21| Aşılan Sınır

9.8K 821 1K
                                    

Bölüm çok uzun oldu, boş zamanınızda okumanızı tavsiye ediyorum ^-^ Ve bir de beni o güzel yorumlarınızdan mahrum bırakmayın yahu 🌸

Hatalarım varsa affola, kontrol etmeden atıyorum. İyi okumalar!

[BTS - The Truth Untold]

Çizdiğim sınırları zorluyordum, kendi kafamda kurduğum ütopik evrenin içinde ruhsuzca gezinirken bile zihnimde beliren tek isim, onun ismiydi. Kalbimin önüne çektiğim bariyerler gittikçe daha da inceliyor, buna dur diyemiyordum, demekte istemiyordum zaten. Çünkü Jungkook beni öyle derinden kendini bağlıyordu ki, ben sadece susmakla yetiniyor, elim kolum bağlı halde sessizce sonumu, sonumuzu, bekliyordum. Tüm bunlar olurken de korkuyordum; kendime, duygularıma ve geleceğin bana getirilerinden delice korkuyordum. Günler geçiyor, her gün geçtikçe de Jungkook'la aramıza çektiğim mesafeler azalıyordu; birlikte uyuduğumuz gecenin ardından daha da arsızlaşarak yanağımı öpmeye ve elimi tutmaya başlamıştı, bazense annem ve Bay Jeon'u umursamadan bana haddinden fazla yaklaşıyor fakat aldığı tek dönütse onu geri itmem oluyordu. Adım adım bana ilerlerken sert durmaya çabalıyordum, henüz onun büyüsüne tam anlamıyla kapılamazdım, lakin bu küçük jestleri de aptal kalbimi derin uçurumlara sürüklüyordu.

Neredeyse iki haftadır sakin geçen günlerim dünden itibaren oldukça karışmaya başlamıştı; dünkü okul çıkışında sevgilisini almaya gelen Hoseok beni içten içe sinirlendirmiş ve telaşlandırmıştı. Beni aramadığını biliyordum, fakat Minjae'nin hâlâ onunla görüştüğünden şüphelensemde arkadaşımın masum halleri kafamı karıştırıyordu. Ne yapacağım veya nasıl bir yol izleyebileceğim hakkında da hiçbir fikrimde yoktu, zira yapabildiğim tek şey olacakları dehşet içerisinde beklemekti.

"Hyungwon'dan beklemezdim," Jinyoung'un ortaya attığı lafın ardından gözlerimi öylesine karaladığım kağıttan kaldırıp arkadaşıma baktım, önümüzdeki sırada oturan Mark'ta sevgilisinin neden bahsettiğini bilmediği için dudaklarındaki su şişesini indirip, "Neden bahsediyorsun hayatım?" diye mırıldandı. Jinyoung gözleriyle önümüzde bir kızla konuşan Hyungwon'u göstererek kaşlarını çattı, gözlerimi çizdiğim kağıda indirip karalamalarıma devam ederken Jinyoung, Mark'ın sorusunu cevapladı sessizce. "Wonho'yla sevgili olduğuna hâlâ inanamıyorum, hiç öyle bir tiple çıkacak biri gibi gözükmüyordu,"

"Bende şaşırdım," Mark'ın da konuya dahil olmasıyla birlikte rahatsızca yerimde kıpırdanarak kirpiklerimin altından bir kaç sıra önümde duran narin çocuğa baktım. Tüm her şeyin yanında tatlı ve hoş bir aurası olduğu inkar edilemez bir gerçekti, özellikle yuvarlak gözlüklerinin ardından insanlara büyümüş gözleriyle bakarken. "Wonho'nun onu nasıl yalanlarla elde ettiğini merak ediyorum doğrusu," Mark'ın cümlesi biter bitmez Jinyoung sevgilsinin koluna vurarak her zaman ki kıskançlığını gün yüzüne çıkarttı. "Çok konuşma Mark Tuan, sana ne herkesten," Dudaklarımda ufak bir gülümseme meydana gelirken zihnime dolan ani bir planla kaşlarım havalandı ve kendimden bile beklemediğim bir cesaretle sınıftan çıkmak üzere olan çocuğa seslendim. "Hyungwon!"

Yanındaki kıza bakarken bana dönen gözlerine gergin bir gülümseyiş sunup yerimden kalkarken Jinyoubg'un arkamdan bana saydırdığını zar zor işitiyordum, ayaklarım çoktan bana merakla bakan çocuğa yöneldiğinde Hyungwon yanındaki kıza bir şeyler söyleyip yanından göndermişti. Dudaklarıma sahteliği belli olmayan bir gülümseme yerleştirip elindeki kitaplara sıkı sıkı sarılan çocuğun yanına gelerek kısa bir selam verdim. "Selam," Büyük gözlerini kırpıştırıp bir kaç saniye durakladıktan sonra bana da kısık sesle bir cevap bahşetti soluk renkli dudaklarından. "Merhaba, tanışıyor muyuz?"

"Tanışmıyoruz ama tanışabiliriz," Elimi uzatıp arkadaş canlısı bir tavırla gülümsedim, sesimdeki ton sevecenliğin melodilere gizlenmiş hali gibiydi. "Ben Taehyung," Kucağındaki kitapları tek koluyla sıkı sıkı tutup boşta kalan elini benim elime kaydırdı çekinerek, "Hyungwon," diye mırıldandı gözlerini benden uzaklaştırıp konuşurken. Kuruyan dudaklarımda dilimi gezdirip elini hafifçe sıkıp bıraktım, içine kapanık ve sessiz biri olduğu anlaşılsada yüzünün doğallığı ve çocuksu yapısı insanların onun etrafını çevirmesinde önemli bir etkendi.

The Brothers |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin