1.7 ✓

4.4K 327 100
                                    

Elimdeki çiçeği sakin bir şekilde mezarın üzerine bıraktıktan sonra Jungkook'un elini sıkıca kavradım. Diğer herkes aynı şeyi yaptığında toprağın üzerinde görünür bir yer kalmamıştı.

Belki Hoseok'un bedeni sonsuza dek kaybolmuş olabilirdi, yanmış, parçalara ayrılmış bir halde de olabilirdi. Ama ruhunun daima yanımızda olduğunu biliyordum. Rahat uyuması için ona bu mezarı hazırlamıştık. Üzerinde dikili ağaçlar ve çiçekler Hoseok'u mutlu edecekti. Bu deniz manzaralı mezarda, huzurlu olacağını biliyordum. Son isteğimi de yerine getirmiştim, ve bunun Hoseok'un da isteyeceği son şey olduğuna emindim. Diğer bir isteğini de çoktan yerine getirmiştim.

Onu çoktan affetmiştim.

Jungkook elini belime yerleştirip girintili çıkıntılı yolda düşmemem adına bana yardım ediyordu. Sonunda arabanın ön koltuğuna kendimi attığımda Jungkook da yanımdaki yerini almıştı. O arabayı çalıştırdığında dizlerimi kendime çektim, başımı arkaya yasladım ve onu izlemeye başladım.

Geçirdiğim o duygusal günün ardından bir ay geçmiş, ve hayatımda olumlu olarak birçok şey olmuştu.

Kaybettiğim kiloları kolayca -Jungkook'un zoruyla- geri almıştım. Bileğim iyileşmişti ve sağlığımla ilgili herhangi bir sıkıntı yoktu. Onun dışında artık gece kulübünde kızlarla dans etmeye çıkmıyordum. Dansı seviyordum, ama yapmam gereken daha önemli şeyler vardı. Mesela kulübün başka yerlerde işletmelerini açmak gibi. Bu bir ayda kazancımızı daha da arttırmıştım. Onun dışında Jungkook dövmeciyi sonsuza dek kapamış ve babasının yasal işler yapan holdinginde işe başlamıştı. Bunun nedenini hala çözemesem de, böyle daha iyi olduğunu söyleyip duruyordu.

Ayriyetten kaşındaki piercingi de çıkarmıştı! Git gide aile babasına dönüşüyordu ve bu oldukça şaşırtıcıydı.

Diğerleri ise, kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Taehyung, Jimin ve Yoongi genelde bizde oldukları için anlatmaya değer pek de bir şey yoktu. Jimin ve Jennie dibine kadar flörtleşirken, Taehyung çoktan Jisoo'yu kapmıştı. Yoongi ise, biraz işine aşık bir adam olduğu için Lalisa'yı zorluyordu. Ama hepimiz böyle mutluyduk. Hayatlarımız güzeldi, ve gittikçe daha da güzelleşiyordu.

Sonunda eve geldiğimizde ilk yaptığım şey üzerimi değiştirmek adına odaya çıkmak oldu. Jungkook'un bol tişörtleri dünyanın en rahat şeyi olabilirdi. Odadan iç çamaşırlarımla çıktığımda direk merdivene ilerledim. Basamaklardan inerken tişörtü üzerimden geçirdim ve saçlarımı yakasından kurtardım. Mutfağa ilerlediğim sırada Jungkook'un sesi kulağıma doldu.

" Tavuk siparişi veriyorum yanına noodle da ister misin?" Gülmeden edemedim.

" Evet!" Su doldurduğum bardağı hızlıca kafama dikip salona ilerledim. Bir an önce Jungkook'un kolları arasına girip televizyon izlemek istiyordum. Kendimi koltuğa attığım sırada gözlerimle Jungkook'un tişörtünü çıkarışını izledim.

Cidden, enfes bir vücudu vardı. Dövmelerini saymıyordum bile. Gözümde çekiciliği nirvanadaydı.

" Ne o? Bakakaldın." Ardından göz kırptığında gözlerimi devirdim. Bacaklarımı kendime çektikten sonra daha da yayıldım ve kanalları değiştirmeye başladım.

" Sıkıcısın." Güldüm. Oynaşma modunda değildim. Ki o şeyi daha yapmış sayılmazdık. O şeyi dediğim şeyi biliyorsunuz. Sadece, o kelimeden hoşlanmıyorum. İkimizin de doğru zamanı beklediğine emindim. Jungkook benim toparlanıp hazır olmamı bekliyordu, bende tamamen ona ait hissetmeyi bekliyordum. Tüm kalbimle ve isteğimle olsun istiyordum. Biraz da özel olmasını istiyordum. İkimiz için de unutulmaz olmasını, güzel hatırlanan bir şey olmasını istiyordum. O yüzden bekliyordum işte.

Noodle'ı beklediğim kadar...

O sırada önüme bırakılan noodle tabağıyla resmen şakıdım. Elime çubuklarımı alıp soğumasını beklemeye başladım. Jungkook da kendini yanıma bıraktıktan sonra tavuk kutusunu açtı ve boynunu kütletti. Gülmeden edemedim. Jungkook'la en iyi ortak noktam; yemeklerdi. İkimiz de hem birbirimize hem de yemeklere aşıktık. Bundan daha iyisi olabilirdi miydi? Sonunda yemeğimi yemeye başladığımda başımı Jungkook'a çevirdim.

" Yoongi hiç Lalisa'dan bahsediyor mu?" Güldükten sonra başını evet anlamında salladı.

" Sülük gibi yapıştığını anlattı." Omuzlarım istemsiz düştü. Daha farklı bir şey beklediğim aşikardı!

" Ama hoşuna gitmiyor da değil. Yoongi biraz zordur, hem arkadaş olarak hem de sevgili olarak. Tabii ikincisini denemedim. Henüz." O göz kırptığında güldüm. Kendi aralarında gay esprileri vardı, ve bu gözümde pek de hoş sayılmazdı. Jennie ne kadar Jimin'i Jungkook'la paylaşmak istemiyorsa, ben de Jungkook'u Jimin'le paylaşma fikrine o kadar nefretle bakıyordum. Ki böyle bir şey olmasına bile gerek yoktu. İkisinin esprileri bazen kafa karıştırıcı olabiliyordu...

" Yoongi'de ilgi eksikliği var. Emin ol ki, Lalisa'nın ilgisi hoşuna gidiyor. Ki bu ilgisi karşılıksız da sayılmaz Lali'nin. Sadece, Yoongi pek sevmeyi bilmez. Karşısındaki insana zarar vermekten korkar, o yüzden farkettiysen bizim yanımızdayken bile seçerek konuşur. Kafasında oluşturmadan, öylesine cümleler kurmaz. Kısacası boş yapmaz işte. Ama zamanla öğrenir diye umuyorum. Lali'den iyisini bulamaz ya." Sonra tekrar yemek yemeye döndü. Dudaklarımı büzüştürdüm.

" Bu zamanı biraz kısaltsak, Lali pes etmeye başlıyor." Omuz silkti.

" Bırak, gerçekten seviyorsa etmezdi zaten." Kaşlarımı çattım.

" Çok biliyorsun sen." Yanağımı sıktığında göz devirmeden edemedim.

" sus da yemeğini ye, soğumasın." Dediğini yapıp yemeğime gömüldüm. Her şeyi yediğimde rahatça arkama yaslandım ve şişen karnımı tuttum. Jungkook üzerime eğilip elini karnıma yerleştirip okşadığında kaşımı çattım.

" Bizim güzel oğlumuz." Esprisini anladığımda o kahkaha krizine girerken bense kollarımı göğsümde toplayıp somurtmakla meşguldüm.

" Şaka bir yana-" bir anda ciddileşti. Ben ise hala aynı rahat pozisyonumda kalmaya karar verdim. Elini tekrar karnıma koydu.

" Burda günün birinde bir bebeğin olmasını istiyorum." Daha önce bu denli bir konuşma yapmadığımız için ağzım şaşkınlıkla açıldı. Jungkook'la gelecek hakkında hiç konuşmuş sayılmazdık.

" Günün birinde, her şeyimi verebileceğim bu kadından bir parçam olsun istiyorum." Gözlerimin dolmasına engel olamayarak doğruldum.

" Benim olduğunu biliyorsun, benim de sana ait olduğumu biliyoruz. Bu daima sürecek bir şey. En azından benim için. " dudağını yaladıktan sonra devam etti.

" Seni bırakmaya niyetim yok, ki sen beni istemeyene kadar hep burda olacağım. Mesafeler önemli olmayacak, kalbimiz yine bugünki gibi sadece santimler uzaklıkta olacak ama ben daha fazla mesafe istemiyorum Chaeyoung. Daima burda olup ellerini tutmak, seni öpmek, sana binlerce kez daha aşık olmayı istiyorum. Bu hayata feda ettiğim her saniyenin seninle olmasını istiyorum. Kum saatimden akan tüm kum tanelerim seninle olsun istiyorum, onları seninle beraber saymak istiyorum. Daima burada seninle bir bütün olmak istiyorum."  Gözümden akan mutluluk gözyaşlarına hakim olamadım. Ben nasıl bir adama aşık olmuştum böyle?

" benimle evlenmeni istiyorum."

...

düzenlendi•
Kusura bakmayın cidden, söz vermiştim ama bölüm silinmiş ben de tekrar yazdım. Tabii aynı hislerle yazamadım. Hiç içime sinmedi ama daha fazla da bekletmek istemedim. Düzenleyemedim kusura bakmayın. Uyumam gerekiyor artık :/

Kısa bir süre sonra final olacağını belirtmek isterim, hikaye istediğim gibi hiç ilerlemiyor ama elimden gelen bir şey de yok. Zaten az bir süre sonra da gitmeyi düşünüyorum. Artık burası bana uygun değil sanırım. Final olmuş kitapları bırakacağım ama diğerlerini sileceğim. Öncedem haber vermek istedim.

İyi geceler, mutlu rüyalar❤️🌛

pinpoint | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin