Bin Bir Gece ~

2.6K 209 22
                                    

~Bade~

Bir saattir sahilde bir çay bahçesinde  oturuyoruz. Murat sanki ben yokmuşum gibi sadece denizle ilgileniyor. Kafeden beni kaçırır gibi çıkardıktan sonra hiç konuşmadan buraya getirdi  sadece ve sadece "Bana biraz zaman ver Bade..." dedi ve o zamandan öylece bekliyorum. Ya Sabır! Hayır, sakin halimi muhafaza etmeye çalışıyorum ama nafile. Adam deli edecek beni!

Ağır çekimde hareket edermişçesine bana döndü yüzünü. Kaşlarının arasında ki o kırışık sinirimi bozuyor. Sanki mümkünmüş gibi adam daha bir yakışıklı oluyor. Birkaç derin nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı ama keşke hiç konuşmasaydı diyecektim biraz sonra...

"Bade... kusura bakma seni öyle kaçırır gibi buraya getirdim ama başka ne yapacaktım bilemiyorum. O çekik gözlü çıyanla biraz daha konuşmak zorunda kalsaydım orada atlayacaktım üstüne. Sonra da biliyorsun Narin bana küsecekti. O yüzden oradan çıkmam gerekiyordu. Ben teşekkür ederim itiraz etmeden benimle geldiğin için."

Ne!!! Sadece oradan kaçması gerektiği için mi beni  mağara adamları gibi buraya kadar sürüklemişti yani! Peki o tafralar neydi zaman ver falan. Allah'ım bu sefer kesin sana geliyorum. Ama eli boş gelmiyorum bu meymenetsizi de getireceğim! Tam ağzımı açıp bir ejderha gibi patlayacaktım ki eliyle ensesini ovuşturup o bakışlarıyla bana başladı. Hangi bakışları mı? Elbette ki yağmurda sırılsıklam olmuş ıslak köpek bakışlarıyla. Bir anlık bakışmayla ejderhamın ağzındaki bütün alevler sönmüş yavaş yavaş bir kenara çekilip horlamaya başlamıştı bile. Adam ağız tadıyla kızamıyorum bile!

"Önemli değil Murat. Zaten onların da yalnız kalmaları gerek biraz. Adam Kore'den kalkıp gelmiş."

"Ne olmuş gelmişse! Gelmeseymiş! Bana sormuş! Pis ukala!"

"Neden adama ukala diyorsun ki gayet beyefendi bence. Hem elbette önemli. Demek ki Narin'i umursuyor yoksa iki kere gördüğü kız için onca işini bırakıp neden gelsin.  Ah Ah.. Şanlı kız benim Hüma kuşum."

"Anlamıyorum ki zaten sizi. Ne anlıyorsunuz o tüyü bozuklardan. Burada civan gibi türk erkekleri dururken!"

"Evet ne demezsin...  Türk erkekleri burnunun ucunu bile göremezken nerede kalmış sevdiğinin ardından okyanus aşsın. Neyse ben kalkıyorum sana iyi günler"

Tek bir kelime etmesine izin vermeden oradan ayrıldım. Allah'ım ben ne yapacağım. Kızsam kızamıyorum. Kıysam kıyamıyorum. Kopsam kopamıyorum....

~Murat~

Var ya şu kız milletini anladığım gün kesin Nirvana ulaştığım gün olacak. Ne dedi bu bal kız şimdi. Burnunun ucundakini görmezken mi ? Kim var ki benim burnumun ucunda? Hadi kendisini kastediyorsa ki çok mantıksız çünkü ben ondan başkasını göremiyorum ki nasıl onu görmeyeyim.

Ama oğlum sende çok pasifsin be! Kıza bir seni seviyorum diyemedim. Senin sıfatına... Hop hop iç ses o kadarda değil yavaş gel. Ne yapayım. Kızı görünce, istiyorum ki şöyle bir sarayım bir tadayım bal çanağı dudaklarından... Sonra bir bakıyor o elalarıyla... Nefesim bende önce dağlara vuruyor kendisini...

Bende istiyorum bugün ki gibi hep tutayım ellerini. Ama sürekli çemkiriyor bana hatun. Sen şöylesin Murat! Yine ne yaptın Murat! Of Murat! Hiç benim adımın arkasından ah çekiyor mu acaba? Yoksa oda mı bir çekiğe vurgun.

Aklıma gelen son düşünceyle hızla ayağa fırlayıp masanın üzerine 20 tl bırakıp koşmaya başladım. Bir taraftan da otobüsün gelmemiş olması için dua ediyordum. Eğer bir çekiğe vurgunsa yemin olsun gider vururum onu!  Durağa yaklaştığımda tek başına oturduğunu gördüm.  Dizlerini yukarı çekmiş çenesini yaslamış mahzun mahzun oturuyordu.

BelkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin