13☽ Kanlı Gülümseme

2.3K 301 388
                                    

Minik yıldıza basmayı ve yorum atmayı unutmayın, keyifli okumalar~



1 Hafta Sonra

9 Haziran 2017
Cuma günü. Saat 7:22

Saçları yastıkta dağılmış olan Lisa, onu uyandıran güneş ışınlarına sinirliydi. Gözlerini açtı ve odaya bir bakış attı. Yatağın sol tarafı boştu, perdeler çekilmiş, odanın kuru havasını alması için nemlendirici açılmıştı. Saçlarını karıştırarak zorla kalktı ve oturur hale geldi. Doğumu yaklaştığı için karnı daha fazla şişmişti ve hareketleri kısıtlıydı. Sağ eliyle belini tutarken sol eliyle yataktan destek alarak ayağa kalktı. Yatak odasının içindeki küçük banyoya gidip elini yüzünü yıkadıktan ve saçlarını at kuyruğu yaptıktan sonra odadan çıkarak merdivenleri adımlamaya başladı.

Her adımda burnuna dolan güzel kokuyu içine çekti. Sun Mi kahvaltı hazırlıyor olmalıydı. Geçirdikleri bir haftada bakıcılarına olan güveni artmıştı. Bugün, doğumdan önce ailesini ziyaret etmeye gidip orada bir gece geçirecekti. Sun Mi'nin işe başlama saatinden önce kalkıp kahvaltı hazırlamasını beklemiyordu.

Lisa mutfağa girdiğinde gördüğü manzarayla şaşırmıştı. Jungkook elindeki tavayı ocağa bırakıp "Günaydın!" diye bağırdı.

"Ah, şaka yapıyor olmalısın!" Lisa gülüp Jungkook'a baktı. Her tarafı batırmış, mutfak önlüğünü una bulamıştı.

Jungkook üzerindeki unları önemsemeden buzdolabının önünde dikilen Lisa'ya doğru yürüdü ve sarıldı. Burnu Lisa'nın saçlarındayken "Sensiz bir gün geçireceğim. Gitmeden önce sana sürpriz yapmak istedim." diye mırıldandı. "Ama görüyorsun ki, berbat ettim."

Lisa geri çekilip başını iki yana salladı. "Hayır, her şey çok güzel. Sadece pankek yanıyor." dediğinde Jungkook, Lisa'yı bıraktı ve hızlıca ocağın başına döndü. Küçük tavadaki pankek yanmak üzereyken tavayı kaldırıp havaya atarak ters çevirdi, onu kurtarmıştı.

Lisa gülüp etrafa bakındı. "Sun Mi hâlâ uyuyor olmalı."

"Çalışma saatinden erken olduğu için onu rahatsız etmek istemedim."

Başını sallayıp mutfak masasına oturdu ve Jungkook'un masaya bıraktığı tabakları inceledi. Pankeklerin üzerine reçelle şekil vermeye çalışmış, ancak korkunç bir yüz yaratmıştı.

"Bak," dedi Jungkook. "Bu sensin. Saçlarını yapmak için kakaolu krem şantiye ihtiyacım vardı, bulmak için çok uğraştım." dedi ve dudağını büzdü. Çatık kaşlı pankek tabağını eline aldı. "Bu da Mina. Aslında kendimi yapmaya çalıştım ama olmadı bende Mina'yı yaptım."

Lisa kahkaha attı. "Daha onu görmedin bile. Nasıl Mina'yı sinirli yapabilirsin?"

"Her gece tekme atıyor. Benim kızım oldukça sert biri olacak. Böylelikle erkekler onun yanına gelemeyecek."

Lisa, "Jeon Jungkook, sen harika bir babasın." diye mırıldandığında ayakta duran Jungkook ona sarıldı ve karşısına oturup pankekleri yemeye başladı.

•••

Saat 14:18

Lisa, babasının arabasına binmeden önce eve doğru bir bakış attı. Jungkook bahçe kapısında ona el sallarken Sun Mi girişte bekliyordu.

Lisa "Yarın görüşürüz!" diye bağırdı ve arabaya bindi. Babası korna çalarak Jungkook'a veda ettikten sonra sürmeye başladı.

Lisa gittiği için huzursuz olan Jungkook eve girdi ve üst kata çıkmaya başladı.

"Bir isteğiniz var mı?" Sun Mi'nin sorusu üzerine ona döndü.

"Hayır, teşekkürler. Sende dinlensen iyi olacak. Bu hafta çok yoruldun."

Sun Mi gülümseyerek başını salladı ve bahçe kapısına doğru yürümeye başladı. Jungkook merdivenleri çıktığında bilgisayarını masada unuttuğunu hatırladı ve ıslık çalarak aşağı inmeye başladı.

Arka bahçeye açılan büyük kapının çaprazındaki masadan bilgisayarının kablolarını toplarken gözleri dışarıya takıldı. Sun Mi havuzun önünde üzerindeki elbisesini çıkarıyordu. Jungkook gözlerini masaya çevirdi ancak birkaç saniye içinde kendini tekrar cama bakarken buldu.

Sun Mi elbisesini sıyırıp şezlonga attıktan sonra kırmızı iç çamaşırlarıyla kalmıştı. En azından bikini giymeliydi diye düşündü Jungkook.

Bakışları Sun Mi ile buluştuğunda kaçırmak istedi ama çok geçti. Sun Mi onun bakışlarını yakalamıştı. Gülümseyerek el hareketleriyle Jungkook'u çağırdı. Jungkook ne yapacağını bilemezcesine etrafa bakarken ayakları kendinden bağımsız olarak bahçeye yöneldi. Havuzun yanına geldiğinde güneş kremini süren Sun Mi'nin yanına oturdu.

Sun Mi, "Bana izin verdiniz fakat siz çalışıyorsunuz. Biraz rahatlamak sizin de hakkınız." derken elleri Jungkook'un tişörtünün eteklerini bulmuştu. Jungkook ona karşı koymadı, kendisini havuza sürüklemesine izin verdi. Tuhaf bir şekilde onun etkisi altına girmiş gibi hissediyordu.

Sun Mi ile birlikte havuza girdiğinde aralarındaki mesafenin azlığı onu rahatsız etmiyordu. Jungkook, Sun Mi'yi kendisine çekip kollarını beline doladığında Sun Mi güldü, "Bu yaptığınız çok ayıp."

Jungkook gülüp başını salladı. "Biliyorum."

•••

Saat 23:17

"Bıraktığın için teşekkür ederim baba."

"Seninle bir gece geçirmeyi çok istiyorduk Lalisa. Tayland'da ki bu toplantıya gitmek zorundayız. Doğumundan önce gelmiş oluruz."

Lisa gülüp başını iki yana salladı. "Gerçekten sorun değil, endişelenmeyin. Doğumdan sonra kalmaya geleceğim!" dedi ve babasına sarıldıktan sonra arabadan indi. Çantasını omzuna takıp halen açık olan kapıdan el salladı. Kapıyı kapatıp eve yürürken babasının gitmediğini fark etti. Dönüp tekrar el salladığında babası küçük bir kornayla ona karşılık verdi ve arabayı sürmeye başladı.

"Ah, saat çok geç olmuş." diye mırıldandı Lisa kapının şifresini yazarken. Sessiz adımlarla eve girdi ve ayakkabılarını çıkarttı.

"Acaba Jungkook uyumuş mudur?" Kendi kendine konuşmaya devam ederken montunu asıp merdivenlere yöneldi. Merdivenlerin bitimindeki odasının açık kapısından gece lambası yansıyordu.

"Uyumuş olmalı."

Merdivenleri çıktıkça gelen kısık sesli gülüşmelere karşılık kaşlarını çattı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken merdivenleri tamamlamıştı. Kapının aralığından içeri baktığında Jungkook'un yatakta üstsüz bir şekilde uzandığını, Sun Mi'nin siyah bir gecelikle karşısında olduğunu görmüştü. Şaşkınlıkla ağzından kaçırdığı küfürle Jungkook kapıya baktı.

"Lisa!"

Lisa dolan gözlerini umursamadan hızlı adımlarla merdivenlere döndü ve aceleyle inmeye başladı. Birkaç adımın ardından yer ayakları altından kaymış gibiydi. Tansiyonun düşmesiyle kararan gözleri yüzünden basamağı görememiş ve merdivenlerden sertçe yuvarlanmıştı.

Lisa, elleri iki yana açılmış bir biçimde, yüz üstü olarak yerde yatarken Jungkook onun adını bağırarak merdivenleri iniyordu.

"LISA!" Jungkook, tüm bağırışlarına rağmen gözlerini açmayan Lisa'yı kucaklarken üst katta gülümseyen Lilith'i görmemişti. Lisa'nın bacakları arasından zemine bulaşan kanlara bakan Lilith gülümsemesini genişletirken acıdan beslenmeye devam ediyordu.


Lilith süresince yazdığım en uzun ve en kötü bölüm olabilir. Taslakta bölüm kalmadığı için aceleyle yazdım ama umarım beğenmişsinizdir :(

lilith Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin