SONSÖZ

925 17 0
                                    


İMKÂNSIZIN CAZİBESİ

Mario Yargas Llosa

Yaygın kanının aksine, Sefiller ilk yayımlandığında hakkında yapılan yorumların ve yazılan makalelerin hepsi coşku dolu değildi. Pek çok olumsuz eleştiri aldı, hatta bu eleştirilerden bazıları, Barbey D'AurevilIy'nin makalesinde olduğu gibi, oldukça düşmancaydı. Bu eleştiri niteliğindeki yorumların en ilginci, değindiği meselelerden ötürü ve Victor Hugo'nun romanını çıkış noktası alarak genel hatlarıyla kurgu konusunda çok sayıda cüretkâr fikir geliştirmiş olmasından dolayı, Alphonse de Lamartine'in uzun çalışmasıdır. Söz konusu yorumunda Lamartine, belki de bunu yapmaya niyeti olmaksızın, kurgunun tarihteki işleviyle doğrudan ilgilenmiştir.

Lamartine denemesinin başında, tutucu bakış açısıyla Sefiller'ı düzensizliğe ve toplumsal kargaşaya teşvik edebilecek bir metin olarak görür ve bir edebî realizm destekçisi olarak yeniden yaratma iddiasında olduğu gerçeklikle karşılaştırıldığında kitabın abartılarına ve kusurlarına öfkelenerek roman hakkındaki tereddütlerini dile getirir. Ona göre Sefiller, "hayalî bir insanı toplumun düşmanı ve kurbanı kılar." "Gerçek adı, 'topluma karşı insan' olması gereken bu roman, felaket getiren bir çalışmadır, çünkü bireyi muhteşem bir varlık olarak sunarken insanlar tarafından gene insanlar için kurulan insan toplumunu tüm insani haksızlıkların bir sentezi addeder." (s. 306)

Roman, Lamartine'e göre, Platon'un Devlet, Rousseau'nun Toplumsal Mukavele geleneğinin ve Saint-Simon'dan Fourier'ye, Proudhon'a ve dahi Mormonlara kadar tüm sosyalist geleneklerin izinden giden bir ütopyadır!

1848 Devrimi'ne katılımını anımsarken Lamartine, Victor Hugo'nun, o zamanlar çok duyarlı olduğunu düşündüğü "tutucu" bir manifesto yayımladığını hatırlıyor. Lamartine "demagoglar ve ütopyacılar" diye saldırıya geçer ve Sefiller'in, "insanların onları kurtaran şeyden, yani toplumsal düzenden nefret etmesine ve çöküşlerine neyin yol açacağına dair (belirsiz ideal'in antisosyal hayali) hezeyana sürüklenmesine sebep olarak toplumun kimi zaman haksız, taşkın ve radikal bir eleştirisini sunduğunu ileri sürer. Bu ideolojik tanım eksildiği ona romanın ütopistliğinin en olumsuz tarafı olarak görünmektedir.

Lamartine bizi romanın başlığının yanlış bir seçim olduğu konusunda ikna etmeye çalışır, çünkü karakterler sefilden ziyade suçlu ve tembeldirler. Romanda hiç kimse çalışmadığına göre, neredeyse hiçbiri masum değildir. Hırsızlardan, sefahat düşkünlerinden, aylaklardan, hayat kadınlarından, sokak çocuklarından oluşan bir dünya tasvir edilir. Karakterler bile davranışlarını neyin harekete geçirdiğini anlamazlar. Mesela birisi Marius'a neden barikatta olduğunu sorsa, ne cevap vereceğini bilemeyecektir: Belki "par ennui" (can sıkıntısından) diyecektir, ama "zorunluluktan" demeyecektir.

Bu roman "ayaktakımının bir destanı", "imkânsızlığın başyapıtı"dır (s. 364). Bu noktadan itibaren Lamartine'in gözlemleri, hâlâ siyasi ve edebidir, ama felsefe ve dinin alanlarına kadar uzanır. Argümanını genişleterek Hugo'nun romanının ötesine geçen Lamartine, kurgu ve tarih arasındaki ilişkinin özüne, kurgunun yaşamı ve toplumu etkileyiş biçmine iner.

Sefiller, insanları "Tanrı değil insan oldukları için mutsuz ederek" onlara çok büyük zararlar verecektir. Lamartine'in, romanı okumaya zorlanan "bir idam mahkûmuyla" hayalî bir konuşması olur. Her ikisi de Jean Valjean'ın iyi piskoposu ve Küçük Gervais'yi soymasının bir canavarlık olduğu konusunda hemfikirdir, her ikisi de kitabı abartılı ve gerçekdışı olmakla itham eder; ancak Hugo'nun realizm "yeteneğinin" okuyucunun bütün bunları gerçek kabul etmesini sağladığı konusunda tartışırlar.

Monsenyör Bienvenu'yü "örnek" bir karakter olarak görmesine karşın Lamartine, onunla Konvansiyoncu G. arasında geçen "terörizmin yüceltilmesi" addettiği konuşmadan dolayı üzgündür. 93'teki Jakoben Terörü tarafından işlenen suçları, yoksulların geçmişte maruz kaldığı suçlara dayanarak aklayan "soyut matematiği" şiddetle reddeder. Sınıflar tüm zamanlarda aynı mıdır? Yön değiştirmez ya da değişmezler mi? Böyle bir argüman "alçakça içgüdüleri için insanları övmek" anlamına gelir, bu da onlara "Öfkelenmekte ve öldürmekte haklısın; üstelik Victor Hugo ve Joseph de Maistre gibi yazarlar gelecek, ki Hugo bir demokrat, de Maistre bir otokrattır, ve teorileriyle işlediğin cinayeti mazur göstereceklerdir," demek gibidir.

SefillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin