Leyla'nın kalbi gümbür gümbür çarpıyordu. Ne demekti şimdi bu, 'gel birbirimizi tanıyalım' demiş, yürümüştü. Kerem'in elindeki eli terlemiş, alev alev yanıyordu. Sadece eli mi, bütün vücudunu ateş basmıştı. Ne yapacaktı, nasıl durduracaktı şimdi Kerem'i...
"Kızlar, bizim kızlar gelmek üzeredir şimdi!" dedi tam kapıdan girerlerken...
"Kızlar gelince söyleyelim de biraz ortalığı toplasınlar, ben sadece bizim kazmalar böyle dağınık sanıyordum, demek sizde de durum aynı," dedi gülerek. "Hangisi senin valizin?"
"Valizim mi? Valizi ne yapacaksın?" diye şaşkın şaşkın baktı Leyla. Deli mi ne, valiz diyordu adam...
"Önce senin için birkaç parça eşya alalım, sonra da benim odama gideriz," dedi Kerem.
"Senin odana mı gideriz, hem de benim eşyalarımla, sen yalnız mı kalıyorsun?"
"Yok Ufuk'la, ne yazık ki!"
"Ufuk ne yapacak bu akşam?"
"Bilmem, konuşmadık henüz, buralarda takılır herhalde."
Leyla paniklemeye başlamıştı, ne yapacaktı, Kerem'i çok geç olmadan ve onu kaybetmeden nasıl durduracaktı? O sırada kapının dışından gelen sesleri duydu.
"Leyla'nın eşyaları burada kalmış," dedi Özlem.
"Kitapları buradaysa kendisi de fazla uzakta olamaz, Leeeylaaaa!" diye seslendi Sunay, Leyla'yı iyi tanıyordu.
Evet, Leyla'yı iyi tanıyordu, Leyla da Sunay'ı. Her ne kadar Kerem'i sevse de Sunay ikisini baş başa odada gördüğünde kıyameti koparırdı, hele ki Kerem bu gece onun odasında kalacağını söylerse... İşte o zaman ilk otobüsle evin yolunu tutarlardı, Leyla da aşkı meşki unutsundu artık. Derin bir nefes aldı, en tatlı gülümsemesiyle kapıya döndü. Sunay için hazırdı.
"Bundan başka sıcak tutacak bir şey yok mu yanında?" dedi Kerem tam Sunay içeri girerken. Eline Sinan'ın eşofmanını almış, ters ters bakıyordu. Sunay'ı görünce sırıttı.
"Kerem Bey küçük sarayımıza hoş geldiniz," dedi imalı imalı, bir yandan da Leyla'ya 'napıyorsunuz bakayım siz burada' bakışı atıyordu.
"Asıl siz hoş geldiniz, Sunay Hanım, Olimpos'un denizini eskiteceksiniz yüze yüze... Bu kadar saat sahilde miydiniz?"
"Evet, su çok güzeldi, bir ara Çıralı'ya yürüdük, sonra geri döndük, zaman nasıl geçti anlamadık." Sunay bozulmamış mıydı, Leyla şaşkın şaşkın bir Kerem'e bir Sunay'a bakıyordu. Bunlar gerçekten birbirlerinden hoşlandılar galiba, diye tam rahatlayacaktı ki Kerem'in cümlesiyle kıpkırmızı oldu.
"Biz de öyle, biz de... Zaman su gibi akmış, bir baktık akşam olmuş, ama neyse ki geceler gündüzlerden daha güzel... Sizin kızı kaçırıyorum ben bu akşam..."
"Kaçırmak demeyelim, istersen," diye araya girmeye çalıştı Leyla ama Sunay meraklanmıştı.
"Nereye? Bana tam koordinat vermeden bir yere gidemezsiniz."
"Birbirimizi tanımaya... Konuşacak çok şeyimiz var, iki yabancı olarak," deyip Leyla'ya göz kırptı.
Leyla tam buralardayız, filan diye araya girecekken devam etti Kerem.
"Tanrıların Dağına, Yanartaş'a gidiyoruz, dedi. Bu gece kamp yapacağız, ilk tanıştığımız yerde."
"Yanartaş'a mı?" diye Leyla şaşkınlıkla sorunca Kerem sırıttı.
"Evet, sen nereye gitmek isterdin?"
*** *** ***
Leyla Kerem'e inanamıyordu, hem bu kadar romantik bir plan yapıyor hem de o yanlış anladıkça eğleniyordu. Leyla 'bilerek yaptı, bilerek geceyi onun odasında geçireceğimi düşünmemi sağladı, kamp planını kabul etmemi kolaylaştırdı böylece,' diye düşündü. Yoksa hakkında pek bir şey bilmediği, hala 'yabancı' diyebileceği bir adamla ormanın ortasında bir gece geçirmeyi düşünemezdi, bu geceyi odaya tercih etmişti. Yanartaş gençlerin sabahladıkları, eğlendikleri bir yerdi, yalnız olmayacağız sonuçta diye düşündü. Aslında biraz da kendini kandırıyordu.
Çıralı'ya gelmek için bekledikleri araç gelince Kerem iki elini tutmuş, gözlerine bakmış, "İstersen senin planı da uygulayabiliriz, tercih senin, oda dersen o da olur," demişti. Ah ne utanç verici, biraz daha oyununa devam etse ikna olmuştu zaten, Kerem şimdi istese beni odaya atabileceğini biliyor, diye düşünüp durdu yol boyunca.
Çantalarını toplayıp yola çıkmaları yarım saat sürmemişti. Yine de tırmanmaya başladıklarında hava kararmıştı. Yokuş yukarı çıkan patikadan yürürlerken Leyla tüm hücrelerinde o geceyi hatırlıyordu. Bir adım önünde yürüyüp yolu açan adam yine hiç konuşmuyor, ama avucunda tuttuğu eli o gece hissettiği korkunun yerini aşkla dolduruyordu. Ay henüz yükselmemiş, günün son ışıkları da ormanın sık yaprakları arasında kaybolup gitmişti. Karanlığın tam içine yürüyor, ama hiç korkmuyordu. Kendi kendine şaşırdı, eski Leyla çoktan paniğe kapılıp geri dönmek için dil dökmeye başlamıştı. Ama Leyla eskisi gibi değildi, o gece bir yabancının arkasına takılıp bu patikadan inerken değişmişti. Hem de çok değişmişti. Derin bir nefes aldı, Kerem'in kokusu doldu burnuna, ne elindeki elinin sıcaklığını, ne başını döndüren kokusunu ne de onun orman yeşili gözlerini unutmayacaktı. Unutursam kalbim kurusun, dedi kendi kendine... İlk aşkımı unutursam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)
General FictionKüçücük bir kalbin ne kadar büyük bir aşkı taşıyabileceğini yaşamadan bilemezsin. Bu kitapta Leyla ve Kerem'in tesadüfler, kavuşmalar, ayrılıklarla dolu ömürlük aşkının ilk yıllarına şahit olacağız. Başka kadınların başka adamların hayatlarına girme...