13 | N İ K O T İ N

12.4K 861 173
                                    

No.1, Melek Mosso - Hiç Işık Yok

Black Mountain - Set Us Free

Black Mountain - Set Us Free

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu, benim işkencemdi. On dokuzuma girmeme aylar kala burada oturmuş, sol elimin yüzük parmağında soğuk bir halka taşıyor, hayatın yalnızca eğlenmekten ibaret olmadığını tecrübe ediyor, insanların, şu an için Koçyüreklerin, benden beklediği olgunluğa doğuştan sahipmişim gibi davranıyordum. Burada, benim evim gibi zenginlik kokan bu odada, zaman bugünü göstermezken kahkahalarla inleyecek olan bu odada, ben, yaşlı bir kız çocuğuydum. Görünümüm, takındığım tavır, sessizliğim aksini anlatıyor, biliyorum. Ama kimsenin on sekiz yaşında evli biri olmamı ve bu evden daha büyük bir evde yaşamamı umursamaması gibi ben de bunu umursamıyordum.

Oturduğum yerden bahçeyi görebiliyordum. Enis, Sezgin, Kaan, Mert ve Sezgin'in babası Yalçın Bey, büyük bir masanın etrafında oturuyorlardı. Mert'le Yalçın Bey sigara içiyordu. Önlerinde tek bir kül tablası vardı. İkide bir oturuş pozisyonlarını değiştirip öne eğiliyorlardı. Ne zaman başımı çevirip onlara baksam sigara ya dudakların arasında ya da parmakların arasında oluyordu. Hiç ara vermiyor, biri bitince hemen diğerini yakıyorlardı.

Erkekler, Selçuk Koçyürek'in evine bir saat önce gelmişti. Önce yalnızca kadınlar bir aradaydık. Rahatsız olup televizyonu kapatmalarından önce haber kanalından duyduklarıma göre, polis olay yerinde inceleme başlatmış, Selçuk Koçyürek'in cesedi Adana Adli Tıp Kurumu'na götürülmüş. Failin kim olduğu bilinmiyor ve suikastı bir binanın çatısından gerçekleştirdiği iddia ediliyor. Tabii, benim dışımda kimse bunları duymak istemiyordu. Olay çok tazeydi. Bu yüzden televizyonu kapatmışlardı.

Fahriye Hala bizimle birlikte salonda değildi. Üst kattaki odalardan birinde zorunlu istirahate çekilmişti. Kardeşinin öldürüldüğünü duyunca fenalaşmış, apar topar hastaneye kaldırmışlar. Bu nedenle geldiğinde pek iyi değildi. Kıpkırmızı gözleriyle etrafa uyuşuk bakışlar atıp duruyor, sorulan sorulara cevap vermiyor, sanki sesler canını yakıyormuş gibi bir anda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyordu. En son kocası, doktorun verdiği ilacı içirtip onu üst kata çıkardı.

Telefonlar hiç susmuyordu. Olayı duyan eş, dost, akraba arıyor, cenazenin ne zaman kaldırılacağını öğrenmek istiyordu. Mehmet Bey ve Ekrem Bey, ailenin büyükleri olarak kederlerini unutup cenazeyi aklıselim bir şekilde organize etmek için Selçuk Bey'in çalışma odasına geçmişlerdi.

Sessizce oturup gözlem yapabilir, insanların suratına boş boş bakabilirdim, çünkü bugün aileden biri kafasına kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Bugün bir eş, bir baba öldürülmüştü. Birilerinin patronu, iş arkadaşı, köylüsü, komşusu, hastası ve daha kim bilir toplumla ne bağlar kurmuş bir insan öldürülmüştü.

Ateşler Bulvarı Kurban Vezir (AB #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin