"Leyla nerelerdeydin, deniz çok güzel," dedi Elif saçındaki suları sıkarak yanına gelirken.
"İyi hissetmiyorum, o yüzden biraz uyudum dedi Leyla. Sesi o kadar titrek çıkıyordu ki arkadaşı gerçekten hasta olduğunu düşündü. Islak elini Leyla'nın alnına koyup ateşine baktı.
"Güneş mi çarptı acaba, kaç gündür görmemişler gibi güneşin altındayız. Dönüşte hepimizin hasta olması kaçınılmaz," dedi gülerek.
Leyla sahili boydan boya geçen dik kayalığın gölgesine oturup dizlerini karnına çekti. Canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Denizde neşeyle oynayan arkadaşlarını izledi.
Hemen yanına uzanan Elif "Eee, anlat bakalım, sevgilin nasıl oldu da seni bıraktı, ben tatil boyunca Sinan ve arkadaşlarıyla takılırsın sanıyordum. Hatta kızlarla da konuştuk, çok şanslısın, bu yaşta sevgilinle tatile çıkabildin. Ben Emre'yle sinemaya bile gitmedim daha. Ancak okulda, teneffüslerde takılıyoruz. Çok bebek işi değil mi?"
Leyla güldü, bu Elif de tuhaf kızdı. Okulun en yakışıklı çocuğu erkek arkadaşıydı ama hala söyleniyordu. Sinan'ı düşündü tekrar. İyi çocuktu ama çok yakında üniversite sınav sonuçları açıklanacaktı. Leyla lisenin ikinci sınıfında debelenirken o üniversiteli olacak ve çok değil, bir iki ay içinde kim bilir hangi şehirdeki okulu için gidecekti. Onu bir daha görebilecek miydi? Görmek istiyor muydu gerçekten? Derin bir nefes aldı.
"Sinan benim sevgilim değil," dedi. "Biz sadece çıkıyoruz. O hep ders çalıştığı için çok görüşemedik, bu tatil bizim birbirimizi tanımamız için bir fırsattı ama dönünce de görüşür müyüz, bilmiyorum. Ben pek uygun olmadığımızı düşünüyorum."
"Neler diyorsun, bütün kızların ağzının suyu akıyor ona bakarken ve sen bir şey hissetmediğini mi söylüyorsun?"
"Yani... Aslında ne hissedeceğimi de bilmiyorum, bu işler için daha çok küçük değil miyiz sence de?"
O sırada kızlar da denizden çıkmış yanlarına gelmişlerdi. "Neden bahsediyorsunuz siz?" dedi Özlem. Hep çok meraklıydı, herhangi bir konuda herhangi bir haber varsa kaçırmak istemezdi.
"Neden bahsedecekler, tabii ki erkeklerden konuşuyorlardır," dedi Sunay, Leyla'ya göz kırparak.
"Leyla Sinan'la artık görüşmek istemediğini ima ediyordu," dedi Elif.
"Ne oldu, niye, kötü bir şey mi yaptı sana? Ah ben sana demedim mi, o bizden 3 yaş büyük, istekleri beklentileri olur diye... Ah Leyla," diye söylendi Meltem, bir yandan da arkadaşı için üzülmüştü, bu ilişkiye heyecanla başlamıştı Leyla ve mutlu da gözüküyordu.
"Sakin ol Meltem, bir şey yok, o iyi biri," dedi Leyla, Sunay'dan beklerdi ama Meltem'in de onu koruması, onun için üzülmesi hoşuna gitmişti. "Sadece birbirimize göre olmadığımızı düşünüyorum."
Sunay Leyla ile yalnız kalmak için can atıyordu, kesin bir şeyler olmuştu. Yine de üstü kapalı sormadan edemedi. "Dönüşte karar vereceğim, diyordun? Tatilin yarısı bile olmadı daha..."
"Tatili mahvetmemek için Sinan'a bir şey söylemeyeceğim, üniversite sınavı açıklanınca söylerim, hem zaten gidecek nasıl olsa..."
Kızlar gülüştüler, "Bu tarz şeyleri hep erkekler yapar sanıyordum, onu bırakacaksın ama zavallının haberi yok," dedi Özlem, herkese Sinan'ın artık bir kız arkadaşı olmadığını söylemek istiyordu aslında, kızlar bu habere bayılırdı ama Leyla'nın konuşmasını bekleyecekti. Sinan öğrendikten sonra bu haberi yayabilirdi.
O sırada plaja inen kalabalık grubu görünce kızlar sus pus olup o tarafa baktılar. Yaklaşık yirmi kişilik bir gruptu ve gerçekten eğlenmesini biliyorlardı. Fazla uzak olmayan bir yere havlularını bırakıp denize koştular.
"Bunlar kimmiş, bilen var mı?" dedi Elif, neşeli sesleri plajı dolduran gençlere bakarak...
"İzmir grubu, mezuniyetleri kutlayan doktorlarmış, tayin bekliyorlarmış bir iki haftaya, işe başlamadan tatil yapalım demişler," dedi Özlem. Bu kız gerçekten inanılmazdı. Okul dedikodularında bir numaraydı, tartışılmaz ama kampta da her şeyden haberi olmasını doğrusu hiçbiri beklemiyordu.
"Özlem idolümsün, bunu da nasıl öğrendin," dedi Sunay. "Benim gelecekteki meslektaşlarım demek," deyip ilgiyle baktı gruba. İlkokulda kararını vermişti, gelecekte iyi bir çocuk doktoru olmak istiyordu. Dersleri de çok iyiydi, öğretmenleri onun seçtiği mesleği için doğru yolda ilerlediğini söylüyorlardı.
Özlem "Yeteneklerimin sınırı yok," derken gülüyordu. "Aslında içlerinden biri dikkatimi çekti, kafeteryadaki Mine'ye sordum..."
"Hangisi ?" diye sordu Leyla. Sesi o kadar heyecanlı çıkmıştı ki kızlar merakla ona baktılar...
"Bak sen... Sinan'ı hayatından çıkarmak istemenin bu doktorlarla bir ilgisi olduğunu düşünen bir tek ben miyim acaba?" Meltem kaşlarını kaldırmış Leyla'ya bakıyordu.
Leyla ise hala Özlem'den cevap bekliyordu...
Neyse ki Leyla'nın paniğini fark eden Sunay araya girdi, "Hangisinden hoşlandın..." diye sordu gruba bakarak.
Özlem iki elini kalbinin üzerine koyup kalp atışı gibi hareket ettirdi. "Ah doktorcum yok burada..." Hemen ardından "Kim bilir hangi kızla fingirdiyordur şimdi," dedi sinirlenmiş gibi yaparak...
O sırada ellerinde soğutucu kamp dolabıyla iki kişinin kumda tökezleye tökezleye gelmeye çalıştıklarını gördüler.
"Hah işte," dedi. "Benim doktor da geliyor..."
Leyla gözlerinin rengindeki tişörtü, lacivert şortuyla ağır kutuya iki eliyle asılmış yabancıyı gördü. Bütün vücudu ürperdi bir anda. Bu kadar uzaktan görmek bile onu heyecanlandırıyordu. Çirkin gözlükleri, kendisine iki beden büyük tişörtüyle bile Özlem'in ilgisini çekmeyi başarmıştı demek... Leyla Özlem'e baktı, beline kadar upuzun kıvırcık saçları, uzun boyu ve şekilli vücuduyla gerçekten çok güzel bir kızdı ve yaşından da büyük gösteriyordu. Doktorun karşısında Leyla'dan çok daha fazla şansı olduğu kesindi.
Özlem gözlerini hiç ayırmadan gelenlere bakıyordu. "Ah bir de saçları olsa çok daha yakışıklı gözükecek," dedi. Kızlar gülüştüler.
"Sanki saçları olsa sana bakacak Özlem," dedi Elif. "En az 10 yas büyük bizden onlar..."
Leyla Özlem'in diğerini kastettiğini öğrenince rahatlamış ama Elif'in sözleriyle de gerçekle yüzleşmişti. Ebette hayal kurmanın bir anlamı yoktu, şurada 3-5 gün aynı ortamda bulunduğu, hem de sevgilisi olan bir adam Leyla'ya aşık olacak değildi ya... Acaba sevgilisi hangisiydi, hep farklı kızlarla görüyordu onu. Ne saçma bir soru, tabii ki seviştiği esmer kız sevgilisiydi.
Bu arada kutuyu gölgeye bırakıp soyunmaya başlamıştı yabancı. Tişörtünü çıkarıp yere atmış, gözlüğünü de şemsiyeye asmıştı. Leyla'nın aklına geceki görüntüler üşüştü. Adamın nasıl ustalıkla seviştiğini görmüştü. Kadını zevkten çıldırtırmış gibi sevmişti. Denize doğru koşarken Leyla da yerinden kalktı, "Kızlar sohbetinize doyum olmaz, ben kampa döneyim, Sinan dönmüştür," dedi. Aklına kaçmak için daha iyi bir bahane gelmemişti.
"Hadi ama, nasılsa ayrılacaksınız, bizimle takıl," diye itiraz etti Sunay. Bir yandan da kaş göz işaretleriyle O'nu gösteriyordu, sanki Leyla fark etmemiş gibi.
"Ama henüz ayrılmadık," dedi Leyla. Şu anda görmek istediği son kişiydi Sinan ama burada durup yabancının sevgilisiyle eğlendiğini göreceğine kampta tek başına otururdu daha iyi... Bir yandan da kızların yanında onunla konuşmaya kalkar, diye korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralKüçücük bir kalbin ne kadar büyük bir aşkı taşıyabileceğini yaşamadan bilemezsin. Bu kitapta Leyla ve Kerem'in tesadüfler, kavuşmalar, ayrılıklarla dolu ömürlük aşkının ilk yıllarına şahit olacağız. Başka kadınların başka adamların hayatlarına girme...