Narin~
Bir gün sonra hastahaneden çıkarken bedenim bu koridorlarda olsa da ruhum çok uzaklardaydı. Geceden beri elim defalarca telefona uzanmış ama aynı anda boşluğa düşü vermişti. Böylesi daha iyi olur diye avutuyordum kendimi... Ya da ben öyle sanıyordum.
Gözlerimle yerdeki çizgileri takip ederken bir elin bileğimi sıkıca tutmasıyla irkildim. Uzun ve muntazam parmaklar bileğimi sararken gözlerim kimin geldiğinden emin olan kalbimin aksine yavaşca yukarı doğru yükselip o toprak rengi gözlerle buluştu. ..
Gözlerimin gördüğünü beynimin algılaması saniyeler sürmüştü. O ikisinin bu telaşına kıs kıs gülen kalbimse kendinden emin bir şekilde sukunetle bekliyordu. "Geldin.." diyen dilimi kulaklarım işitince sistemimin tamamen kontrolumden çıktığını anlamıştım.
"Geldim" dedi o tok hafif ısıraklı sesiyle...
" Murat denilen adam kimse buraya çağır hemen. Onunla görülecek bir hesabım var!"
Nasıl?
Murat~
Bir saattir bu kafede bu çekik gözlü sinsi herifin tavırlarına katlanıyorsam bunun tek nedeni Bade'nin masanın altında tuttuğu elimdir. Hatta bazen o elimi daha sıkı tutsun diye gereksiz atarlanmalar yaptığımda doğrudur. Adama doğru dürüst iki kelime bile edememiştim. Nasıl edebilirim ki ? Bade'nin parmaklarından bedenime yayılıp ruhuma ulaşan bu aşk Irmağı her yanımı sarmışken.
Yavaşca nefesimi bırakıp karşımda ki adama baktım. Son derece kendinden emin ve vakur bir duruşu vardı. Yahu adam ünlü aktör ne işi var buralarda diye düşünmeden edemiyorum. Yani kore de kız mı kalmadı da bizim pasaklının peşinden kalkıp buraya kadar gelmiş bu adam. Oy ona pasaklı dediğimi duysa biterim ben. Nedense onca laftan birtek buna takıyor.
"Bakın Ji Sub bey..."
"Sadece Ji Sub yeterli."
"Peki sadece Ji Sub. O gün telefonda biraz sert çıkmış olabilirim. Ama ben o anda kontrolden çıkmıştım. Buraya kadar kalkıp gelmenize neden yoktu. "
"Ben buraya sizin laflarınız için gelmedim. Na Rin hastane de dediğiniz anda başka bir şeyin önemi kalmamıştı zaten. Sadece yanlış anlaşılma olsun istemiyorum. Artık birbirimizi anladığımız ı sanıyorum."
Valla ben senin ne ayak olduğunu daha anlamadım koçum ama yakındır çözmem demedim elbette ki kafamı olumlu bir şekilde sallayıp göz ucuyla Narin'e baktıktan sonra Bade'nin hala avucumda ki elini kurtarmasına izin vermeden onunla birlikte dışarı çıktım.
Hadi bakalım Bade hanım şimdide siz bana hesap verin. Bir insan evladına bu işkence yapılır mı?
Ji Sub~
Murat yanımızdan ayrıldıktan sonra tüm dikkatimi Na Rin e yönelttim. Ne düşünüyordu acaba? Yani onca yolu geldikten sonra ona hiçbir şey söylemeden buraya getirmiştim. Ben Murat'la konuşurken araya hiç girmemiş sadece dinlemişti. Ellerine uzandığında itiraz etmeden teslim etti avuçlarıma. Boğazımı hafifce temizleyip konusmaya başladım.
"Na Rin biliyorum neler olduğunu anlayamıyorsun. Açıkcası bende tam olarak bilmiyorum. Tek bildiğim senin hayatımda olmanı istediğim. Çok zor biliyorum. Yani konumumuz yaşantımız hatta yaşımız bile uygun değil. Ama sen tam kalbime göresin Na Rin."
İrkilerek ellerini çektiğinde sanki bahar birden kesilip kışa dönüştü. İstemeyecek miydi ? Bir süre ne yapacağını bilemez miş gibi yüzüme baktıktan sonra konuşmaya başladı.
"Ji Sub... Bu söylediklerin benim için o kadar inanılmaz ki. Her an alarm sesiyle uyanmayı bekliyorum. Sen o kadar uzun zamandır kalbime göresin ki benim ben bile unuttum ne zaman başladığını."
Söylediği sözler ılık bir meltem gibi yayılırken bedenime yaramaz bir tebessüm işgal etti dudaklarımı. Beni seviyordu yani? Hatta beni daha tanımadan önce. Bu düşünce rahatsız etti beni. Herkesin görüp hayran olduğu o buğuyu değil beni sevsin istiyordum. İnsan kendiaini kıskanır mıydı? Kıskanıyordum işte.
"Önce beni tanıyıp sonra beni sevdiğini söyle Na Rin. Şimdi değil. Bir hafta buradayım. Okulun hariç her anını bana ayırmanı istiyorum senden. Sana kendimi anlatacağım. Sende sonra karar vereceksin bana olan duygularına..."
Başını sallayıp kabul ettiğinde ellerim istemsizce uzanıp çenesini buldu. Yavaşca dudaklarına yanaşıp o ılık meltemi hissetim doyasıya. Gözlerini kapatmış hafifçe titriyordu. Yanağına minik bir buse kondurduğumda şaşkın gözlerle bana bakmaya başladı. Ah hayır prenses tamamen bana ait olduğunu söylemeden o dudaklar dokunmayacağım.
~~~~~
Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın. Telefondan bu kadar oluyor :)
Hikayemi okuyan ve oy veren herkese teşekkürler. ♡♡♡