#wemissyou: Ben Howard - The Fear
Boy Harsher - Pain
Hayatımda hiç cenazeye katılmadım.
Ölümle tanışmadım daha önce.
Ölümün, arkasında nasıl bir hasar bıraktığını izlemek zorunda kalmadım. İnsanların hayatlarına aldıkları zamanı belirsiz bu darbe, onların yaşama olan saygılarını ve sevgilerini sömürürken, ben hep, ölümün kıyısında, ölümden habersiz dolanıp durdum. Demedim hiç bize ne zaman sıra gelecek, düşünmedim hiç bir gün arkada kalan olacağımı, bakmadım hiç her gün ölen insanların haberlerine.
Beni kıyıya götürdüler. Sazlıkların arasında gizlendim. Ölüm beni bulamadı orada. Ama şimdi düşünüyorum, ben mi dedim acaba, diyorum kendime. Ben mi istedim, beni kıyıya götürün, diye. Ben mi istedim, gözlerimi ısrarla büyük gerçeğe kapatmayı.
Şimdi düşünüyorum da, ölümden kaçmak için bir sebebim yoksa neden istedim ki?
Cami avlusunda soğuk bir rüzgâr eserken bakışlarımı matem havası bürümüş Koçyüreklerde gezdirdim. Adana'da ekim ayında soğuklar hemen başlamıyordu. Bu esen rüzgâr da aslında ılıktı. Benim içim buz tuttuğu için tenime değen her şey soğuk geliyordu bana.
Gözlerim yeni tanıdığım insanların çehresinde bir bir gezinirken biliyordum ki herkes kayıptı bu avluda. Onlardan koparılan bir insan vardı. Aniydi. Veda edilmemişti. Yarım kalmış sohbetler, itiraf edilmemiş pişmanlıklar, gün yüzüne çıkmamış sırlar, dile gelmemiş sevgiler vardı. Bu nedenle soluklar acıyla kesiliyor, sesler kederle boğuklaşıyordu. Kimse derin bir nefes almaya cesaret edemiyordu. Sanki bu, güç sağlamayacak, yıkılmalarına neden olacaktı.
Enis'in gözünden bir damla yaş hissettiklerinden dolayı gerilmiş yanaklarına yuvarlandı. Bakışları buz gibi, çenesi kaskatıydı. Kendine hâkim olan adamı gördüm o soğuklukta. Aynı zamanda yaralı ruhunu dize getiremeyen adamı, dışarı sızan gözyaşını gördüm. Kontrolünü kaybetmek üzere olduğunu, donuk maskesinin çatlamak üzere olduğunu görmekten çok hissettim.
O da beni hissetti. Bakışlarımı, nerede olduğunu biliyormuş gibi direkt bularak derin elalarını yeşillerime dikti. Bana baktığı an, diğerlerinin aksine, ihtiyacı olan o nefesi korkusuzca içine çekti. Hoca, cenaze namazı için konuşmaya başladığında gözlerini zar zor üzerimden ayırıp önüne çevirdi.
Hocanın gür sesi, ölümün sinmiş olduğu kalabalıkta yankılandı. Bu ses, saf tutmuş erkekleri aynı amaca çağırıyordu. Ölüm, yakınımızda sinsi bir yılan gibi dolaşıyorsa, bu ses, bu sesin sözcükleri, hepimizin en çok ihtiyacı olan şey olur, sığındığımız limanın yüceliğinden gözlerimiz kamaşırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşler Bulvarı Kurban Vezir (AB #1)
Mystery / ThrillerKorkunç bir gecenin belleğinde kalan izleriyle mücadele eden Asya Tunç, sık sık gittiği bir kafede arada bir gördüğü ve varlığına ilgi duymaya başladığı gizemli bir adam tarafından kaçırılır. Gizemli adam Enis Koçyürek kimliğine büründüğünde, Asya'y...