MUTLU BAYRAMLAR
Leyla gözlerinin önünde uçuşan pembeli sarılı ışık kelebeklerini takip ediyordu. Her saniye daha da çoğalıyorlar, gözlerinden aklına, zihnine kalbine kaçışlarını izliyordu. Yanaklarının iki yanında kaçmasına izin vermek istemiyormuş gibi dokunan ellerin sıcaklığı bütün vücuduna yayılmıştı. Alevler içindeydi, tüm hücrelerinde küçük küçük yangınlar varmış ve az sonra patlayıp yok olacakmış gibi hissediyordu. Hiçbir kitapta okumadığım, hiçbir filmde izlemediğim kadar güzel bir son, diye düşündü. Olimpos vadisinin karanlık bir orman koridorunda aşktan yanarak ölmek... Mutlu son dedikleri bu olsa gerek.
El ele yürüyorlardı, yaşadığım en romantik ve heyecanlı an diye düşünüyordu. İçindeki duyguları tartmış, birden şimşek gibi bir şey çakmıştı kalbinde, o zaman anlamıştı, hakkında pek de bir şey bilmediği bu adama aşık olmuştu, hem de o akşam ilk gördüğü anda. Şimdi geriye dönüp bakınca buna emin oluyordu. Aşk ödünü patlatmış, korkuyla ona bakmıştı, o da seviyor muydu, aşk mıydı hissettiği, el ele yürüyorlardı ama adam hiçbir şey söylememişti, böyle mi oluyordu, konuşmadan da sevebilir miydi insanlar?
Adam sanki ona bakmasını beklermiş gibi göz göze geldiklerinde aniden durmuş ve Leyla kendini onun göğsünde, o büyülü kokusunu içine çekerken bulmuştu. Öyle bir kokuydu ki Leyla bu zamana kadar aldığı nefeslerin boşa olduğunu düşündü. İşte şimdi ciğerlerini dolduran bu kokuyla yaşadığını hissediyor, daha kötüsü bu koku olmadan yaşayamayacağını fark ediyordu. İçini yine o korku kapladı, iki koluyla sarıldı adamın beline, hiç bırakmayacakmış gibi. Başının üzerine, saçlarının arasına kondurduğu öpücüğü hissedince tüyleri diken diken oldu, öpmüş müydü adam... Şaşkın şaşkın kafasını kaldırıp ayın son ışıklarında tıpkı o geceki gibi mavimsi görünen yüze baktı. En az Leyla kadar hazırlıksız yakalanmış gibi duruyordu bu geceye, tam da bu ana.
Küçük öpücükler kondurunca Leyla'nın dudaklarına Leyla heyecandan ölecek gibi olmuş, öpüşmek ne güzel bir duyguymuş diye içinden bir sevinç dalgası geçmişti. Ama hemen ardından gelen öpücüğü hissedince aklındaki her şey uçup geçmiş o ışık kelebekleri birer ikişer uçuşmaya başlamıştı kapalı gözlerinin önünde... Şimdi adamın kollarında, hiç bitmesin diye dileyerek ve içten içe yanarak öpüyordu onu. Aynı onun gibi öpüyordu, eğer bu geceden tutuşup yanmadan çıkarsa onu 'bana öpüşmeyi öğreten adam' olarak hatırlayacağım dedi kendi kendine...
Adamın ellerinin yüzünden ayrıldığını hissetti, içini bir korku sardı, bitmiş miydi, ya kelebekler kaybolursa, bir daha göremezsem diye göz kapaklarını acıtırcasına sıktı, dudakları hala dudağındaydı, ellerinin birini boynunda, diğerini belinde hissetti. Şimdi daha da yaklaşmıştı onun bedenine, iç içe geçmiş gibi sımsıkı sarılıyorlardı. Öpücükleri de hızlanmış, Leyla'yı o hep beklediği patlamanın eşiğine getirmişti. Nefessiz kalmış ama nefes almaktan korkarak karşılık veriyordu öpüşlerine.
Sonra durdu aniden dudaklarında gezinen dudaklar. Leyla yumuşacık sesini duydu adamın. "Aç gözlerini," diye fısıldayan sesi. Açamadı, "Korkuyorum," diye fısıldadı adama, yüzünü boynuna gömmüştü.
"Neden korkuyorsun?" dedi adam, "aç gözlerini, bana bak."
"Kelebeklerden," dedi boğuk sesiyle, adamdan bir milim bile uzaklaşmadan konuşuyordu. Konuşurken dudakları adamın boynuna değiyordu. "Kelebeklerin kaçmasından korkuyorum."
Adam sustu, saçlarını okşayıp bir öpücük kondurdu tekrar. İki eliyle öyle sıkı sarıldı ki Leyla bir daha hiç ayrılmayız artık diye hayal kurdu. Kafasını yavaşça kaldırıp alnını alnına, burnunu burnuna değdirip öylece kaldı adamın yüzünde. Gözleri hala sımsıkı kapalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)
General FictionKüçücük bir kalbin ne kadar büyük bir aşkı taşıyabileceğini yaşamadan bilemezsin. Bu kitapta Leyla ve Kerem'in tesadüfler, kavuşmalar, ayrılıklarla dolu ömürlük aşkının ilk yıllarına şahit olacağız. Başka kadınların başka adamların hayatlarına girme...