12| Sadece Bir Seferliğine

9.7K 923 979
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

[Jungkook - Nothing like us]

İnsanlar beyinlerinin kıvrımları arasında
hayatlarındaki çoğu kişi için belli bir manzara oluşturur ve ona göre hareket ederlerdi. Yalan söylerdik, hatta bu yalanlar hayatımızın temelini oluşturur, bir süre sonra kendimize bile yalan söyler ve buna inanır hale gelirdik. Gariptik ve bir o kadar da anlaşılmaz. Lakin, belki de bizi diğer canlılardan ayıran önemli bir sütunda bu olabilirdi. Biz beklenilmeyendik, yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın garantisi olmazdı. Bende öyleydim, eğer öyle olmasaydım, şuan Jungkook'un kolunu belime dolayıp beni yürütmesine izin vermezdim.

Soğuk havanın yüzüme her değişinde sızlayan yaralarım nefesimi kesecek kadar güçlüydü. Ciğerlerim kaburgamdan ötürü oksijenle şişemiyordu, Jungkook'ta bunu fark etmiş olmalıydı ki belimdeki elini daha sıkı sarıp, "Şu köşeyi dönene kadar dayan." dedi kısık bir sesle. Cevap verecek kadar bile halim olmadığı için sadece dişlerimin arasından zorlukla bir nefes verdim.

Attığım her adım fiziksel olarak bana derin bir acı veriyordu, atılan her darbeyi vurulduğu ilk saniyelerde ki kadar gerçekçi bir şekilde hissedebiliyordum. Duraksayarak aldığım küçük nefesler arasında neredeyse fısıltı gibi konuştum. "Eve gitmeyelim, annem-"

"Tamam, Yoongi'nin evine gidiyoruz." dedi, onda bir problem varmıydı emin değildim, zira şuan acı varlığını öylesine keskin bir şekilde yüreğime bırakmıştı ki, kendimden başkasını düşünemiyordum. Sessizce, insanların bize attıkları garip bakışları umursamadan yürüdük. Sokağın sonundaki köşeyi döner dönmez gözüme çarpan siyah jiple birlikte Jungkook beni yavaşça oraya doğru yönlendirmişti. İlk kez bana karşı bu kadar kibar olması bir nebze olsun sanki aramızda hiçbir problem yokmuş gibi hissetmemi sağlamıştı.

Jipe ulaştığımızda yolcu kapısını açıp binmeme yardım ettikten sonra deri koltukta hafifçe kayıp oturması için ona yer açtığımda acaleyle binmişti. "Hyung, gidebiliriz." Jungkook'un yanı başımdan gelen sesinden sonra gözlerim ön tarafta bana bakan Yoongi'nin gözlerine değmişti. Kafasını hafifçe salayıp onayladığında önüne dönüp arabayı çalıştırmıştı, kendimi daha fazla tutamayacağımı anladığımda başımı geriye atarak sakinleşmeye çalışmıştım. Kaç dakika öyle durdum bilmiyordum, lakin belime değen sıcak bir elle irkilerek gözlerimi açıp Jungkook'a baktım.

"Bana yaslan." diye mırıldandığında ben daha söyleyeceğim kelimeleri toparlayamadan Jungkook koltukta hafifçe yayılıp sırtını kapıya yaslamış ve beni de kendi göğsüne çekerek sırtımı ona yaslamamı sağlamıştı. Bu hareketi kaburgamda keskin bir acıya sebep olduğu için çok kısık bir inleme dudaklarımdan firar etmiş, arabada yankılanmıştı.

"Üzgünüm," Mırıltısı kulağımı okşayıp geçerken daha fazla acı çekmek istemediğim için başımı yorgunlukla omzuna yasladım. Elleri tereddütlü bir biçimde bel oyuntuma tutunurken bu hareketlerinden anlam bile çıkaramıyordum, çıkarmadımda ve sadece anın tadını çıkararak gideceğimiz yere kadar Jungkook'un göğsünde dinlendim. Sıcak teni, sırtımdaki yaralara iyi gelmiş olacak ki biraz da olsa rahatlamanın verdiği mayhoş hisle kafamı iyice yasladım omzuna. Ne yaptığımı bilmiyordum, bana ne olduğunu, özellikle Jungkook'a ne olduğunu bilmiyordum ve bu, şu an için umrumda bile değildi.

Dakikaların benim için anlamını yitirdiği saniyelerde Yoongi'nin arabayı durdurmasıyla, "Geldik." demesi bir olmuştu. Yoongi'nin arabadan inmesiyle birlikte Jungkook'ta beni hafifçe göğsünden kaldırıp arabadan inmiş ve benimde inmeme yardım etmişti. Eli bugün rutin haline getirdiği şekilde tekrar belimi bulduğunda itiraz etmedim, zira belimi tutmasa şuraya düşer bayılırdım kesin.

The Brothers |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin