Aukai - Colorado
AKÜ: Adana Kaya ÜniversitesiEnis'in çocukluğunu geçirdiği ev, yer yer geçen zamanın izlerini taşıyordu. Mehmet Bey'in akşam haberlerini izlerken oturduğu minderi çökmüş tekli koltuk kesinlikle bunlardan biriydi. Salonun köşesinde antika gibi duran vitrin ve içindeki fincan takımları salonun gerisiyle oluşturduğu tezat görüntüyle bu gruba dahil olmalıydı. Vitrine baktığımda salonu yenilerken onu elden çıkarmaya kıyamadıklarını düşünmüştüm. Ama koltukta daha farklı bir hikaye olduğunu hissediyordum. İnatlaşma gibi. Zümrüt Hanım'la Mehmet Bey'i koltuğun başında klasik karı koca atışması yaparken gözümün önüne getirebiliyordum.
Mehmet Bey bizi karşılamak için koltuktan -atışmayı kimin kazandığı aşikârdı- kalktı ve gülümsedi. Ama gülümsemesi benimkiler gibi gözlerinin içine ulaşmadı.
"Hoş geldiniz."
Enis'e sarıldığında kendini biraz fazla hızlı geri çekti. Bana sarıldığında ise ayrılmak için acele etmedi. Çok incelediğimden mi bana öyle geliyordu emin değildim. Sadece zihnimin bütün bunları not etmesine engel olamıyordum.
"Hoş geldin kızım. O gün hepimizi çok korkuttun." Beni bırakmadan önce omuzlarımdan tutup yüzüme baktı. "Çok şükür, şimdi iyi görünüyorsun."
İyi görünüyorsun... Nedense bu yorum iyice tadımı kaçırdı. Kimse hiçbir şeyin farkında değildi.
Yaşlı ela gözlere bakarken dudaklarımı kıvrılmaya zorladım. "İyiyim, teşekkürler."
Oturduğumuzda Mehmet Bey koltuğun kenarında duran kumandayı alıp televizyonun sesini kıstı. Zümrüt Hanım'ı bizi kapıda karşıladıktan sonra görmemiştim. Mutfağa gitmiş olmalıydı.
"Haluk aradı. Rektörle konuşmuş, sıkıntı yok. Kaydınız için gereken belgeler varmış. Enis sen bu hafta halledersin. Okul ücretinizi de ben ödeyeceğim."
"Gerek yok baba, ben halledebilirim."
"Halledebileceğini biliyorum ama ben ödemek istiyorum."
Enis babasıyla bakıştı. Bana attığı yıldırıcı bakışlardan değildi. Zeminini saygı ve çekinme döşüyordu. Sesini çıkarmayarak babasının arzusuna razı geldi.
Zümrüt Hanım vitrinin önündeki yemek masasına mutfaktan tabaklar getiriyordu. Yardım etmek için kalktığımda, gülümseyerek "Bir şey kalmadı canım, sofra hazır, buyurun." dedi.
Mehmet Bey masanın baş köşesinde yerini aldı. Enis'le ben yan yana oturduk, Zümrüt Hanım da ekmek sepetini getirdikten sonra karşımıza oturdu. Enis'in bakışları bir an annesinin yanındaki boş sandalyeye takıldı. İlk defa o an bu evin her köşesinin ona nasıl anılar hatırlatabileceğini fark ettim. Şimdi o sandalyede ergenliğe yeni giren Savaş'ı mı görüyordu? Ya da daha küçük halini?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşler Bulvarı Kurban Vezir (AB #1)
Mystery / ThrillerKorkunç bir gecenin belleğinde kalan izleriyle mücadele eden Asya Tunç, sık sık gittiği bir kafede arada bir gördüğü ve varlığına ilgi duymaya başladığı gizemli bir adam tarafından kaçırılır. Gizemli adam Enis Koçyürek kimliğine büründüğünde, Asya'y...