Cırcır böcekleri bir şarkı tutturmuşlar hiç durmadan söyleyip duruyorlardı. Leyla gözleri kapalı, ormanın ortasında dikilmiş huzurla dinliyordu bitmeyen şarkıyı. On altı yıllık hayatında böyle güzel müzik duymamıştı. Hafif hafif esen rüzgârı yüzünde hissediyor, çam ağaçlarının kokusunu içine çekiyordu. Birden her şey değişti, huzurun yerini korku aldı, kalbi deli gibi çarpmaya başladı. Gecenin karanlığında ormanın içinde yapayalnız ve çaresizdi. Kendi etrafında dönüp duruyor ama karanlıktan başka bir şey görmüyordu. Kaybolmuştu. Bir çığlık koptu içinden, derinlerden bir yerden... Sesi kendine yabancı... Sonra birden sıcacık hissetti. Mavi bir aydınlık sardı etrafını, adını duydu, kendi adını, "Leyla... Leyla... Buradayım, korkma, buradayım," diyordu yumuşacık bir ses. Ay ışığının aydınlığında onun yüzünü gördü, iki eli omzunu tutmuş, yüzüne burun buruna gelecek kadar yaklaşmış, gözlerinin içine bakıyordu. Derin bir nefes aldı, kurtarıcısı, kahramanı yanındaydı. Boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Sırtını okşayan eller, kulağına fısıldayan sevecen ses olmasa hiç susmayacakmış gibi ağladı. Yavaş yavaş kendine gelip uykusundan sıyrılınca adamın boynuna sardığı kollarını gevşetip geri çekildi. Yüzüne bakıp gülümseyen yüzünü görünce utanarak gülümsedi.
"Özür dilerim," dedi, "rüyamda ormandaydım, geceydi, tek başımaydım, çok korkmuştum..."
"Şiişşştt, geçti, bak kamptayız, güvendesin, yanındayım," dedi Kerem.
"Sen o akşam da yanımdaydın, beni kurtardın. Hiç düşünmek istemiyorum ama ya sen olmasaydın? Ne yapardım ben?" dedi Leyla, gözünden bir iki damla daha yaş yuvarlandı, zaten ıslak olan yüzüne.
Kerem'in içinden bir ürperti geçti, ona bir şey olacağı korkusunu hissetti. Elinden gelse ömür boyu yanında durur, onu bütün kötülüklerden korurdu. Öyle güçlü bir duygu vardı içinde. Korktu, ellerini kızın üzerinden çekip bir adım geriledi. Onu ilk gördüğü andan beri hissettiği güçlü duygular hiç alışıldık değildi. Her zaman yaptığı gibi işi şakaya vurup aklını bu duygulardan uzaklaştırmayı denedi.
"Benim işim bu, biz süper kahramanlar böyleyiz işte. Yalnız dikkat et, bu aralar hep sana çalışıyorum, bir haftada bu ikinci oldu. Ağrın nasıl, daha iyi misin?"
Leyla gülümseyerek elini karnına koydu, çok yemiş gibi bir rahatsızlık hissediyordu ama ağrı gitmişti. Çok ama çok halsizdi. Yine de hamakta doğruldu, ayaklarını yere sarkıttı.
"İyiyim, çok teşekkür ederim, şey, her ay oluyor aslında böyle..."
"Anlıyorum, iyi olduğuna sevindim. Ben çok susadım, kafeteryaya geçelim mi?" dedi Kerem, içinden de 'ya odasına giderse' diye endişelendi.
"Olur," dedi Leyla, kısık sesle. Onunla gitmek istiyor ama çekiniyor gibiydi.
Kerem elini uzatıp onun hamaktan inmesine yardımcı oldu. Leyla bir eli Kerem'in elinde, o elden yayılan sıcaklıkla yanarken terliklerini aradı. O anda çoraplı ayaklarından utandı, pijamalı ve üzerine kendisine 3 beden büyük gelen eşofmanla olduğuna lanet etti. Kaç gündür kalbini çarptıran adamın karşısında sefil sepelek dikilip gözlerine baktı. Eli hala Kerem'in elindeydi. Kerem o gamzelerini çıkartan gülümseyişiyle öyle bir baktı ki Leyla prenses gibi hissetti. Dünyanın en güzel kızına bakar gibi bakıyordu adam.
El ele kafeteryaya yürüdüler, Kerem önde o arkasında. Tıpkı ormandaki gibi. Ama bu kez eli elindeydi, daha güzel diye düşündü Leyla. Kerem'in aniden durmasıyla Leyla Kerem'in sırtına çarptı. Şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışırken Kerem'in ona hayal kırıklığı dolu bakışını gördü.
"Ne oldu?" dedi fısıltıyla. Sakarlığıyla adamı kızdırmış mıydı?
"Kapanmış," dedi Kerem. Leyla'nın elini bırakıp saate baktı. "Tabii kapanır, saat dört olmuş, fena uyumuşuz," dedi saate şaşırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIŞIĞI SEVGİLİM (TAMAMLANDI)
Fiction généraleKüçücük bir kalbin ne kadar büyük bir aşkı taşıyabileceğini yaşamadan bilemezsin. Bu kitapta Leyla ve Kerem'in tesadüfler, kavuşmalar, ayrılıklarla dolu ömürlük aşkının ilk yıllarına şahit olacağız. Başka kadınların başka adamların hayatlarına girme...