Şirkete girdiğimde,aşırı yorgun hissediyordum gözlerimi her kapattığımda uyumak istiyor ve sadece uzanmak istiyordum..bu günün yeni başladığını düşünecek olursak eğer...bu gün gerçekten benim için zor olacaktı..
Sersem bir şekilde asansöre doğru ilerledikten sonra kapısının önünde gözlerim kapalı bir şekilde Asansörün sesini bekliyordum..her şey sakindi..ta ki yanımdaki iğrenç fısıldamaları duyana kadar..
"Hey duydunuz mu?..Bay Millford geçen gece barda görülmüş.."
"Ee ne var bunda?"
"Fakat Bay Anderson ile görülmüş...hem de çok yakınlarmış.."
"Ne? Geri mi dönmüş?"
"Evet..ee sonuç olarak ihtiyaçları karşılamak gerek değil mi?"
Kahkaha atmaları ile boğazıma oturan yumru kalbime inmişti..kafam'da sorular dönmeye başlamıştı...geri mi dönmüş?...kim?...ihtiyaç?...hayır..bu öyle bir şey olamaz...yoksa olabilir'mi?..
Kapıdan içeri girdiğim de yüzüne bile bakamıyordum..içimde bilmediğim bir sinir vardı ve onun sesini bile duymak istemiyordum..o sayfalara gömülmüş ve dalmıştı,sandalyeye suratına bakmadan oturduğumda bana baktığını hissedebiliyordum..çantamdan defterimi ve kalemimi çıkartırken kafamdaki sorular beni boğmak üzereydi..onun boğuk sesini duyduğumda soğuk bedenimi sarmıştı..
"Sana da Günaydın."
Kızgın bir ses tonu vardı..ama umrumda bile değildi....Sert ve ters bir bakışla ona baktığımda gözlerini kısmış bana bakıyordu.
"Günaydın."
Kafamı tekrardan işime verdiğimde telefonu çalmıştı ve hızlıca kapıdan dışarı çıktı..
İç sesim ona bağırıyor gibiydi..
Nereye gidiyordu ki?...Her zaman telefon konuşmasını burada yapardı..Neden bu telefon için dışarıya çıktı..Neden?
Yavaşça ayağa kalkıp kapıya kulağımı yasladığımda boğuk sesleri anlamaya çalışıyordum.
"Hayır..buraya gelmeni istemiyorum..işlerim var...beni dinlemiyor musun sen?...Peki..tamam akşam geliyorum..görüşürüz..."
Kalbim göğsümden çıkacak gibiydi..acıyor ve yanıyordu..vücudum buz tutmuştu..yerime oturduğumda sakinleşmeye çalışıyordum..Madem birisi vardı..peki neden bana kitap yazdırmak istedi..Neden..?
Kapının açılması ile nefesim kesilmişti..İğrenç...İğrenç...bu İğrenç...Kendi kendime sayıklarken bana baktığını hissettiğimde sert bir bakışla ona bakmıştım..gözlerinde meraklı bir bakış vardı..ama parıltıyı göremiyordum..çünkü ondan İğreniyordum..
Hızlıca ayağa kalktığımda kapıya doğru hızlı adımlarla giderken bileğimden sertçe tutması ile kızgınlıkla ona bağırdım.
"Bırak Beni!"
Kolumu sertçe çektiğimde gözleri irice açılmıştı..çenesi gerilmiş ve vücudu dikleşmişti..
"Bana sakın dokunma."
Nefes alışım hızlanmıştı..ona yumruk atmak bile istiyordum..ama yapamam...
Gözleri iyice kararmıştı ve sakin fakat delici bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
"Neler oluyor..? Benden neden kaçıyorsun. Her şeyin güzel olduğunu sanıyordum?"
Ondan tiksinircesine bir gülüş attığımda çenesi daha da gerilmişti..sinirleniyordu..fakat benden daha sinirli olamazdı..
Sinirle dönüp kapıdan çıkmaya yeltenirken tekrardan bileğimi sertçe tutup kapıyı tek eli ile kapatıp beni kapıya yaslamıştı..hızlıca iki bileğimi de tutup yukarı kaldırmış ve kapıya elleri ile kenetlemişti..sinirle ona bakarken gerilen çenesi sınır noktalarındaydı..bileklerim kırılacak gibiydi..fakat acıyı hissetmiyordum..
Sert ve sessiz bir ses tonu ile yüzüme yaklaşıp konuşmaya başladı...
"Bay Johnason...Patronunuza nasıl davranacağınızı unuttunuz sanırım.."
Kafamı dikleştirip sert bir şekilde ona bakıyordum..
"Unutmadım Bay Millford..Her şeyi gayet net hatırlıyorum..fakat siz çalışanlarınıza nasıl davranmanız gerektiğini unutmuşsunuz sanırım."
Kafamın içinde sadece bir kelime geçiyordu...İğrenç..İğrenç...İğrenç....
Sinirliydi fakat buna rağmen gülümsüyordu..
"Bay Johnason...Bu yaptığınız kabul edilemez...Sizi Cezalandırmak Zorundayım.."
Kafasını boynuma yaklaştırdığında gözlerim iyice açılmıştı..Sıcak nefesini boğazıma dokunduruyordu..kafamı çektiğimde ilk önce duraksadı fakat tekrardan kafasını boğazıma doğru yaklaştırmıştı..dudağını dokunmak dokunmamak arasında boynuma sürtüyordu..sinirimden hiç bir şey düşünemiyordum.
"YETER!"
Bu kas yığınını nasıl ittiğimi bilmiyordum ama onu geri itmiştim.
"Bana sakın bir daha dokunma!"
Hızlıca kapıyı açıp çıktığımda yüzüm yanıyordu..onu görmek istemiyordum..Kalbimin kırıldığını hissediyordum..yine..yine o acı...bu acı tekrardan yaşanabilir miydi?..
Bu Acıyı hiç özlememişim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New York'un Kalbinde
Teen Fiction•KISA ÖZET• David Okulunu bitirdikten sonra New York'a iş için taşınmaya karar verir.New York karışık bir şehir olduğu için alışma süreci onu ilk başta sinir etse de Benjamin ile yolları kesiştikten sonra herşey yavaş yavaş değişmeye başlar..İkisi d...