Kerem Leyla'nın gidişinden sonra ne yapacağını şaşırmış, kendini duşa zor atmıştı. Soğuk suyun altında durmak belki biraz ateşini söndürür umudu vardı. Ama daha kabine girer girmez yanıldığını anladı, 45 derece güneşin altında soğuk su mu kalırdı, hamam suyundan hallice bir su aktı üzerinden... O yetmiyormuş gibi sabahki anılar üşüştü aklına. Leyla'yı duşa çektiğinde nasıl korkmuş, gözlerini sımsıkı yumduğu yetmiyormuş gibi iki eliyle de kapatmış, öylece kalmıştı akan suyun altında. Kerem'i çıplak görmemek için kendine eziyet edip durmuştu. Kız bu kadar utangaçken Kerem onun yanında sertleşmiş ve bir de bunu hissettirmişti.
Ama aksi mümkün değildi ki, tüm hücreleri ile nasıl istiyordu Leyla'yı, nasıl heyecan duyuyordu onun için. İlk karşılaştıkları gece de aynı şey olmuştu, köyün girişinde ayrılacakları zaman Leyla öyle bir bakmıştı ki tüm vücudu şaha kalkmıştı. O gece ormanın derinliklerinde yatarken onu düşünüp kendisini tatmin etmişti. İki haftalık dağ bayır dolaştığı tatilde hiçbir kadına dokunmadığı için böyle bir istek duyduğunu düşünmüştü. Ama boşalmak her zamanki tatmini vermemiş, o yüzden de kampa gelince hep peşinde dolaşan Işıl zillisiyle yatmıştı.
Sabah sahilde Leyla gitmek için kalkınca ona engel olmak istemiş, kolundan yakalayıp çekince kucağına oturmuştu. Ah o öpücükler, ne tatlıydı, keşke Leyla onun üzerindeki etkisini düşünebilseydi, kucağında kıpırdanıp durdukça Kerem patlayacak hale gelmişti. Sabah denizinin soğuk suları olmasa bir kazaya kurban gidecek, Leyla'ya rezil olacaktı.
Hamaktaki faciayı hiç düşünmek bile istemiyordu. Ah Leyla. Su üzerinden akarken Leyla'nın pembe panterli sutyeni geldi gözünün önüne. Yattığı tüm kadınlar saten, tüllü, dantelli iç çamaşırlarıyla çıkmıştı karşısına... Daha önce hiç pembe panterli bir sutyene rastlamamıştı. Ayıcıklı tavşanlı pijamaları, terlikleri filan görmüştü ama iç çamaşırında, hayır! Güldü, bu kız gerçekten değişikti. Benim diyen adam karşısındaki kadını soyup da pembe pantere, ayı yogiye filan rastlasa tüm hevesi kaçardı herhalde. Ama Kerem'de tam tersi oluyordu. Onun ıslanmış pijamasından kendisine bakan pembe panter geldi gözünün önüne. Daha önce böyle seksi bir şey görmemişti. Yine sertleştiğini fark etti. Bu sefer kontrol ondaydı, elini sabunlayıp işe koyuldu. Az sonra Leyla ile buluşacaktı, en akıllıcası riski ortadan kaldırmak olurdu.
Akan suyun altında kendisini sıvazlayarak büyüdü, büyüdü ve sessizce haykırarak boşaldı, Leyla'nın kollarına bırakır gibi bıraktı kendini duşun ahşap duvarlarına. Titreyerek geçirdiği birkaç dakikadan sonra derin bir nefes aldı. Artık küçük sevgilisi için hazırdı, toparlanıp duştan çıktı.
*** *** ***
Kafeteryadaki grubu görünce yüzü düştü, bakışlarıyla hızlıca etrafı yokladı, Leyla yoktu. Işıl'ın şımarık tavırlarını geri püskürttü, Ufuk'un gözleriyle işaretini fark edip kafeteryanın içine ilerledi. Leyla yine yoktu, Mine arkası dönük kahve hazırlıyordu.
"Güzellik bir kahve de ben istesem?"
"Siz doktorlar bu sıcakta niye kahve içersiniz ki?" diye söylendi Mine. Hazırladığı fincanları tepsiye diziyordu bir yandan.
"Meslek alışkanlığı, günün farklı saatinde uyanık kalmak için edindiğimiz bir alışkanlık işte," diye cevapladı. Mine'ye sorsa mıydı acaba Leyla'yı? Belki görmüştür.
Hazırladığı kahveleri dışarıdaki masaya bırakıp gelen Mine hızlıca kahve makinesinin yanına gitti, bir kupaya kahve doldurup, dolaptan da soğuk bir kola aldı, Kerem'in önüne koydu. Kerem şaşkın şaşkın kolaya bakarken "Seninki bunu seviyor, odasına gönderdim, dışarıdaki esmer tehlikeden uzak tutmak için," deyince Kerem hızla yerinden fırladı, ellerini minnetle çenesinin hizasında birleştirip teşekkür etti, içecekleri kapıp dışarı fırladı. Bu Mine gerçekten inanılmaz bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralKüçücük bir kalbin ne kadar büyük bir aşkı taşıyabileceğini yaşamadan bilemezsin. Bu kitapta Leyla ve Kerem'in tesadüfler, kavuşmalar, ayrılıklarla dolu ömürlük aşkının ilk yıllarına şahit olacağız. Başka kadınların başka adamların hayatlarına girme...