0.4 ✓

8.1K 631 274
                                    

Jungkook uyumaya devam ederken maalesef ki ben, kafamdaki tilkilerden kurtulamamıştım.

Böyle bir iddiaya girmemem gerektiğini biliyordum.
Amacım Jungkook'u yaralamaktı, ama neden sadece ben yaralanıyordum? Neden durduk yere kalp atışlarım hızlanıyordu?

Bana göre aşk ve hoşlantı, sadece yaradan ibaretti.

Sadece yara, fazlası değil.

Nedenini bilmediğim bir şekilde çaresiz hissediyordum ve bunun bir açıklaması kesinlikle yoktu.

Jungkook, çaresiz hissettiriyordu.

Farkında mıydı acaba? Bana neler yaptığının, ya da neler hissettirdiğinin
Bilerek mi yapıyordu? Role fazlasıyla girmiş olmalıydı, sanırım öyleydi.

Jungkook oyunu iyi oynuyordu, benim ise gardım yoktu. Kaybetmeye mâhkum hissediyordum. Ama pes etmek asla bana göre bir şey değildi.

Duygularımı bir kenara atmalıydım, ben kazanmalıydım.
Ben hep kazanırdım.

Jungkook etkileyici ve güçlü bir karaktere sahip olabilirdi evet ama, ben de güçlüydüm. Kitabımda kaybetmek yoktu, olmasına da izin vermezdim.

Yıllardır zar zor ördüğüm duvarlarımın böylece kırılmasına izin veremezdim.

Tek bir çatlağı bile olmayan o duvarlar, şimdi yavaş yavaş kırılıyordu. Buna asla göz yumamazdım.

Ben Park Chaeyoung'dum.
Ve bu iddiayı ben kazanacaktım.

...

Jungkook karşımda yemeğini yerken başımı telefonumdan kaldırdım ve gizlice ona baktım.

Aldığı biberi ağzına sokarken yüzümü buruşturdum.
Tabiri caizse tam bir ayı gibi yemek yiyordu. Şerefsiz hala yakışıklıydı ama.

" İster misin?" Tabii anlamam biraz uzun sürdü. Ağzında ki her şeyi gördüğüme iddiaya bile girerdim, ama zaten bir tane iddiayla başım beladaydı ve diğeri bünyeme zarardı.

" Ellerim var, istersem alırım." Göz devirip omuz silkti ve yemeye devam etti.

Jungkook göründüğünden çok daha fazlasıydı. Dışardan gören biri onun çok soğukkanlı ve donuk olduğunu düşünürdü ama, bence içinde ufak bir çocuk yaşıyordu.

Kafamı çevirip dükkandaki insanları inceledim.

Saat 3 yönünde utanmazca Jungkook'u kesen kızlar gözüme çarptığında güldüm. İnsanlar ne kadar düşmüştü böyle.

Beni ilgilendirmezdi, özgüvenim tamdı çünkü. Yanımdaki erkeğe bakılması her daim hoşuma giderdi.
Sonuç olarak Jungkook şuan benim karşımdaydı, onların değil.

Gelen mesaj sesiyle benimle birlikte Jungkook'un da gözleri telefonuma ilişti.

Jennie grubumuza yazmıştı. Gülümseyerek mesaja bastım.

Attığı fotoğraf ile hafifçe kıkırdadığımda Jungkook'un kaşları çatıldı.

Tepkileri hoşuma gitmiyor değildi.

Lalisa'nın yerde yatan haline son kez baktım.

Jungkook ekranı görmek amacıyla parmağıyla telefonu aşağı itti.

Telefonumu kendime çektim ve tek kaşımı kaldırdım.

" Noluyor be!" Çirkefliğime karşı sahte bir gülümseme sundu bana.

" Kim o?" Ağzına attığı pirinç kekini kaşları çatık, ciddi bir şekilde çiğnerken gülmemek için kendimi kasıyordum.

" Seni niye ilgilendiriyor?" Her zamanki gibi dilini yanağının içinde gezdirdiğinde yumuşadığımı hissettim.

pinpoint | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin