ORMAN PERİSİ - Bölüm 3

2K 63 5
                                    

Kerem yıllardır böyle özgür, böyle her şeyden uzak hissetmemişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kerem yıllardır böyle özgür, böyle her şeyden uzak hissetmemişti. Zorlu okul yılları geride kalmıştı, artık gerçek hayata karışacaktı. Kendi ayakları üzerinde duracak, iyi bir doktor olacak ve ailesini gururlandıracaktı. Bugüne kadar yaşattıklarını unutturacaktı. İnsanın çok başarılı üç abisinin olması hayatı pek de kolaylaştırmıyordu. Ne zaman tökezlese bu konuda hep iyi örnek olan abilerden biri vardı kıyaslanacak. Onlarla yarışamayacağını anladığında da evin kötü çocuğu olmayı seçmiş, ailenin serserisi sıfatıyla bugünlere gelmişti. Ama artık her şey geride kalacaktı, kendi kendine bir söz vermişti. Bu tatil bittiğinde iyi adam olacaktı. İyi ve sıkıcı.

Konyak şişesinde son bir iki yudum kalana kadar kafasına dikti, şişeyi özenle iki haftadır tek varlığı ve yol arkadaşı olan sırt çantasına yerleştirdi. Ayakları artık yürümeye direniyordu. Aslında planı Yanartaş'a çıkıp geceyi kamp yaparak geçirmekti ama genç bir grup çoktan orayı mesken tutmuş, oldukça gürültülü bir şekilde eğleniyorlardı. Bu gece ne kimseyi görmek ne de konuşmak istiyordu. Ormanın kuytusuna doğru ilerledi, yürüdü, yürüdü. Ayın ışıklarını cömertçe gönderdiği açıklığa gelince durdu. İşte, dedi kendi kendine, herkesten uzak, yıldızlara yakın. Bir kampçı daha ne ister... Çantasını attı. Başı dönüyordu. İçkiyi biraz fazla kaçırdığını biliyordu, önemsemedi. Boylu boyunca uzandı toprağa. Gözleri kapanırken en son gördüğü mavi aydı.

Kesik kesik soluk sesleri duydu uykuyla uyanıklık arasında. Ayın ışıkları hala göz kapaklarından sızıyordu, ta ki üzerine düşen gölgeye kadar. Derin bir nefes aldı, bahar çiçeklerini kokladı, bu dağlarda bu mevsimde olamayacak çiçekler... O koku olmasa, kanında konyak dolaşmasa ve bedeni beyninin komutlarını alsa korkar kaçardı. Kaçamadı. Gözlerini açtı. Onu gördü. Kocaman açılmış gözlerle tam da gözlerinin içine bakıyordu. Ay ışığına boyanmış karanlık ormanda bir orman perisi. Uzun dümdüz saçları, gözlerinin içine kadar uzanan kâküllerin arasında küçücük bir yüz, o yüze çok büyük gelen gözler... Gözünü hiç kırpmadan bakıyordu.

İlk defa bu kadar saçma bir sarhoşluk yaşıyorum, diye düşündü. Bir daha ucuz içki içmek yok demek ki... Orman perisi ne yahu... Yattığı yerden doğruldu, cebinden sigarasını çıkarıp yaktı. Derin bir nefes çekti. Sonra bir daha, bir daha... İzlendiği hissine kapıldı, arkasına hızlı bir göz attı. Hala oradaydı, hayal değil miydi yoksa? O kocaman gözler ıslanmış, ağladı ağlayacak gibi bakıyordu. Küçük bir kız çocuğu gibi. Kız bir şeyler fısıldadı. Kerem anlamadı. Kız alt dudağını çiğneyip bir daha konuştu. "Kayboldum," diyordu. Gözlerine bir daha bakarsam ben de kaybolacağım, diye düşündü. Yerinden fırladı, patikayı bulabilmek umuduyla yürüdü ormanın derinliklerine.

Hayal mi gerçek mi şüphesiyle bir kez daha döndü arkasına, aynı yerde duruyordu orman perisi. Gel diyecekti, diyemedi. Başıyla işaret etti. Kız koşar adım takıldı peşine.

Arkasına hiç bakmadan ağır adımlarla yürüyordu ormanın içinde. Kızın ayaklarının altında çıtırdayan yapraklar ve derin derin nefes aldıkça içine sızan çiçek kokusu gerçekliğini ispatlıyordu. Ama dönüp bakamadı. Bir şeyler söylemek istedi. Konuşma başlatmak hiç bu kadar zor gelmemişti. Adını sorayım, tanışmış oluruz diye düşündü, sonra gerisini nasıl getireceğini bilemedi. Nereye gittiğini sorsam, ne cevap verecek, otelini mi söyleyecek, niye adres versin dağ başında tanıştığı adama. En iyisi ilginç bir cümle kurup etkileyeyim diye düşündü sonra. Etrafına bakındı, çam ağaçlarının arasından ilerliyorlardı, çamların 100 yaşına hatta bazılarının 1000 yaşına kadar yaşadığını biliyor muydu acaba? Bu ansiklopedik bilginin sohbet açamayacağını düşünüp vazgeçti. Daha ilginç bir şeyler düşünmeye zorladı kendini. Bulamadı. Kadınlarla arası her zaman iyi olmuştu, ne tanışmakta, ne kur yapmakta ne de onları yatağa atmakta hiç zorlanmamıştı bu güne kadar. Ama şimdi takılıp kalmıştı. Orman perisi aklımı başımdan aldı, diye mırıldandı ve sonra sustu.

Yol bitip köyün girişine gelene kadar sustu. Kız tanıdık köprüyü görüp derin bir nefes alınca gülümsedi. Koca dolunay sönük kaldı o gülümseyişin yanında. Dudakları kıpırdandı, teşekkür edecekti, duymak istemedi, bu gecenin büyüsü gereksiz birkaç kelimeyle bozulsun istemedi. Derin bir nefes alıp kızın kokusunu içine çekti. Geri dönüp geldiği yolu yürümeye başladı. Kızın kıpırdamadan arkasından baktığını hissediyordu. Dönüp bakmadı. Bir an önce gitsin istiyordu oteline... Belki yarın ayılınca, sahile iner kızı arardı. Çıralı da kalıyordu besbelli. Küçücük köy, bulurdu elbet. O zaman söyleyecek birkaç söz de bulurdu... Belki...




AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin