0.1 ✓

10.8K 701 221
                                    

Lalisa son provalarını yaparken nefesimi üfledim.

" Bu kadar güzel dans etmenden nefret ediyorum!" Sesim prova odasında yankılanırken makyaj yapan Jennie ve Jisoo bana güldü.

" Doğuştan gelen bir şey işte." Boş su şişesini ona doğru fırlattığımda sağa kaydı ve güldü.

" Hoseok geldi mi?" Elimdeki krakeri kemirirken sorduğum soru üzerine üçü de bana döndü.

" Sen varsan, o her zaman buradadır." Jennie'ye göz devirip dizlerimi kendime çektim.

" Götüm." Gülme sesleri kulağıma gelirken telefonumu elime almış instragrama atacağım yeni fotoğrafı editliyordum.

" Bu fotoğrafın altına ne yazmalıyım?" Ekranı onlara çevirdim.

" Bir şey yazma." Telefonu sağıma atarak ayağa kalktım ve üfledim.

" Bıktım sizden!" Kapıya yöneldim.

" Hadi Hoseok oppanın yanına git." Dil çıkardıktan sonra odadan çıktım ve merdivenlerden hızlıca indim.

Çalışanlar sahneyi siliyorlardı. Barmen, masasındaki son düzenlemeleri yapıyordu ve Hoseok elindeki telefonda oyun oynuyordu.

Sessizce yanına gittim. Elimle sırtına vurduğumda sıçradı ve bana döndü.

" Rosé! Yandım senin yüzünden." Gülüp yanaklarını sıktım.

İşte bu derece bilindik bir barın sahibi bizim minnak Hoseok'umuzdu.

Onu dışarıda gören Lunaparkta falan çalışıyor zannederdi ama o, tüm şirinliğine rağmen bu barı en iyi yönetebilecek kişiydi.

Tabii bunda bizim de katkımız olduğu yadsınamazdı.

Hoseok ile bu işte ortaktık. O buranın neredeyse her şeyiyle ilgilenirken ben de eğlence kısmıyla ilgileniyordum.

Kızları bu işe dahil ettiğimden beri kesinlikle kazancımızda 2 kat kadar bir artış yaşamıştık.

Dördümüz de dans etmeyi seviyorduk, ayrıca iyi de sayılırdık. Neden bunu paraya çevirmeyecektik ki?

Şimdi de uzun süredir cuma akşamları sahneye çıkıyor ve bir kaç şarkıda hazırladığımız koreografilerimizi sergileyip arada da şarkı söylüyorduk.

Jennie ve Lalisa'nın rap düellolarını izlemeye çok uzak yerlerden gelenler bile oluyordu.

Hem oldukça yüklü para kazanıyorduk, hem de işimizi severek yapıyorduk.

Artı olarak hep yan yanaydık. Daha ne isteyebilirdik ki?

Hoseok, telefonunu bırakmış üzerimdeki kıyafeti incelerken yüzünde mutluluk saçan bir gülümseme oluşmuştu.

" Harika görünüyorsun." Duyduğum cümle ile mal mal gülmeye başladım. O da bana eşlik ederken gözlerinin kolyemde takılı kaldığını gördüm.

" O benim aldığım mı?" Kaşları havalanırken başımı salladım ve kolyenin ucunu avucumun içine aldım.

Sahne adımın yazılı olduğu bir kolyeydi. Ufak da olsa Rosé yazıyordu ve e'nin üzerindeki vurgu imi gül kullanarak yapılmıştı.

Özel yapım olduğu belliydi, acaba ne kadar ödemişti bunun için?

Sorum aklımda asılı kalırken kendi kendime omuz silktim.

Oldukça fazla olmalıydı, adam para içinde yaşıyordu sonuçta.

" Beğenmene sevindim, bir ara beraber gidip yüzük bakarız." İması karşısında güldüm.

pinpoint | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin