- Yanlış Tercihler -
Oh Mi Hi atlı arabasından indiğinde görkemli Kim malikanesine baktı kafasında ki abartılı şekilde büyük olan şapkayı düzelterek. Sukjun ile acil bir şekilde görüşmesi gerekiyordu ancak geçmişin hem tatlı hem de kötü anıları yüzünden Sukjun ile aynı ortamda olmaya dayanamıyordu. Sukjun'un karısı tam bir melankolik davranan saplantılının tekiydi ve kıskançlık krizleri de oldukça göz dolduruyordu.
Açık tenine yağmur damlalarından bir tanesi düştüğünde gökyüzüne baktı usulca. Derin bir nefes aldı kendini hazırlayabilmek adına. Eğer kocası yanında olsaydı her şey daha kolay olabilirdi. Ancak Sehun okula döndüğünden beri kocasından da haber alamıyordu. Ayağında ki ayakkabıların taş zeminde ses çıkarmasına aldırmadan birkaç merdiven çıkmış ardından duraksamıştı.
"Geç kalabilirim. Siz yine de arabayı burada hazır tutun." Kâhyası anladığını belli edercesine yavaşça eğilmiş Mi Hi ise yoluna devam etmişti. Malikânenin kapısına geldiğinde henüz o çalmadan kapı açılmıştı hizmetçi tarafından. Mi Hi oldukça gergin bir şekilde etrafına baktı. Herhangi birinin onu görmesi olası dedikodu kaynağıydı. Ancak malikânenin önü ölüm sessizliğine gömülmüş kadar sessizdi.
"Bay Kim ile görüşmem lazım."
Hizmetçi saygılı bir şekilde kapıdan çekildiğinde Mi Hi içeri adımını atmıştı. Parmaklarını saran ceylan derisi eldivenlerini çıkarmaya başladı etrafa bakarken. Üzerinde, dantel işlemeli oldukça dar siyah elbisesiyle tam olarak göz kamaştırıyordu. Eldivenlerini küçük çantasına yerleştirirken merdivenlerden gelen ses kafasını kaldırmasına neden olmuştu.
Sukjun karşısında bir zamanlar delicesine aşık olduğu kadını gördüğü zaman ise bir anlığına tutulmuştu. Çok eskiden kalmış küçük bir gönül yarası gibi durabilirdi ama öyle değildi. Sukjun önceden bu kadar kudretli veya güçlü değildi. Pek ilgi çekmeyen küçük bir çocuktu o kadar. Mi Hi'ye deli divane aşık olması bir şeyi değiştirmemiş ve sonunda Mi Hi ile değil onun kuzeni ile evlenmek zorunda kalmıştı. Çünkü Mi Hi ona özellikle belirtmişti, asla ona aşık olamayacağını.
"Bay Kim." Mi Hi geniş eteğini tutup eğildi zarifçe. Sukjun ile çoktan kendine gelmiş merdivenlerden aşağıya inerek kadının bembeyaz elini tutmuştu aynı zarafetle. Mi Hi, elinin üstüne değen dudaklardan bir anlığına tiksinse bile bunu göz ardı etmişti. Etmeliydi. Çünkü biliyordu ki Sukjun bilmemesi gereken birçok şey öğrenmişti kanlı ay gecesinde.
"Çalışma odama geçelim."
İkisi de bu ziyaretin neden ve sonuçlarının farkında çok güzel rollerini oynuyorlardı. Mi Hi pasif bir kadın, basit bir anne gibi görünse bile aslında bundan çok daha fazlasıydı. Kendisinden habersiz kuş uçmasına bile katlanamayan her şeyi ve herkesi avucunun içinde tutmayı bilen birisiydi. Herhangi birisi ona baktığında basitçe onun iyi bir kadın olduğunu söyleyebilirdi ancak o bile kesin bir cevap veremezdi içindeki iyilik hakkında.
"Şarap?" Sukjun kendisine doldururken etrafı inceleyen Mi Hi'ye bakmıştı.
"Teşekkürler Bay Kim. Fazla kalamayacağım. Küçük kızım şu an evde ve onu pek yalnız bırakmak istemiyorum."
Sukjun anlayışla başını sallamış pencerenin kenarına giderek manzaraya bakmaya başlamıştı.
"Buraya neden geldiğimi biliyorsunuz."
"Kehanet." Oyun oynamaya ya da lafı uzatmaya hiç gerek yoktu. Mi Hi onaylar bir ses çıkardığında Sukjun kan kırmızısı şarabını yudumlayıp gülümsemişti. "Melez bir oğlan çocuğundan bahsediyor kehanet. Eski bahar ayında doğan. Şimdi o oğlan çocuğu muhtemelen on dokuz on sekiz yaşlarında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mind, Element and Time [Tamamlandı]
FantasyDerler ki Tanrı oyun oynamayı severmiş. Oyun oynamayı sevdiği için ilk önce dünyayı ve daha sonra hayvanları yaratmış. Yarattığı seksen bin alemde en mükemmelini yaratmak istemiş ardından ve yarattığı yeni iki ayaklı canlıların adı insanmış. Tatmin...