Emre elimi tutuyordu. Sibel bunu görünce oldukça bozuldu.
Sibel: Emre! Canım!
Emre: Sibel sen ne yaptığını zannediyorsun?
- Eskisi gibi olalım istiyorum. Seninle başbaşa..
- Bu asla olamaz! Olmayacak!
- Neden?
- Çünkü siz farklısınız! Ece sevmeye doyamadığım, sen de sövmeye doyamadığımsın. Senden iğreniyorum.
- Ama Emre biz
- Eğer Ece'nin teline zarar gelirse seni ben döverim. Çık hayatımızdan!
dedi. Sibel kıpkırmızı olmuştu. Arkasını döndü ve hızlı hızlı gitti.
Emre'ye sarıldım. Birbirimizi o kadar seviyorduk ki. Bu büyü bozulur diye çok korkuyordum.
Sattlerce sarılayım, bıraktığım an özlüyorum. Her gece kokusunu hissetmek istiyorum. Bizi birbirimize bağlayan zincirler var gibi. Uzaklaştıça geriliyor,canımızı acıtıyor gibi. O mavi kadar güzel. Huzur verici ve mavi kadar asil, etkileyici.
Ben: Keşke "Seni seviyorum" dan başka bir cümle olsaydı. Önüne her gelenin söylemediği, sadece gerçekten aşık olanlara özel.
Emre: Belki de vardır?
Ben: Sence olsaydı biz bilmez miydik?
dedim. Başıyla onayladı elimden tuttu ve bir lokantaya doğru gittik.
Ben: Adalwolf'la konuşacak mısın?
Emre: Neden konuşmayayım?
Ben: Şeyyy. Bana benden hoşlandığını söyledi.
Emre: Eee?
Ben: Şaşırmadın mı?
Emre: Tabiki hayır. Senden hoşlanması çok doğal. Çünkü sen çok güzelsin.
- Onu görmeye gidecek miyiz? Bi barıştık felan demek için.
- Yarın bize çağıralım.Bizimkileri evden şutlarım.
dedi. Kabul ettim. Yemek yedikten sonra dolaşmaya başladık.
Emre: Düğünü nerde istersin?
- Iıı. Birbirimizi İlk defa gördüğümüz yerde.
- Kumsalda mı?
- Evet.
- Annene ne zaman söyleyeceksin ilişkimizi?
- Bana kalsa hemen söylerim ama kabul etmez birden. Kendini ona sevdir.
- Kabul etmezse kaçırırım!
- Sen delisin
dedim, güldük.
Bugün Adalwolf Emre'ye gelecekti. Üstümü giyindim. Emre nin evine gidip zile bastım.
Emre: Daha 1,5 saatim var. Beni hazırlıksız yakaladın!
- Yardım etmeye geldim.
dedim. İçeri girdim. Mutfağı görmeliydiniz her yer un, yağ, ekmek kırıntıları..
Ben: Aşkım buranın hali ne!
- Pasta yapıyordum.
- Eee?
- Yapamadım.
- Onu anladımda, dağ evinde bana yemek pişiriyordun. Şimdi nasıl yapamıyorsun?
- Daha önce hiç pasta yapmadım ki.
dedi. Bu çocuğun başarısızlıkları bile hoşuma gidiyor.
Mutfak önlüğünü giydim.
Ben: Emre yapman gereken tek bir görev var, o da burayı toplaman. Pastayı ben yaparım.
dedim ve yapmaya başladım. Emre elini una saldırdı ve yüzüme un attı.
- Em- re!
dedim, bende ona attım. Saçlarıma un döküyordu. Yüzüne yumurta fırlattım. Oda bana. O kadar eğleniyorduk ki. En son başımdan aşağı sürahidaki suyu döktü ve savaş bitti.
Emre: Adalwolf un gelmesine 40 dakika kaldı!
- Nasıl temizlencek benim saçlarım?
- Ben temizlerim. Öncelikle bi pastaneyi arayıp sipariş verelim.
O siparişi verirken ben lavabo da elimi yıkıyordum.
- Emreeee.
- Efendim aşkıım.
- Gel saçımı temizle.
dedim. Yanıma geldi. Islak mendil uzattı, yüzümüzü sildik.
Emre: Duş kabinine gir.
Ben: Eee?
- Seni yıkayacağım.
- Oha!
- Kıyafetlerin üstünde olacak canım. Başka türlü saçın temizlenmez.
dedi. Kabine girdim. Tarakla saçlarımı taradı,su tuttu ve pislikleri akıttı.
- Emre şuan ne düşünüyorsun?
- Bilmek istemezsin
dedi ve güldü.
- Çok pisliksin.
dedim. 10 dakika sonra kalıntılar bitti ama saçım iğrenç korkuyordu.
Emre: Kabine bende geliyorum , kay.
- Neden?
- Benim saçımıda sen durula
dedi ve kabine daldı. Arkasını döndü, saçlarını tarayarak pisliği akıttım.
- Emre şuan burası iğrenç kokuyor, midem bulandı, kusucam.
- Sakın kusma! şampuan dökelim. Bekle.
dedi ve saçıma şampuan döktü köpürttü, sonra kendi saçına döktü. Şampuanın kokusu midemin bulantısını geçirdi.
Ben: Emre suyu aç çabuk! Gözüm yanıyor! Emre!
Dedim.
Emre suyu açtı. Üstümüze su geliyor. Birlikte ıslanıyorduk. Birkaç dakika sonra su üstümüze akarken, Emre boynumdan tuttu ve beni kendine çekti. Burunlarımız birbirine değiyordu. Daha da yaklaştı ve beni öpmeye başladı. Suyun altında olduğumuz için nefes almakta zorluk çekiyorduk. Bu yüzden kısa sürdü. İlk öpücüğüm ona gitmişti. Harhalde dünyanın en şanslı kızıyım!
Emre boynumdan elini çekti. Yüzümü okşadı. Suyu kapattı ve kabinden dışarı çıktı.
Emre: Ece üstünü çıkar, vücudunu durula, sana bornoz vereyim.
dedi. Dediklerini yaptıktan sonra bornozu giydim. Kabinden çıktım. Sonra o kabine girdi ve benim yaptıklarımı tekrarladı.
Ben: Emre ne giyeceğim?
Emre: Ablamın kıyafetlerini.
dedi ve bana kıyafetleri getirdi. Bir odaya girip üstümü giyindim. O sırada zil çaldı. Adalwolf'la sipariş aynı anda geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ILK GÖRÜŞTE AŞK'A INANIR MISIN?
Romansİlk görüşte aşk yaşanabilir mi? Yoksa bu sadece bir hevesten mi ibaret?