1 Haziran 2017
Perşembe günü. Saat: 15:57Hava kararmaya başlamıştı. Gökyüzünden süzülen tüyler Jimin'in dekorasyonuyla uğraştığı renkli bahçeyi siyahlaştırıyordu. Jennie cama çarpan kuş ile çığlık atarken Jimin onu kolları arasında sabit tutmaya çalıştı.
"Jennie! Sakin ol. Sadece bir kuş."
"Sakin olmak mı? Jimin olanların hiçbir mantığı yok!" diye bağırdı Jennie.
"Biliyorum fakat yapabileceğimiz bir şey var mı?" Jimin'in sakinliği Jennie'yi daha çok sinirlendiriyordu.
Jennie kolundaki saati kontrol etti. Neredeyse iki saat olmuştu ama kuşlar gitmiyordu.
Gözlerini kapatıp başını Jimin'in omzuna yasladı ve her şeyin düzelmesini bekledi.
•••
Lisa üçlü koltukta dizlerini kendine çekmiş otururken gökyüzü daha da kararmıştı. Bir süredir evin etrafında uçan kargayı kovmak için pencereye yaklaştığında sokaktaki bazı evlerde de durumun böyle olduğunu gördü ve korkarak geri çekildi. Jungkook birkaç dakika içinde burada olacaktı ama mantıklı bulmadığı şeyler vardı. Kargalar sadece dört ev üzerinde yoğundu, geri kalan taraf oldukça güneşli ve huzurlu duruyordu.
Daha fazla düşünmek istemediği için kalkıp masanın üzerindeki telefonu aldı, rehbere girdi ve Naeun'ı aradı.
"Lisa?" Karşı taraftan tanıdık bir erkek sesi gelmişti.
"Ah, Hoseok. Nasılsın?"
"Çok iyiyim! Sen nasılsın?" Lisa, Hoseok'un gülümseyerek konuştuğuna emindi. Etrafa sürekli enerji saçıyordu.
"Bende öyle, Naeun orada mı?"
"Evet, evet burada. Telefonu ona veriyorum. Kendine iyi bak!"
Lisa'nın cevabını beklemeden telefon Naeun'ın eline geçmişti. Naeun ve Hoseok, Lisa'nın yakın arkadaşlarıydı. Tüm gün birlikte dans edip görüntülü arama yaparak toplantılara giden Jungkook'la uğraşırlardı.
Lisa gördüğü yaşlı kadından ve şüphelendiği olaylardan sonra Naeun'ı aramış ve uzun bir süre sohbet etmişlerdi.
"Lisa! Seni çok özledim." dedi Naeun.
Hoseok telefona yaklaşıp "Daha dün konuştunuz, yalan söyleme!" diye bağırdığında Naeun ona vurdu ve koltuğa uzandı.
"Naeun, seni fazla oyalamak istemiyorum ama şuan neredesin?"
"Evin bodrumundaki pratik odasındayım. Ne oldu?"
"Dışarı bakabilir misin? Etrafta karga veya başka bir kuş var mı? Baykuş gibi."
Naeun "Bir dakika." dedikten sonra merdivenleri ikişerli olarak çıkıp giriş kata ulaştı. En yakın yer olan mutfağa girip pencereden dışarı başını uzattı ve etrafa baktı.
"Hayır, burada her şey yolunda. Güneşten bunalmış insanlar var."
"Pekala." diye mırıldandı Lisa.
Naeun pencereyi kapatıp yaslandı. "Neden bunu sordun? Neler oluyor?"
Dış kapıdan anahtar sesi gelirken Lisa nefesini dışarı verdi. "İnan bende bilmiyorum."
Jungkook kapıyı ayağıyla örtüp elindeki dosyaları girişteki ayakkabılığın üzerine attı. "Lalisa!"
Girişle birleşen salondan "Buradayım." diye seslendi Lisa.
Jungkook dış kapının sağındaki ikili elektrik anahtarına bastı ve karanlık ev aydınlandı.
"Neden karanlıkta oturuyorsun? Korktun mu? Yalnız bıraktığım için çok üzgünüm, toplantıdan çıkamadım." Jungkook telaşla cümlelerini sıralarken Lisa kahverengi saçlarını geriye atıp elini kaldırdı. "Telaşlanmana gerek yok. Korkmadım." dedi.
Jungkook onun yanına oturup çenesini Lisa'nın omzuna koyarken "Hiç inandırıcı değildi." diye mırıldandı.
Lisa "Belki biraz?" dediğinde Jungkook gülüp geri çekildi. "Çocuğumuzu doğurmamakta hâlâ kararlı mısın?"
"Bu da nereden çıktı?"
Jungkook kaşlarını çatıp "Eğer doğurursan yalnız kalmış olmazsın ama sen içinde tutacağını söylüyorsun!" dediğinde Lisa güldü.
"Gerçekten buna inandın mı? Ayrıca yalnız değilim. Annen bir bakıcı bulduğunu söyledi."
"Bakıcının doğru bir karar olduğunu düşünmüyorum." dedi Jungkook. Bakışları oldukça ciddiydi. "Bir bakıcının vereceği sevgi, senin sevginle bir olamaz Lisa. Bu yüzden Mina'nın seninle büyümesini istiyorum, bakıcıyla değil."
"Bunu daha önce konuştuğumuzu biliyorsun. Şirketle bu konuyu konuştum ve hallettim. Koreograf olarak çalışmayı seviyorum ama Naeun bana yardım edecek. Bu sayede eve daha erken gelebileceğim." dedi Lisa.
Jungkook, "Biliyorum ama içim rahat değil." dediğinde çalan kapı zili konuşmalarını bölmüştü.
"Bakıcı mı geldi?" dedi Lisa.
"Bu kadar çabuk mu?"
Jungkook kapıya doğru yürürken Lisa tavşanlı terliklerini giyip onu takip etti. Önce küçük delikten baktıktan sonra birlikte kapıyı açtılar ve karşılarındaki kişiyi süzdüler. Kapının önünde duran kadın, tam anlamıyla siyaha bürünmüştü. Bileklerine kadar inen üzeri düz, etek kısmı pileli siyah elbisesinin altına giydiği bilekten botları da siyahtı. Karmaşık duran siyah uzun saçları sağ tarafa atılmıştı ve taktığı fötr şapka onu korkunç gösteriyordu. Dudağındaki kırmızı ruj ve gözlerindeki pembe far üzerine renk veren detaylardandı ama Lisa onun rüküş olduğunu düşündü. Tahminen yirmi beş yaşlarındaydı. Jungkook'un annesi onu neden işe almıştı?
İncelemeye son veren Lisa, Jungkook'un önüne geçerek kapıdaki kıza baktı. "Merhaba?" Ses tonu daha çok, "burada ne arıyorsun?" gibiydi.
"Adım Lee Sun Mi. Bayan Jeon tarafından bakıcı olarak alındım. Şimdi izninizle, içeri geçebilir miyim?"
Lisa, valizini Jungkook'un ellerine bırakan kıza şaşkınlıkla bakarken Sun Mi ona gülümsedi ve rahat tavırlarla içeri girdi. Jungkook valizi yere koyup kapıyı kapatırken bahçede mükemmeli andıracak bir sırayla dizilmiş kargalar aynı anda kanat çırpmaya başladığında kapıyı hızla kapattı ve salona doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lilith
Fanfic"Adem ile Havva buyursunlar içeri, girmesin kapıdan Lilith!" ➤start: 130118 finish: 010618 ➤tüm hakları saklıdır.