ILK GÖRÜŞTE AŞK'A INANIR MISIN?

Bölüm 50

Emre : Meraba Ahmet

Adalwolf: Meraba.

Adalwolf beni görünce şaşırdı.

Adalwolf: Siz barıştınız mı?Nasıl?

Emre: içeri gelsene

dedi. Salona geçtik. Emre muftakta(savaş alanı) pastayı kesti, bardak getirdi. Bende o arada Adalwolf'a nasıl barıştığımızı anlattım.

Emre: Ece'den mi hoşlanıyorsun?

Ben: Em-re! Ayıp oluyor.

Adalwolf : Sorun değil. Evet hoşlanıyorum ama aramızda bir şey olmayacağını da biliyorum.

Emre: Üzülüyor musun?

Adalwolf : Evet. Rüyalarıma giriyor.

Emre: Ama biz evleneceğiz.

Adalwolf : Ece çok etkileyici biri. Etkilenmemek elde değil. Emre benim suçum yok. O çok güzel.

Emre: Sana kızmıyorum. Sadece üzülüyorum senin için.

Ben: Adalwolf sen çok yakışıklısın. Biraz arasan gerçek aşkı bulacağına eminim.

Adalwolf : Sanmıyorum ama deneyeceğim. Sence ne yapmam gerek?

Ben: Seni Kerem'le tanıştırıyım. Benim kuzenim. Çevresi oldukça geniş.

dedim. Pastaları yedik. Emre'ye veda edip Adalwolf'la bize gittik.Onu Kerem'le tanıştıracaktım.

Ben: Kerem müsait misin? Seni bir arkadaşınla tanıştıracağım.

Kerem: Tabi, gelsin.

dedi. Adalwolf içeri girdi.

Kerem: Bu ne lan! Kendimden utandım.

dedi. Ben güldüm. Adalwolf kulağıma:

- Ne demek istiyor?

- Seni çok yakışıklı buldu.

Adalwolf : Teşekkür ederim

Kerem ayağa kalktı, Adalwolf'a yaklaştı.

Kerem: Kaç tane sevgilin var?

Adalwolf : Hiç yok

Kerem: Ece sen gidebilirsin.

dedi ve beni odadan kovdu.

Yatağa uzandım. Tavana bakıp düşünmeye başladım.

Aşk neydi? Bu kadar çok sorulduğuna göre anlatılması zor bir şey olsa gerek.

Anıları oluşturan bir hatıra defteri mi? Öyle olsaydı aşk ilerlemezdi. Geçmişe takılır kalırdık.

Başka bir şeydi aşk. Bütün zorluklara karşı gelip engelleri aşmak mıydı? Bence bu da olamazdı. Çünkü her engel insanı yıldırırdı ve aşktan bir süre sonra bıkılırdı.

Aşk buda değildi. Daha zor bir şeydi aşk. Uğruna ölmek yada her şeyini ona bağlamak mıydı? Ama bu kölelikti ve aşk kölelik değildi. Çok daha mantıklı ve duygusal bir açıklaması olmalıydı aşkın. Aşk bir oyun da olamazdı. Oyunların sonu vardı.

Aşk bir bilmeceydi o zaman. Peki ya anahtarı kimdeydi?