Kızlar neşeli kahkahalarla bungolava girdiklerinde Leyla yatağında iki büklüm yatıyordu. Bir tatilde asla olmasını istemediği şey başına gelmişti. Regl olmak bir kızın en büyük felaketiydi ve bu her ay oluyordu. Kabus gibi. Bazı kızlar bunu normal günlerden pek de farklı yaşamasa da Leyla her seferinde örtü döşek yatıyordu. Ağrı kesicileri üst üste içmiş ve bedeni neredeyse uyuşmuştu ama karnının ağrısı hala dur durak bilmiyordu.
"Ne oldu sana" dedi Elif telaşla...
"Ne olacak, bu sabah niye yarım kavanoz nutella yeme ihtiyacı duyduğumu anladım," dedi Leyla.
"Tam da zamanında!" dedi Sunay... "Ağrın çok mu, bu akşam Kemer'e gidecektik..."
"Siz gidin, ben ağrı kesici içtim, biraz uyuyunca geçer, eğlenmenize bakın," dedi. Konuşmaya bile enerjisi yoktu.
"Ben de gitmeyeceğim," dedi Özlem, "sana göz kulak olurum..."
Elif kıkırdadı, "Özlem doktorda şansını deneyecek bu akşam," dedi... "Parti yapıyorlarmış, sahilde, yanımıza gelip bizi de davet ettiler."
"Ve ben de katılacağımı söyledim, arkadaşlarım bu akşam yok, yalnızım zaten, iyi olur, dedim," dedi Özlem muzur muzur sırıtarak. "Ve beni yalancı çıkarmamak için bir an önce hazırlanıp gidin," dedi kızlara...
Leyla'nın göz kapakları iyice ağırlaşmıştı, kızlar hazırlanırken uyuya kaldı...
***
Karnına saplanan ağrıyla uyandı, ne kadar uyuduğunu bilmiyordu ama ağrı kesicinin etkisi geçiyordu anlaşılan. Hissettiği kramp canını sıktı. Son ağrı kesiciyi içerken sabaha uyandığında bir şeyim kalmaz diye düşünüyordu. Ağrı tekrar şiddetlenmeden ilaç içmem gerek diye düşündü. Yatakta doğruldu, yavaş hareketlerle ranzadan indi. Kasılmalara bakılırsa fazla zamanı yoktu. Bir an önce ağrı kesici bulması gerekiyordu, Sunay'ın açık valizinin başına oturdu, onun da regl dönemi ağrılı geçiyordu, bir yerlerde bir ağrı kesici saklamıştır diye hızlıca kontrol etti. Yoktu. Ağrısı artıyordu, Ağustos ayı olması rağmen tir tir titriyordu. Kalın bir şey de getirmemişti. Pembeli beyazlı şort atlet pijamasına baktı, ısınmasının imkânı yoktu. Otobüste uyurken üşümüş Sinan'ın eşofman üstünü giymişti. Onu bulup tekrar üzerine geçirdi. Bu çocuk da ne kadar iriydi böyle, omuzları dirseklerine kadar düşmüştü, kolları ise ellerini bile içine alacak kadar uzundu. Bununla ısınamazsam hiçbir şey işe yaramaz herhalde diye düşündü. Çoraplarını giyip terliklerini ayağına geçirdi. Umarım bu halde kimseye gözükmeden kafeteryaya ulaşırım diye düşündü. Kimse derken aklından geçen O'ydu. Kafeteryada ecza dolabı görmüştü, orada yoksa bile Cem ya da Mine ona yardımcı olurlardı. Ne de olsa burada çalışıyorlardı.
Bungalovun ahşap kapısını ardından çekerken saplanan ağrıyla iki büklüm kaldı. En fazla 50 metre yürüyecekti ama bu ağrıyla nasıl yapacağım diye düşünmeden edemedi. Bir eliyle karnına bastırıp, bir eliyle gördüğü her yerden destek alarak, bir yandan da gölgeler içinde saklanarak kafeteryaya vardı. Bu saatte ortada pek kimse yoktu. Uzaktan gelen müzik sesine bakılırsa parti devam ediyordu, herkes orada olmalı diye düşündü. Bu iyiydi. Bu haliyle kimseye rezil olmak istemiyordu.
Cem bardakları kuruluyor, bir yandan da kendi kendine şarkı mırıldanıyordu. Leyla'yı görünce şaşırdı, havluyu tezgaha fırlatıp hemen yanına koştu.
"Ne oldu, neyin var," dedi telaşla...
"Karnım ağrıyor," dedi Leyla acıyla ve biraz da utanarak. Fazla soru sormadan anlamasını umarak "Bana ağrı kesici bulabilir misin," dedi.
Cem'in önce endişeli sonra da rahatlayan yüz ifadesi anladığını gösteriyordu.
"Bulurum," dedi Cem. Dolaba koştu, kutuları karıştırdı, boş kutuyu Leyla'ya göstererek "burada kalmamış ama sen arkadaki hamağa uzan, geliyorum hemen," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)
General FictionKüçücük bir kalbin ne kadar büyük bir aşkı taşıyabileceğini yaşamadan bilemezsin. Bu kitapta Leyla ve Kerem'in tesadüfler, kavuşmalar, ayrılıklarla dolu ömürlük aşkının ilk yıllarına şahit olacağız. Başka kadınların başka adamların hayatlarına girme...