim? Kafamı kaldırdığımda kafasını kollarına koymuş uyurken görmüştüm onu..öğle arasında dahi sıkıca çalışıyordu..bense bütün gün onun yazılarını okumuştum..önümdeki kağıtlara dalgınca bakarken bir kağıdın arkasının karalandığını gördüm..okumaya çalışıyordum..

•Kelebek olup uçmak istiyorum..kaybolmak istiyorum bu dünyada..neden yalnızım? Tabi ki..benim hayatım bir senaryo üzerine kurulu..başkasının kararları üzerine kurulu koca bir çöplük.Ben ise çöplüğün ta kendisiyim.Beni çöplüğe attığın ve yanımda olmadığın için Senden nefret ediyorum.

Bu da neydi? Yazdıkları içinde en karmaşık olanıydı..kime yazmıştı bunu..üzerini karalamıştı..demek ki düşünmeden yazmıştı..sanki birisine sitem ediyor gibi...acısı var fakat kimseye göstermiyor..kimseyi umursamıyor sanıyordum..ama yalnız hissediyor..kağıtlara dikkatlice bakmaya çalıştım,başka bir ip ucu bulmak için..ama bulamadım,şans eseri bir tanesine rastlamıştım.bu beni delice meraklandırıyordu..daha fazla okumak ve onun hakkında birşeyler bilmek istiyordum..çünkü onun okyanusunda köpek balıkları vardı..hepsi kalbini yiyip bitiriyor gibiydi..sadece içip acılarını hafifletiyordu..ama ne yaşamıştı..kimden bu kadar nefret ediyordu? Normal baskılarına yansıtmadığı ve içinden gelerek yazdığı bir çok yazı vardı..belki de o kadar kaba birisi değildi?...
Yavaşça kalktım ve dışarı baktım..hava kararmıştı..çıkış saati çoktan geçmişti bile..ona baktığım da tek kolunun üzerine yatmıştı kollarını sıyırmıştı elleri kalem lekesi olmuştu..kolunun iç tarafı dikkatimi çekmişti..mavi kelebek dövmesi vardı..yavaşça omzuna dokundum.

"Efendim? Uyanın..saati çoktan geçirmişiz.."

Hırıldandığını duyduğumda istemeden gülümsedim..kafasını hafifçe çevirdiğinde kızarmış yüzünü gördüm..gözleri karanlığa düşmüş olsa bile mas mavi bir şekilde parlıyordu..kafasını sersemlemiş bir şekilde kaldırdı ve etrafı inceledi..sanki nerde olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi..

"Sen gitmedin mi?"

"Hayır..Efendim yazdıklarınızı okurken saatin nasıl geçtiğini anlamadım bile."

Güldüğümde o da bana karşı güldüğünde kalbim ferahlamıştı..ne yaşadıysa buna rağmen çok güzel gülüyordu..

"Neyse hadi çıkalım.."

Kafamı onaylarcasına salladıktan sonra hazırlandık ve odadan çıktık..bütün ofis boşalmıştı..sessizlik her yeri sarmıştı..ikimiz de asansöre doğru gidiyorduk..o arkamdan geliyordu,birden çantamı odada unuttuğumu fark ettiğim de hızlıca arkamı döndüm.

"Ah bir dakika bir şey unut-"

Döndüğüm de çok yakındık..gözlerinin içine bakıyordum..mas maviydi..gözleri ile tekrardan gözümü yiyip bitirmeye başlamıştı,,kalbim sıkışıyor gibiydi..gözleri yavaşça dudaklarıma indiğinde kulaklarım uğuldamaya başladı..elini kaldırdı ve çeneme yavaşça sürttü..sertçe yutkundu ve yavaşça yaklaştı...gözlerim irice açılmıştı..ne yapıyordu?! Nefesini hissettiğim de kalbim duracak gibi olmuştu..o gözlerini kapatmış derin nefes alarak bana yavaşça yaklaşıyordu..dudağıma dudağını varla yok arası dokundurduktan sonra yavaşça geri çekildi..şok geçiriyordum..az önce ne olmuştu öyle! Hızlıca geri adım attım ve kekelemeye başladım.
"Özür dilerim! Birşey unuttum! Siz devam edin! İyi akşamlar!"

Utancımdan yine kızarmış ve bağırarak konuşuyordum..bunu görünce yine gamzeli bir gülüş bırakmıştı ve kafasıyla onaylayıp asansöre doğru yavaşça yürüdü..ben ise hızlı adımlarla odaya gidip kapıyı kapattım..sırtımı kapıya yaslayarak yere oturdum ve kalbimi tuttum..nefes nefeseydim..lisedeki olaydan sonra..ne erkeğe ne de bir kıza aşık olacaktım! Ama...o...o bunu engelliyordu..
Farkına bile varmadan onun yanında olmak istiyordum..o farklıydı...enerjisi..gözleri..gülüşü..hayır hayır..bir daha acı çekmeyeceğim..bu olmayacak..kendime gelip kafamı iki yana salladım ve çantamı alıp hızlıca ofisten çıktım..eve giderken sakinleşmiştim..eve gittiğimde atkımı ve çantamı koltuğa attım ve kendimi yatağa bıraktım...bu adam benimle ve kalbimle oynuyordu...buna izin verirsem kalbim yanacak bunu biliyorum...çok yorgundum ve gözlerim kapanıyordu..baş ucum odayı loş bir ışıkla sararken yavaşça uykuya daldım...

Gözlerimi yavaşça açtığım da kulaklarıma telefonumun sesi doluyordu..dün gece yatakta kıyafetlerimle öylece uyuya kalmıştım..telefona baktığım da gözlerim irice açılmıştı..Arayan Bay Millford'tu.Hızlıca doğruldum ve telefonu açtım.

"A-Alo?"

"Günaydın.."

Sesi çok sakin geliyordu.

"Günaydın..bir sorun mu var Efendim?"

Gülmesini telefondan duyabiliyordum..bu güzeldi..

"Hayır yok..sadece kapının önün de olduğumu söylemek için aradım."

Gözlerim irice açılmıştı ve hızlıca cama koşup gizlice camdan baktığım da arabasının önüne yaslanmış bir şekilde duruyordu.

"N-Ne?! Ne işiniz var burda?"

Heyecandan ne diyeceğimi bilmiyordum ve onun gülmesi git gide çoğalıyordu.

"Hiç,buralarda bir işim vardı..geçerken seni de alırım diye düşündüm."

Sadece ona bakıyordum konuşamıyordum..

"Alo? Ordamısın?

"E-evet Efendim."

"Peki bekliyorum o zaman."

Deyip telefonu kapatmıştı..kalbim duvarlarını döverken hızlıca kendime çeki düzen verip evden hızlıca çıktım..arabaya yaslanmış ve tek eli cebinde bekliyordu..

"Sonunda gelebildin."

"Kusura bakmayın Efendim."

Gülümseyerek arabaya bindi..ben de ardından bindiğim de kalbimin atışları çoğalmıştı..sessizdi,cam buğulanmıştı ve hava soğuktu..boğuk sesi ile konuşmaya başlamıştı.

"Buralarda güzel bir restoran biliyorum kahvaltı etmediysen oraya gidebiliriz.Şahsen ben etmedim."

Gülümsediğin de kalbim ısınıyordu..

"Hayır Efendim edemedim.."

"O zaman gidiyoruz!"

Hiç birşey söylememiştim..çünkü onunla bir yerlere gitmeyi gerçekten istiyordum..

New York'un KalbindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin