PARTİ ZAMANI - Bölüm 6

1.4K 41 0
                                    

Parti sevmem demiştim ya
hayatımda en çok eğlendiğim partiler

Öküz Bar'daki partiler...

Bu da itirafım olsun.

Özlemle yazılmış bir bölümdür, bilginize!



Parti gerçekten muhteşemdi, yıldızların altında ahşap bir sahne, ortada kocaman bir ateş, yine ahşaptan amfi şeklinde oturma yerleri olan şahane bir mekândı. Avustralyalı çocukların da aralarında olduğu bir müzik grubu çoktan çalmaya başlamıştı bile. Kızlar daha girişte dans etmeye başladılar. Leyla bir iki adım geriden geliyordu. İçinde değişik bir his vardı, bu gece heyecanına engel olamıyordu. Sunay bunu Ay ışığı adamına yoruyordu ama Leyla kendine itiraf etmese de gözlerini önce barda, sonra oturma alanlarında dolaştırıp o elini ayağını birbirine dolaştıran adamı aradı. Bir iki adım henüz atmıştı ki ayağı ahşap basamağa takıldı. Bir eliyle eteğini tutup bir eliyle de tutunacak yer ararken birinin kolunu yakalayıverdi. Toparlanıp doğruldu, teşekkür için döndüğünde dudaklarının arasında sıkıştırdığı sigara düşecekmiş gülümseyen O'nu gördü. Tökezlemesinden anlamalıydı yakınlarda bir yerde olduğunu... Kem gözlü müydü ne? Sadece bir saniye bakabilmişti yüzüne "Sakar sevgilim," diye beline sarılan Sinan'ı fark etti. Tam da zamanı, diye geçirdi içinden... Hem de sevgilim demişti o adamın yanında...

Belli belirsiz bir özür mırıldanıp Sinan'la birlikte ilerledi. Arkasına baksa o bakışları görür müydü üzerinde hala?

Akşam geçmek bilmedi, kızlar dans ediyor, Sinan ve arkadaşları ha bire bira taşıyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşam geçmek bilmedi, kızlar dans ediyor, Sinan ve arkadaşları ha bire bira taşıyorlardı. Oturduğu yerden  O'nu görebiliyordu, kalabalık bir grupla gelmiş olmalıydı, gelip geçen herkesle selamlaşıyordu. Duruşunda hoş bir şey vardı, ne olduğunu anlayamasa da Leyla'nın dikkatini çekiyordu, gözünü onun üzerinden ayıramıyordu. Kendi kendine kızdı, babaannesinin bir sözü vardı, gördüğüne aşık, görmediğine bulaşık diye... Tatil başladığından beri huyu değişmişti sanki. 

Sinan'ın çekiştirmesiyle yerinden kalktı. Piste çıktıklarında Sinan beline dolanıp kendine çekti. Dans etmek istemiyordu, tek istediği  O'nu izlemekti. Loş ışıktan yüzünü net göremiyordu ama sigara yakarken çakmağın aydınlığında gözüken kadarını görmek yetiyordu. Dans ederken biraz daha yaklaşmıştı. Döndükçe O'na bakıyordu. Adam avucunun içine aldığı beyaz bir kâğıda tütün döktü. Onu tek eliyle sarıp ağzına götürdü, diliyle ıslatıp yapıştırdı. Sonra gözleriyle pisti taradı, Leyla'ya denk gelince arayışı durdu. Bir eli cebinde, diğer elinde sigarasını yuvarlayarak eziyordu. Leyla Ay ışığı adamının o gece sigarasını yuvarlamasını hatırladı. İnce uzun parmaklar aynı şekilde hareket ediyordu sigaranın üzerinde... Aklı başından gitti, O olabilir miydi?

Müziğin bittiğini Sinan'ın alnına bıraktığı öpücükle fark etti, sonra belini saran elleri gevşedi, yerlerine doğru giderken arkaya bir bakış attı. Gitmişti. Yerine oturdu, içi huzursuzdu, nereye gitti, niye gitti, o muydu, değil miydi? Oturduğu yerden yüzünü görebildiği herkese baktı, yoktu.

Mine'yi gördü o sırada, kapının yanından eliyle işaret ediyordu. Tırmanışa gidecekti, işte kaçmak için bahanesi hazırdı. İçindeki huzursuzlukla burada daha fazla oturmak istemiyordu. Kızlara seslendi, Elif ve Meltem gelmeyeceklerini söyledi. Özlem ortada yoktu. Sunay zaten sıkılıp ayrılmıştı partiden, kafeteryada oturuyordu. Geçerken onu da alırız, diye düşündü. Yerinden fırladı, Sinan'ın yanına gitti. Sinan şaşırsa da bir şey demedi, sabah görüşürüz o zaman diye ayrıldı.

"Ne kadar heveslisin," dedi Mine Leyla'nın şaşkın telaşına bakıp gülerek...

"Çok sıkıldım Mine, bu akşam hiç eğlence modumda değilmişim."

"Üstünü değiştireceksen beklerim, belki bize yardım edersin, tırmanışın angaryası çoktur, bir yardımcı hiç fena olmaz," dedi gülerek...

"Bana üç dakika ver o zaman, kapıda buluşuruz," deyip koştu Leyla. Sunay'ı odanın kapısında yakaladı, gözlerinden uyku akıyordu.

"Hadi, kaya tırmanışı izlemeye gidiyoruz," dedi. "Sakın itiraz etme, konuşmamız lazım," dedi elbisesini çıkarırken. Hemen temiz bir atlet bir de tayt çekti çantasından. Botlarını giyerken Sunay'ın da uykusu açılmış, ardı ardına soru soruyordu.

"Niye bıraktın partiyi, Sinan yamuk mu yaptı, yanakların pembe pembe olmuş. Ne oldu söylesene, çatlatacaksın beni..."

"Anlatacağım, fikrine ihtiyacım var, hayal mi kuruyorum, gerçek olabilir mi, bilmiyorum ama galiba Ay ışığı adamı burada..." dedi Sunay'ı dışarı çekeleyip kapıyı arkasından çekerken... "Mine bekliyor şimdi, yalnız kalınca anlatacağım... Çabuk ol!"

Sunay şaşkın şaşkın Leyla'nın peşi sıra yürüdü. Mine'nin yanında bekleyen birkaç kişi daha vardı, hep birlikte antik kalıntılara doğru yürürlerken Sunay, Leyla'nın koluna girip onu yavaşlattı, grubun birkaç adım gerisinde kaldılar.

"Anlat bakalım, nerede gördün onu?"

"Aslında sabahtan beri sürekli karşıma çıkan biri vardı, bakışlarını fark ediyordum. Onu görmesem bile varlığını hissediyordum, etrafıma bakınca bana bakarken yakalıyordum onu."

"Yani Ay ışığı adamı o mu, kendi mi söyledi? Off bir şey anlamadım ben."

"Hayır, tabii ki o söylemedi, konuşmadık hiç. "

"E bütün gün onu tanıyamadın da gece nasıl anladın o olduğunu?"

"Hani dağda sigara içti uyanınca demiştim ya, sigarayı elinde yuvarlamıştı bir süre, ben uykusu açılsın diye yapıyor sanmıştım ama bu akşam O sigara sardı, elleri aynı, aynı şekilde yuvarladı sigarayı. Bir de saat, ikisinin de saatleri sağ bileğindeydi, sigarayı da sol eliyle yuvarladı ikisi de, solak yani. Farkındayım, elle tutulur bir delilim yok ama aynı heyecanı hissediyorum ben içimde. Sence tesadüf mü?"

"Yok, pek tesadüf gibi gelmedi bana. Peki ya saçı başı, görüntüsü? Hatırladığın bir sürü detay vardı, yine de nasıl tanıyamadın?"

"İşte benim de aklıma takılan kısım orası. O yüzden emin olamıyorum. Boyu pozu tamam da saçları farklı. Şimdi daha kısa ve kıvırcık, ben hiç böyle hatırlamıyorum. Sakalları da yok..."

"Bunlar kısa sürede değişebilecek şeyler, tıraş olmuştur, ona takılma bence ama rengi mühim. Hala mavi mi?" Sunay ciddiyetle başladığı cümlesini kahkahayla bitirince Leyla da dayanamadı. İki kız gülüşerek arayı açan grubu yakalamak için koşturdu. 



Tatil mekanımız daha önce gidenler bilir,

Olimpos ve kamp yeri diye bahsettiğim de Kadir'in Ağaç Evleri.

Öküz Bar da onun içinde.

Bence özgür bir tatil için en kusursuz mekandır!

Reklam almış gibi oldum ama ne yapayım, çok seviyorum!

Yaz gelse de gitsek!



AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin