Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı.Bu ses Emre'nindi. Arkamı döndüm, baktım. Evet o ! Emre!
Koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı.Tek bir kelime söylemedi. (Zaten aşkta kelimelere ihtiyaç yoktu ki. Gözgöze gelmek yeterliydi. )Boynuna atladım. Beni havada çevirmeye başladı. Biraz sonra yere indirdi ve bana acıyarak baktı.
Emre: Ece! Kim yaptı bunu sana?
- Sonra anlatırım. Sen neredeydin? Beni neden bıraktın,bana neden inanmadın?
- Sende bana inanmamıştın, beni kendinden uzak tuttun. Ne kadar acı çektiğimi anlamanı istedim prensesim. Sensiz olmanın bana neler hissettirdiğini anla istedim.
- Emre özür dilerim. Ben.. Çok özür dilerim. Benim aptallığım yüzünden birbirimizi sevdiğimiz halde çekmediğimiz çile kalmadı.
- Hayır, senin bir suçun yoktu bebeğim.
dedi ve tekrar sarıldı. Onu vücudumun her yerinde hissettim.
Ben: Seni çok özlemişim sevgilim.
dedim. Gözleri doldu ve yaşlar süzüldü. Bende ağlamaya başladım. Bu seferki mutluluk göz yaşlarıydı. Elimle yüzüne dokundum,saçlarını elledim. Tekrar tekrar birbirimize sarıldık.
Bir an bile ayrılmak istemiyorduk ama eve gitmek zorundaydım.Bana " Seni kim dövdü?" diye sordu. "sibel" dedim ve Emre'ye veda ettikten sonra eve girdim.
Kerem her zamanki gibi odasındaydı.İçeri girdim.
- Ece nerde kaldın ya? Arda ne konuştunuz bu kadar çok?
dedi. Yüzüme daha bakmamıştı.
- Konuştuk bir şeyler.
dedim. Bana baktı ve bir hızla yanıma yaklaştı.
- Kim yaptı?!
- Sibel.
dedim ve olayların geri kalanını anlattım. Kerem Emre'le barışmamıza çok sevindi. Bu çocukta ne zaman mutlu olsam havalara uçuyor. Gerçekten iyi bir kuzen. Ayrıca annemi atlatmamda da yardımcı oluyor.
Sabah gün doğumunda Emre'le buluştuk. Ona hiç bu kadar aşık olduğumu hatırlamıyorum.
Elini uzattı. Tuttum. Yürümeye başladık. Ona bakmaya doyamıyordum. Birbirimizi ilk defa gördüğümüz yere gittik. Bana daha önce izlediğimiz bir filmde geçen sözleri söylemeye başladı.
- Sana dokunmak,hayatın içinde durup dinlenmek gibi. Sana dokunmak ,nefes almak gibi. Sana dokunmak, tüm kelimeleri yakmak gibi. Sana dokumak, tüm insanları affetmek gibi. Sana dokumak, hayatı temize geçmek gibi. Sana dokunmak ölüme inat gibi.
Ben: Nasıl hatırladın?
- Unutmadım ki. Hiçbir anımızı unutmadım.
dedi, güldüm.
Ben: Herhalde sıra bende?
- Evet
- Sanırım sana yazdığım şiirlerimden birini söyleyeceğim.
- Farketmez. Dinliyorum.
- Acı ve hüzün sana bir yıldız kadar uzak
Bense göz bebeğinden de yakınım.
Kim bilir nerdeyim, ne yapıyorum?
Gece yatmadan hayallerin olsam
Sabahı sana ulaştıran güneşim.
Aslında ben heryerdeyim.
Sadece sensiz karanlıkta boğuluyorum.
Yılların hesap sormadığı
Yolların yormadığı bir yerdeyim
Kılıfıma sığamıyorum.
Yelkensiz bir gemi gibi
Savrulup duruyorum
Sadece sensiz karanlıkta boğuluyorum.
Hayatın bittiği noktada
Tam da kalbinde duruyorum,
Aslında seninleyim ama sana doyamıyorum.
Emre oldukça etkilenmişti. Gözleri doldu.
- Aaa yapma. Ağlayasın diye yazmadım sana bu şiiri.
- Hatalarıma ağlıyorum. Beni bu kadar iyi bir kıza nasıl ihanet ettim!
- Ben unuttum gitti. Dediğin gibi pişmanlık her şeyin telafisidir. Ve ben sana aşığım. Daha ne istiyorsun ki?
- Biliyor musun? Senin için dünyadaki her şeyden vazgeçerim ve bundan zerre kadar pişmanlık duyamam.
- Çünkü bu aşk.
- Çünkü bu aşk.
Ertesi gün tekrar gün doğumunda buluştuk.Sibel ve tayfasını bulup hesap soracakmış Emre.
- Ne konuşaksın Emre?
- O iş bende.
- Bende gelebilir miyim?
- Seni bir anlığına bile bırakmam ki. Bundan sonra benimlesin. Seneye evleneceğiz!
- Kolaydı (!).
dedim. Sahilde dolaşmaya başladık. Sonunda Sibelleri bulduk.
VOTE VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ILK GÖRÜŞTE AŞK'A INANIR MISIN?
Roman d'amourİlk görüşte aşk yaşanabilir mi? Yoksa bu sadece bir hevesten mi ibaret?