20| Bir Birine Dolanan Kalpler

8.9K 820 1.3K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

[BTS - Run (Piyano Cover)]

Avucuma batan kırık kalbimin keskin parçalarını canımı yakmasını önemsemeden her zaman ki gibi cebime saklayarak mutlu numarası kesiyordum, özellikle hayatıma giren bir kişinin etkisiyle tüm yaşamımın monotonluğu sanki anlaşmış gibi yerle bir olurken tek yaptığım gelip geçen herkesin kalbimi acımasızca ezmesine izin vermekti. İyileşemiyordum, kendi kendime yaralarımı sarmaya çalışırken daha da harap oluyor, yıpranıyordum; işte bu yüzden tüm kırıklarımın üzerini siyah bir kumaşla örtüp gizliyor, kendimi kandırıyordum. Minjae'nin bana karşı söylediği her hangi bir yalanı belki bir nebze olsun sineye çekebilirdim, lakin bana Hoseok'la ilgili söylediği yalanları, özellikle uyuşturcuyla ilgili olanları, asla sindiremezdim. Kim en yakın arkadaşının uyuşturucu batağına girmesine göz yumabilirdi, ya da Hoseok gibi bir herifle takılmasına müsade edebilirdi? Ben yapamazdım, çocukluğumun annemden sonraki tek hatırası olan Minjae'yi de kaybedecek kadar güçlü değildim, hayır, ben bunu kaldıramazdım.

Adımlarım hiç bilmediğim fakültenin içine girdiğinde sağıma ve soluma kısaca bakınıp aklımdaki düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştım, etrafımda olan bazı kişiler ellerinde kitaplarla oradan oraya koşturuyorlar, kimisiyse yanlardaki yeşillik alanlara kendilerini atarak sonbaharın nadir güneşinin keyfine bakıyorlardı. Ufak bir tedirginlik bedenimi kaplarken elimle sırt çantamın kulpunu daha sıkı tuttum ve montumu çekiştirerek göğsümdeki okul armasını kapatmaya çalıştım, sadece formadan değil, üzerimdeki gerginlikten bile buraya ait olamadığım belli oluyordu. Öylece ortada dikildiğim için bir kaç göz bana dönerken üzerime sahte bir rahatlık geçirip yavaş adımlarla geniş bahçede ilerledim, fakat Jinyoung'un tarif ettiği her şey hafızamdan silinmiş gibiydi.

Kendi kendime kafeteryayı ararken kaybolmamak adına ara sıra karşıma çıkan tabelalara bakıyor, bazense insanları durdurarak yerini soruyordum. On beş dakika su gibi geçerken önümde uzanan koca bir yeşillik alanın ortasında büyük yuvarlak bir bina ihtişamla dikiliyordu, insanlar kapılardan girip çıkıyor, olduğum mesafeden dolayı karınca sürülerini andırıyorlardı. Telefonumdan Jinyoung'a geldiğime dair mesaj atarken acelesi olmayan adımlarla yeşilik alanı geçip kalabalık kafateryaya girdiğimde tedirginlikle etrafıma bakınıp Jinyoung'u bulmaya çalıştım, bana ortada bir masada oturduğunu söylemişti, lakin burada o kadar çok masa vardı ki, hangi orta olduğunu çıkaramamıştım. Tam bu sırada telefonuma gelen mesajla birlikte ekranı hızla açıp mesajı okudum.

Gönderen: Jinyoung
Kafanı sol tarafa doğru kaldır ve sana delice el sallayan kişiye doğru gel.

Kaşlarım hayretle kalkarken dediğini yaparak sol tarafa doğru baktım ve bakmamla beraber gözlerimi anında başka bir tarafa çevirmem bir oldu, zira Jinyoung kendisine dönen kimseyi umursamadan bana doğru elini delicesine bir şevkle sallıyordu, hatta kısaca tekrar baktığımda görmemiş olduğumu sanarak bu sefer de iki elini çapraz bir biçimde salladığını görmek yaşadığım utanç seviyesini arttırdı, zira şu an herkesin meraklı gözleri benim olduğum tarafa çevrilmişti. Arkadaşımın daha fazla utanmasına müsade edemeyeceğimden dolayı kimseye bakmadan masaların arasında hızlıca yürüdüğüm kısa sürede yanına vardım.

"Taehyung, hoş geldin!" Beni görünce genişleyen gülümsemesinden ötürü kısılan gözlerine bakarak bende gülümsedim, kısa bir sarılma faslından sonra hemen bitişiğindeki sandalyeyi çekerek yanına oturmamı sağladığında bu neşeli halinin nedenini merak etmeden duramadım. "İyi ki geldin, senin sayende abimin ilgisi dağılacak sonunda," Kaşlarım çatılırken dediği şeyi anlamadığımı farketmem uzun sürmedi, Mark sayesinde eski utangaç ve sessiz kişiliğinden çabuk sıyrılmıştı. "Bende tam neden beni buraya çağıracağını soracaktım? Okula da gelmedin, merak ettim seni," dedim ellerimi yuvarlak masada birleştirirken.

The Brothers |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin