Günler...

3.3K 259 18
                                    

Aşkımın  vucut bulmuş halimiydin sen?

Yoksa Aşk' mı yaratmıştı seni belleğimde bilemiyorum...

Bildiğim gözlerinin toprak kokusu gitmiyor ellerimden..

<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<.<

Bu garip olay başımdan geçeli iki gün olmuş ve ben hergün yaşadıklarımın halisülasyon olmadığını kanıtlayacak bir telefon bekliyordum. Arkadaşlarım olayı bildiğin iddia konusu yapmışlar, bahisler oldukça artmıştı.

Okulun bahçesinde her zamanki yerimde otururken Murat'ın sırıtarak geldiğini gördüğümde "Allah'ım neydi günahım" parçası çalmaya başlamıştı kulaklarımda çoktan.

- Melek... Nasılsın Bugün ??

Aptal bir ifade kısılmış gözler veee evet sırıtmamak için seğiren dudaklar işte şimdi tamamlandı.

- İyiyim Dingo! Sen nasılsın ?

- Bana Dingo diyip durmasana kızım!

-Sen bana Melek diyorsun hala ama benim bir adım var hatırlatırım.

- Tamam ya uğraşamayacağım seninle...

- Ah bende bugün tek planının bu olduğunu düşünüyordum!

O kömür karası gözler bir anda ciddileşince nefesim kesildi. Hep böyleydi Murat bir anda 40 dereceden -10 a geçerdi. Hafifi sıkıntıyla gözlerine bakmaya başladım.

- Narin... Üzülmüyorsun değil mi ?

- Evet üzülüyorum Murat. Aklımı kaybettiğimi düşünmeye başladım artık. İnsan o kadar net halisülasyon görür mü ? Sıcaklığını hala avuçlarımda hissedebiliyorum yemin ederim.

Sıkıntılı bir iç çekti dostum ve elimi sıkıca tuttu.

- Üzülme... Adam meşguldür. Hem aramasa bile ne olacak elin korelisi ne be kızım ben sana helal süt emmiş bir anadolu delikanlısı bulup evereceğim söz!

Gözlerinin içine minnetle bakıp bende elini sıktım dostumun. AMa burada daha fazla kalamayacaktım. Kitabımı kapatarak ayağa kalktım " Gitmem lazım Dingo! Dersim yok! Görüşürüz... "

Ne kadar yürüdüm bilemiyorum ama kendimi sarayburnunda bulunca inanamadım. Tama her sıkıldığımda buraya gelir İstanbul la dertleşirdim ama bugün gelmeye niyetim yoktu ki...

Kayalıklara oturup İstanbulun gözlerine diktim gözlerimi...

" Söylesene güzelim. Delirdim mi ben sence ?  Yine mi sen diyorsun değil mi ? Hep ben anlatıyorum sen dinliyorsun... Bir de sen anlatsan neler gördü bu mavi gözlerin kim bilir. Ne acılar aşklar sevinçler hüzünler... Ama senin kalbin çok büyük güzelim... Benim ki küçücük. Biliyorsun... "

Telefonumun titremesiyle kendime geldim. Kesin bizim deliler hesap soruyorlardır

Derin bir nefes alarak mesajı okurken nefesim içime hapsoldu birden

" Selam. Nasılsın ? Sana bir türlü teşekkür edemedim. Çok yoğun bir çekim programımız var. Bu gün Topkapı sarayındayız. Acaba müsaitsen gelebilir misin ? "

Ji Sub.

Ben yine birşey unutuyorum ama ne ?

Ahh nefes evet nefes!

Medya: Murat 

 

BelkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin