AŞK - Bölüm 13

1.2K 37 5
                                    

Leyla dizlerini karnına çekmiş, çenesini de dizlerine dayamış, küçücük olmuş oturuyordu kıyıda. Kıpırtısız denizi kulaçlarıyla yırtan adamı izliyordu. Çok değil birkaç gün önce kendisi sudayken o da onu izliyordu böyle... Güldü, hissetmişti, o kadar uzaktan onun o olduğunu, gerçekten hissetmişti. Dün gece yaşadıklarını düşündü, yataktan sürünerek kalkıp ilaç aramaya giderken sabah bu sahilde, dudakları öpüşmekten şişmiş, içi içine sığmaz bir halde oturacağı aklına mı gelirdi.

Ah ne güzel duyguydu onun kollarında sımsıkı sarılmak, kokusunu solumak. Ya öpüşmek, öyle güzel öpüyordu ki Leyla şu anda bile denizden çıksa da tekrar öpüşsek diye düşünüyordu.

Sularını sıçrata sıçrata gelen adama takıldı gözü. Niye bir anda Leyla'yı bırakıp denize koşmuştu. Canını mı yaktım öperken acaba diye düşündü, kendini kaybetmişti öperken. Tabii adam da söyleyememiş, çareyi kaçmakta bulmuştu. Kendinden utandı. Nasıl bakacaktı yüzüne. Gözleri sabahın sarı ışıklarının yansıdığı ıslak vücuduna takıldı. Işıklar üzerinde oynaşıp parlıyordu. Tıpkı o geceki gibi. Birden ürperdi. Nasıl unutmuştu geçen geceyi... O esmer kızı kollarında tutarken, ona zevk çığlıkları attırırken de böyle ışıklar oynuyordu üzerinde. Terden sırılsıklam olmuş vücudu altın gibi parlıyordu. Panik duygusu sardı içini. O Sinan için endişelenirken asıl endişelenmesi gereken adamın sevgilisiydi. Başka birinin sevgilisine aşık olmuş, hatta onunla öpüşmüştü. Apar topar kalktı, kaçmak için geç kaldığını adam yanına gelince fark etti.

"Nereye?" dedi güzel gülümsemesiyle gözlerinin içine bakarken.

"Kampa," dedi Leyla, "merak etmişlerdir, dönmemiz gerek..."

Adamın gözlerinden bir bulut geçti, gece bu kadar yeşil, bu kadar ışıltılı olduğunu fark etmemişti gözlerinin. Leyla derin bir soluk aldı, o yakınındayken nefesi asla yetmiyordu.

"Tamam, gidelim," dedi, Leyla'nın uzattığı tişörtü alıp saçlarını kurularken. Hayal kırıklığı yaşıyormuş gibi geldi Leyla'ya. Ama onu bırakıp denize dalan oydu, şimdi niye bozuluyor ki diye düşündü Leyla.

Kumsalda yan yana yürürken adam Leyla'ya yaklaştı, "Sana sarılıp yürümek istiyorum yine, gelirken olduğu gibi," dedi, "ama ıslağım... "

"Hem ıslak hem de çıplaksın," dedi Leyla. Sonra pişman oldu ağzından çıkan kelimelere. Adamın gülüşü de pişmanlığını artırıyordu. Üzerindeki eşofmana baktı, içinde pijama vardı ama bu saatte nasılsa kimse görmez diyerek eşofmanı çıkardı, adama uzattı.

"Bunu giyersen hem kuru hem de giyinik olursun," dedi. Sonra adamın eşofmanı elinde evirip çevirip giyişini izledi. Fermuarını çekmesine yardım etti ve sonra adamı beklemeden kolunun altındaki o güvenli yere sokuldu. Br süre sessizce yürüdüler. Sessizliği adam bozdu.

"Bu eşofman kimin, senin şu kılkuyruk arkadaşının mı?" dedi yarı ciddi yarı gülerek.

Leyla şaşırdı, kılkuyruk diye kimi kastediyordu? Sinan'ı görmüştü ama bunu nasıl tahmin edebilirdi... Ayrıca Sinan iyi bir çocuktu, kılkuyruk demek ona haksızlık olurdu.

"Kılkuyruk dediğin kim bilmiyorum ama evet, bir arkadaşımın. Sinan'ın..."

"Sinan sevgilin mi?"

Leyla ne diyeceğini bilemedi, kendi sevgilisi varken Leyla'yı mı sorguluyordu?

"Aslında sevgilim diyemem, erkek arkadaşım, ama bu yıl üniversite hazırlık olduğu için çok görüşemedik, birbirimizi pek tanımıyoruz. Bu tatil bizim için iyi fırsattı ama birbirimize göre olmadığımızı anladık. Ben ayrılık konuşması için sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemenin daha uygun olduğunu düşündüm. Nasılsa ayrı şehirlerde pek yürümez. Yeni hayat yeni başlangıçlar, hem üzücü hem de kırıcı olmaz o zaman konuşmak..."

AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin