Bölüm 43

369 13 1
                                    

Zaten kesin konuşanların hepsi yalan söyleyenler değil miydi? Tabiki öyle. Zaten öyle olmasaydı bugün Adalwolf un evinde uyanmış olmazdım. Defterime son 1 haftayı not almadım. O yüzden 1 hafta öncesinden devam edeceğim.

En son merdivenlerde Emre yle Adalwolf un konuşmalarını dinliyordum.

Konuşmaları bittikten sonra odama çıktım. Yatağa uzandım. 5 dakika sonra Adalwolf kapıyı tıklattı ve içeri girdi.

Adalwolf: Konuşabilir miyiz Ece?

- Bana Ece deme.

- Neden?

- Çünkü söyleyemiyorsun!

- Tamam kızma. Peki sana ne diyeceğim?

- Bilmem. İçinden ne gelirse.

dedim. Biraz kalbini kırmıştım. Oysaki onun pamuk gibi bir kalbi vardı.

Ben: Seni üzdüm mü?

- Evet.

- Senin için ne yapayım?

- Bilmem. İçinden ne gelirse!

dedi. Küfür etseydi daha iyiydi. Odadan çıktım ve salona indim. O da yanıma geldi ve özür diledi. (Aslında haklı olan Wolf'du ama ben fazla nazlıyım.)

Özürünü kabul edesim gelmedi.

Akşam oldu. Adalwolf gitmişti. Emre yle başbaşaydık. Salonda oturuyordum,yanıma geldi.

- Çay, kahve?

- İstemez.

- Evet, kahve güzel fikir.

Dedi gülerek. O gittikten sonra yüzünde malımsı bir sırıtış oldu. Kahveleri getirdi.

- Sıkılıyor musun aşkım?

- Bana aşkım diyemeceğini hala öğrenmedin mi?!

- Hayır! Ögrenmemde. Sen benim hazinesim,koruduğumsun,sakladığımsın. Sen benim-

- Sen benim ne?

- Karımsın!

- Nee! Bu asla olmayacak!

-Olacak ve Bu böylede kalacak!Tamam mı prenses?

- Değil!

- Neden?!

- Ben Wolf'u seviyorum!

dedim. Keşke demedeydim.

ILK GÖRÜŞTE AŞK'A INANIR MISIN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin