Yan yana yürüsek seninle~

2.7K 238 46
                                    

Murat~

Badenin arkasından giderken aklımda sadece elimin içinde minicik kalan eli vardı. Nasıl da küçük ve narindi eli, yumuşak teni tenimi ısıtıyordu nazlı bir koku eşliğinde.  Yok bu kız beni kabul etmezse benim okul değiştirmem gerekirdi kesin. Hatta okul yetmez en iyisi ülke değiştirmekti. Ben bu minik elleri başkasının sarmasına dayanabilir miydim?  Mümkün değil...

Sahile geldiğimizi ancak o durunca fark etmiştim. Elini avucumdan çekip kollarını birleştirdi. Denize bakıyor ve kaşlarını çatıyordu. Her bir kirpiğine kurban olduğum kadın o buruk gözlerle denize bakarken ben ne yapabilirdim ki? Sırtımdan soğuk terler dökülürken, dizlerimden dermanın çekildiğini hissediyordum. Hey gidi koca Murat! Geldiğim hale bak...

Yavaşça bana döndü, çiçeklenmiş bahar da onun la birlikte hareket ediyordu sanki. Papatyalar açmak için onun dudaklarından süzülecek cümleleri bekliyordu. Kuşlar üstümüzde  yavaşlamış, Bade'nin bana vereceği cevabı bekliyorlardı benimle birlikte.  Eğer bu badem gözler benim olmayacaksa, bahar gelmeyecekti benim topraklarıma...  

Derin bir nefes alıp "Murat..." diye fısıldadı yârim... Kalbim hazır ola geçti aynı anda.

"Bana karşı bir şey hissetmiyorsan  hiçbir şey söyleme demişsin ya hani... Ben sana aşığım be adam. Sen ne hissinden bahsediyorsun..."

Tamam işte istemiyordu beni. Kız mahcup oldu besbelli... Ama bir dakika ne dedi o?

"Ne dedin sen?"

Dudağına kurbanı olduğum gülüşlerinden birisini  takıp gözlerimin tam içime baktı. Neşeli sesiyle konuşmaya başladığında içimdeki papatyalarda onun sesinin büyüsüyle açmaya başlamışlardı.

"Sana aşığım dedim kalın kafalı!"

Aşıktı! Bana aşıktı! Bade bana aşıktı! Ve karşımda kıkır kıkır gülüyordu şu anda. Ah be badem gözlü ben sana neler yaparım haberin yok. Onu kollarıma sarıp havaya kaldırdığımda başını boynuma gömdü. Allah'ım! Ölmek gibi bir şeydi bu. Yada yeniden doğmak gibi!

Bade bütün gücüyle bana yaslandığında daha bir sıkı sardım onu kendime. İçimden martılar geçiyordu. Bu kadın bütün hücrelerime yayılıp kendi ismini kazıyordu ruhumun derinine...

Mutluluk sarhoşuyken boynumda hissettiğim ıslaklıkla yavaşça kendimden uzaklaştırdım miniğimi. Gözleri kızarmıştı. O bana sulu sulu bakarken ben kızarmış burnunu sıkmak istiyordum. Bu halde bile o kadar güzeldi ki. İzin verse sabaha kadar hiçbir yere kıpırdamadan bakardım o güzel yüzüne. Dur be içimdeki mecnun, kız ağlıyor oğlum!

Ana odaklanıp bebeğimin yüzünü avuçlarımın içine aldım. Yavaşça fısıldadım ona doğru.

"Neden ağlıyorsun canımın içi?"

O minik burnunu çekip sağa sola kıvırdığında ne kadar güzel olduğundan haberi yoktu muhtemelen aklımdan geçenlerden habersiz  çok ciddi bir şekilde konuşmaya başladı;

"Ben inanamıyorum Murat... Senin beni sevdiğine inanamıyorum..."

Yüzümü yüzüne iyice yaklaştırdım;

"Sen, ruhumun bahar köşesi... Ben seni gördüğüm ilk andan beri seviyorum. Kokunun bütün duyularımı esir aldığı o andan beri, ben senin kölenim de senin haberin yok be kadın! Sana uzanamadığım her an, içimde bir incir ağacı kök saldı durdu, biraz daha gecikseydin gönül evim başıma yıkılacaktı kadın!"

BelkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin