Gözlerimi açtığımda aynı şekilde kasılmış bir halde duruyordum..yorgundum..saate baktığımda şaşırmıştım..çünkü bir saat öncesini gösteriyordu..telefonu elime aldığımda gözlerim irice açılmıştı..bir gün boyunca uyumuştum!
Telefonuma gelen mesajlar ve cevapsız çağrıların hepsi Bay Millford'a aitti..
Bay Millford;Nerelerdesin?
Bay Millford;Umarım en kısa zamanda burada olursun..
Bay Millford;Neden gelmiyorsun..
Bunları bana neden atıyordu ki.
Sevdiği adam yanındayken neden bana yazıyordu!Sinirle telefonu yatağa bırakıp doğruldum..saçlarımı karıştırıp üzerimi değiştirdim..iş yerine gidiyordum..ama takım elbisemle değil..çünkü artık orada çalışmak istemiyordum..
Montumu giyip ölesiye yorgun olsam da yavaş yavaş apartmandan çıktım..taksiye binip şirkete doğru giderken hiç birşey hissetmiyordum..duygularım sanki bir gün önce kaybolmuş gibiydi.
Taksiden indiğimde zorla şirkete doğru yürüdüm ve asansöre bindim.Yürürken herkes bana nerelerde olduğumu ve nasıl olduğumu soruyordu..ve herkes Bay Millfordun beni sorduğunu söyleyip duruyordu..kapının önüne geldiğimde derin nefes alıp içeri girdiğim de iki elini başına koymuş ve masaya kafasını koymuş bir şekilde onu bulmuştum..yorgun ve titrek sesle yavaşça konuşmaya başlamıştı..
"Şu an hiç birşey istemiyorum."
Sesi çok yorgun geliyordu..adım atıp kapıyı kapatmamla kafasını yavaşça kaldırmıştı..gözleri kızarmış ve yaşlıydı..bu halini görünce kalbim sıkışmıştı..gerçekten kötü durumdaydı..beni görünce şaşkınlıkla ayağa kalktı ve bana doğru yürüyordu ben ise onun bu haline şaşkınlıkla bakarken bana ani sarılması ile gözlerim irice açılmıştı..gözlerini omzuma gömerken sıkıca kollarına kenetlemişti..sanki kaçmama izin vermiyormuş gibiydi..
Ne oluyordu?..ne olmuştu bir gün boyunca..neden böyle davranıyordu?!
Yavaşça onu kendimden itmeye çalışsamda daha sıkı sarılıp yorgun sesi ile kalbimi titretmişti.
"Lütfen..Lütfen.."
Derin nefes alıp verdikten sonra kendimi toparladım..ve sessizce konuşmaya başlamıştım.
"Bay Millford..İstifamı vermek için buradayım."
kafasını ve vücudunu hızlıca geri çekip yaşlı ve kızaran ama hala Mas mavi olan gözleri ile bana bakıyordu..şaşırmış ve korkmuş gözleri irice açılmıştı..sinirle bağırması ile irkilmiştim,kollarımdan sıkıca tutuyordu.
"Ne demek gidiyorum! Gidemezsin!"
Sesinin titremesi ile gözünden yaş akmıştı..
Bu rüya mıydı..Bay Millford ağlıyor muydu?"Beni bırakamazsın! Duydun mu beni! Bu gün olmaz!"
Sıkıca tekrar sarılması ile şaşkınlıktan ölmek üzereydim..omzumun ıslandığını hissediyordum..ağlıyordu..bir süre böyle kalmıştık..ona sinirliydim..ama bu halinden korkuyordum..kısık ve titreyen sesini duyduğum da kalbim acımıştı..bana daha sıkı sarılıyordu..
"Lütfen beni bırakma....Lütfen....."
Yavaşça kafası öne eğik bir şekilde geri çekilirken onu izliyordum..tek eli ile gözlerini sildikten sonra kafasını hızlıca kaldırıp bana bakıyordu..gözleri kırmızılıktan yanıyor gibiydi...
"Benden nefret mi ediyorsun?.."
Şaşkınlıkla ona bakıyordum..nefret..ediyor muydum?..
"Benden nefret mi ediyorsun?!"
Sesi yükseldiğinde irkilmiştim..
"Sen de mi beni bırakıp gidiceksin?!"
Bende mi?..
Gözleri iyice dolmuş ve alt dudağı kasılmıştı..kafasını yana çevirip gözündeki akan yaşları kolu ile silmişti..
Yorgun ve yavaş adımlarla deri koltuğa oturup elleri ile saçlarını sertçe tutuyordu..dirseklerini dizlerine koymuş ve gözlerinden yaşlar akıyordu..sessizce ona doğru yaklaşıp yanına oturmuştum..
"Bu gün annemin ölüm yıl dönümü."
Gözlerim irice açılmıştı..kalbim sıkışıyordu..gözlerimin dolduğunu fark etmemiştim bile..
"Ben..ben 9 yaşımdayken..iş yemeğinden dönerken..arabanın kontrolünü kaybetmiş..uçurumu görememiş.."
Onun sesi benim ise boğaz'ım kasılıyordu..gözlerimden yaşlar akıyordu..
"O gün benim için çok özeldi..Annemin..annemin Doğum günüydü.."
Sesi titrediği anda avuç içlerini gözlerine bastırıp ağlamaya devam etmişti..
Ellerim titriyordu..yavaşça omzuna elimi koyduğumda yapabileceğim hiç birşeyin olmadığını biliyordum..
Yavaşça uzanıp kafasını dizlerime koymuştu..elleri ile gözlerini kapatıyordu..
Elim titriyordu..saçına yavaşça uzandım ve okşamaya başladım..ortamda sessizlik vardı..ama hissettiği acı her yerden hissediliyordu..Bay Millford acı çekiyordu..içinde tutuyordu..ama kimseye söylemiyordu..
Belki de benim çektiğim acı onunkinin yanında hiç birşeydi..
Belki de onu dinlemeliydim..Uzun bir süre öyle kalmıştık..o uyuya kalmıştı ben ise onu izlemiştim..yavaşça haraketlendiğinde korkmuştum kafasını kaldırıp tek eli ile gözlerini ovuştururken anlamsız bir şekilde etrafa bakıyordu..beni gördüğünde gözlerini irice açıp şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Tek kaşımı kaldırıp ona bakıyordum.
"Bir şey mi oldu?"
Kafasını hayır şeklinde salladıktan sonra kekelemeye başlamıştı.
"S-sadece beni bırakıp gittiğini sanmıştım.."
Yavaşça sarılmıştı..kalbim yanmak üzereydi..
"Teşekkür ederim.."
Hızlıca geri çekilip tekrardan korkmuş gözlerle bana bakıyordu..
"Gitmeyeceksin..değil mi?"
Gitmem gerekiyordu..ama..kalbim onunlayken kelebek olup uçuyordu..
Kafamı hayır şeklinde sallarken hafifçe gülümsüyordum..o ise kahkaha atıp sıkıca bana sarılmıştı..
"Beni bırakacaksın diye çok korktum."
Sesi utangaç bir şekilde çıkıyordu..
bu adam beni her gün şaşırtıyordu..
Dışarıdan ne kadar katı gözüksede..içinde hala bir çocuk yaşıyordu..Annesi ile geçirdiği zamanları özlüyordu..ama bunu içinde yaşıyordu..
Belki de başından beri bir şansı hak ediyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New York'un Kalbinde
Teen Fiction•KISA ÖZET• David Okulunu bitirdikten sonra New York'a iş için taşınmaya karar verir.New York karışık bir şehir olduğu için alışma süreci onu ilk başta sinir etse de Benjamin ile yolları kesiştikten sonra herşey yavaş yavaş değişmeye başlar..İkisi d...