10| Kapanmayan Yaralar

9.8K 920 1.1K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Düşüncelerim vardı. Zihnimde adım adım kol gezen, kimisi iyi, kimisi kötü düşüncelerim. Bazen kendime ayırdığım fikir üretme sürecinde o kadar çok düşünüyordum ki, bir süre sonra çıkmaza giriyor, önceki düşüncelerimi de unutuyordum. Aynı şimdi olduğu gibi. Ayaklarım Jimin'in konum attığı Pataloúda kafeye giderken, beynimi yokluyor ve ne için Jimin'le buluştuğumu hatırlamaya çalışıyordum.

Görüş açıma giren kafeyle sıkıntılı bir nefes aldım. Hafta sonuna çoktan ulaşmış, okulun ilk haftasını geride bırakmıştım. Ben bile bir haftada bu kadar şey yaşadığıma inanamıyordum ve bu da yetmezmiş gibi başıma pisikopat bir kızı musallat etmiştim.

Sungmin'in sinirle evden çıkıp gitmesinin üzerinden iki gün geçmişti ve o iki gün içinde okul dahil, hiçbir yerde görememiştim onu. Bir ara yaptığımın çok mu ileriye gittiğini düşünsemde bu fikrin üzerini çok geçmeden örtüp, aptal vicdanımı susturmuştum.

Sonbahara girmenin soğukluğuyla kavrulan ellerimi ceketimin cebine koymadan önce geldiğim kafenin kapısını açmış ve bedenimi sıcak ortama atmıştım. Kafenin her tarafını süsleyen büyüklü küçüklü kelebekler nefesimi tutmamı sağlamış, bakışlarıma hayranlık dolu bir tebessüm yayılmıştı. Kafenin dizaynı o kadar harikay ki, buraya adımın ilk atan insan bile durup şaşkınlığa bürünüyordu aynı ben gibi.

"Taehyung!" Jimin'in uzun zamandır duymadığım ince sesini duyunca kafeyi turlayan gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdim. Jimin dudaklarındaki masum gülümsemeyle bana el sallıyor, etrafta ona garip bakışlar atanları umursamadan gülüyordu. Bu sevimli haline karşı kendime tutamadan güldüğümde daha fazla bu şekilde kalmasını istemediğim için hızla yanına gittim ve karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdum.

"Hoşgeldin." dedi dolgun dudakları keyifle ışıldarken. "Ne istersin, sen gelmeden sipariş vermedim." Tombul yanakları gülümsemesiyle birlikte elmacık kemiklerinde toplandığında güzelliği karşısında dilim tutulmuştu, Jimin'in kızlardan daha güzel bir yüzü olduğunu kimse inkar edemezdi.

"Sadece sıcak çikolata." diye mırıldandım. Jimin beni başıyla onaylarken elini kaldırarak garsonu çağırmıştı. O siparişlerimizi verirken cebimde titreyen telefonu çıkardım. Ekranda gördüğüm isim kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

Gönderen: Gereksiz Jeon
Neredesin?

Mesajına gözlerimi devirip ekranı kilitleyip telefonu tekrar cebime koydum. Yanımızdan giden garsonla Jimin heyecanla bana dönmüş ve gözlerime bakmıştı. "Okulu nasıl buldun Taehyung?"

"İyi." dedim sakin bir sesle, karşımda oturan bu tatlı oğlana karşı stabil durmak oldukça zordu. "okul, aynı okul işte." Bezgin sesim kıkırdamasını sağlarken masaya biraz eğilmişti. "Biliyorum," dedi gülüşlerinin arasında. "Tanrı'ya şükür hayatımın o evresini atlattım."

"Sen hangi üniversitede okuyorsun?" Sesim bu sefer gerçek bir merak içerirken Jimin'e karşı gelebilmenin mümkün olmadığını anlamıştım. Bu sırada hâlâ titreyen telefonum sinirimi bozmaya başlamıştı bile. "Ben buradaki özel Seul akademisinde okuyorum, dans bölümü öğrencisiyim."

"Cidden mi?" Jimin gibi zarif bir adamın dans etmesi şaşırılacak bir olay değildi lakin gelin görün ki bunu tahmin etmiyordum. "Seni dans ederken izlemek isterim."

Jimin dolgun dudaklarında hafifçe dilini gezdirip kanradaki masalara göz atmış ve masaya doğru eğilerek bana yaklaşmıştı. "Benden değil, senden konuşalım." dedi kısık bir sesle. Gözlerim değişen konuyla Jimin'in gözlerini ararken açıkçası bir anda şüpheye düşmek beni şaşkına uğratmıştı. "Tabi sor." dedim büyük bir sakinlikle, oysa ki içim içimi yiyordu. Jungkook'un yakın arkadaşı olduğu için ona bir şeyler uçurmayacağını bilemezdim tabi ve beni geren asıl şeyde buydu. "Aramızda kalacaksa neden olmasın?"

The Brothers |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin