•Ceza•Part2

411 27 12
                                    

•ÖNCELİKLE herkese merhaba! 😅 evet yeni bölüm için uzun zaman oldu biliyorum fakat yaptığım duyuruya gösterdiğiniz nezaketten dolayı hepinize teşekkür etmek istiyorum!
E onca beklemeden sonra tekrardan yazmaya çalıştım ve şunu söyleyebilirim ki ben yazı yazmayı unutmuşum sanırım biraz..ama şöyle kısa bir not geçmek istiyorum Bay Millford karakteri yani Benjaminin babasını oynayan karakteri yeni bölümlerde yazmama kararı aldım..ve evet final bölümümüz yaklaşıyor,bir fikrim var mı diye sorarsanızda..tabi ki hayır! Ama elimden geleni yapacağım! Her neyse aklıma geldikçe yazmaya çalışıyorum, neyse canlar ben sizi tutmayayım arkanıza yaslanıp güzel bir müzik eşliğinde okumaya geri dönebilirsiniz! İyi Okumalar!•

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Bay Millford'un gitmesi ile her şeyin normale döndüğünü sanarken Benjamine gelen ani bir iş toplantısı için benjamin evden 8 gün boyunca ayrılmak zorunda kalmıştı..ve beni cezalandırmaya devam ediyordu.Fakat işleri tersine çevirme zamanı gelmiş hatta geçiyordu bile!

Aradan 3 gün geçmişti,ikimizde birbirimizi aramıyorduk sadece internette yaptığımız paylaşımlarla neler yaptığımızı görüyorduk..görüyorduk çünkü ikimizde her zaman bildirimlerimizi açık tutuyorduk.
Koltukta uzanmış bilgisayarımdan eski yaz fotoğraf ve videolarıma bakarken Telefonuma gelen bildirim sesi ile uzanmış olduğum koltukta tepe taklak olmuştum,telefonu bulamamanın verdiği telaşla kendimi yerde bulmam bir olmuştu.
Telefonun kilidini açtığımda ise Benjaminin sinir edici postu ile karşılaşmıştım!

İş görüşmesini yaptığı bayan ile akşam yemeği yemişler! Hemde gayet yakın bir fotoğraf ile de süslemişler!

Telaşla kalkıp bilgisayarıma baktığımda eski arkadaşımla olan ortamı gözükmeyen bir fotoğrafımızı buldum.Fotoğraf gayet tatlı ve güzeldi,kozumu kullanmak için yeteri kadar iyiydi!
Hızlıca telefonuma fotoğrafı atıp paylaşmak için bir süre bekledim..
Bir süre bekledikten sonra hızlıca paylaşma düğmesine basıp zafer gülüşümle sadece beklemeye başladım,aradan 2 dakika geçmişti ve telefonumun çalmaya başlaması ile irkilip ekrana bakmıştım..ve zafer benim! Telefonu açmadan önce eski videolardan konuşmalı bir tanesini seçip sesini kısmıştım,telefonu açtığımda ise hızlı ve gergin bir sesle karşılaşmak beni daha da mutlu etmişti!

"David!"

"E-efendim?"

Kahkaha atmamak için elim ile ağzımı kapatıyordum..zavallı Benjamin oyununun böyle gitmesinden hiç memnun değildi..

"Ne yapıyorsun?"

"Hiiç sen?"

Ses tonumu iyice değiştirmemle gerildiğini dahada anlayabiliyordum.

"Hiç mi?! Evde misin sen şu an?"

"E-evet?"

"Yalnız mısın?"

"Eveet..."

Derin nefes vermesi ile videonun sesini birazcık daha açmaya karar vermiştim.

"B-bir dakika o ses ne?"

"Ne sesi?"

"S-ses işte arkadan gelen ses,konuşma sesi duyuyorum?"

"Ne sesi ben ses filan duymuyorum?"

"David saçmalama bal gibi de arkadan ses geliyor.Hemde bir erkek sesi!"

"Ben sana nerdesin kiminlesin diye soruyor muyum? Hem akşam yemeğinde değil misin sen gidip patronlarınla ilgilensene."

"Akşam yemeğinde olmam bakıyorum da baya ilgini çekmiş."

"H-hayır tabikide..her neyse ben kapatıyorum."

"Hey bekle bir dakika!-"

"Görüşürüz iyi geceleer"

Telefonu suratına kapatmamla kahkahaya boğulmuştum,ard arda gelen çağrılara red vererek sınırlarımı daha da zorluyordum.
Nede olsa hak ediyordu!

Telefonuma gelen mesaj ile kalbim alev alsada gülümsememe engel olamıyordum..

•Benjamin: Eve geldiğimde bu yaptıklarının hepsinin karşılığını alacaksın biliyorsun değil mi? Bana yalvaracağın günü iple çekiyor olacağım..İyi geceler."•

Benjaminin yapacaklarını tahmin edebilsemde artık bu oyunu karşılıklı oynama vakti gelmişti..
Yani ne kadar kötü olabilirdi ki?

•5 gün sonra•

Kötü kötü kötü ÇOK KÖTÜ!

Nefes nefese kalmış vücudum tükenmişti..yüz üstü yatağa yığılmıştım.Elleri ile kalçamı hafifçe havaya kaldırıp kendisine bastırdığında göğsüm ferahlasada artık tükenmiş ve bitkin düşmüştüm..yavaştan hızlıya geçiş yaparak beni kendi içimde bitirmek istiyordu.Yüzüm yastığa gömülmüş ağzımdan çıkan bütün sesler odada yankılanıyordu,onunda yorulduğunu biliyordum fakat benden o kelimeyi duyana kadar durmayacağını biliyordum.
Vücudunu üzerime yığıp kalçası ile kendisini en derinime ulaştırıyordu.
Nefes nefese kalması sona yakın olduğumuzu düşündürse de..sanırım bu bizken pek mümkün olmayacaktı.

Kulağıma hafif fısıldaması ile birlikte kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu.

"Söyle.."

"N-ne?"

"Biliyorsun."

"Asla-"

Kendini iyice bastırdığında ikimizden de sadece bir ses çıkmıştı..
Bu oda bizim tek parça olmamıza şahit oluyordu..
İkimizde intaçı olduğumuz için bu gece hiçte kısa olacak gibi görünmüyordu.

Hızlı haraketlerini birden kesip kulağıma eğilmişti..

"Sen asla pes etmez misin? Söyle ve bende daha nazik olayım."

Boynuma kondurduğu ufak bir öpücükle bir an için rahatlasamda bunu kazanmasına izin vermemeliydim!

"Sende pes edebilecek gibimi duruyorum?"

Ensemde hissettiğim sinsi bir gülüş ile her şeyin daha da kötüye gideceğini anlamıştım.
Tek kolu ile karnımdan tutup beni kaldırdığında ne olduğunu anlayamamıştım,sırtımı göğsüne dayayıp beni kucağına oturtmuştu..sınırlarımı zorluyordu.
Dişlerini omzuma geçirdiğinde çıkardığı ses ile güçsüz kalıp üzerime yığılmıştı,yastığa kafamı gömüp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum..ama bizler ne kadar inatçı olsakta nefes nefese kalmış bedenlerimiz birbirlerine duyduğu özlemin tadını çıkarıyordu..

Evet..onu deli gibi özlemiştim..

Bu gece kesinlikle bitmeyecekti..bitmesinide istemiyordum.

New York'un KalbindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin