Narin~
"Batsın bu dünya! Bitsin bu rüya! Ağlatıp da gülene yazıklar olsun!"
Ne mi oluyor?
İçimden arabesk şarkılar geçiyor elbette.
Peki neden mi?
Gerçekten bilmiyorum.
Mehmet Komiserle geçirdiğimiz keyifli akşamdan sonra evime gelip camın kenarına tünedim. Yanlış duymadınız bildiğiniz tünedim. Dizlerimi kırarak sandalyenin oturma yerine iliştirdim ve çenemi de dizlerime yasladım. Ve az önce duyduğunuz gibi İbrahim abimiz maziden sesler programı yapıyor içimde.
Daha doğrusu bedenimin uzuvları kendilerine has meşgaleler bulmuş durumda. Nasıl mı? Şöyle ki;
İbrahim abimiz boğazımda oturmuş arabesk şarkılarla programına devam ederken, kalbimin bir bölümünde kolbastı eşliğinde tozu dumana katan duygular var. Bunun yanı sıra kalbimin diğer bölümünde ise, "Ben seni unutmak için sevmedim" nağmeleri yankılanıyor hemde Zeki Müren üstadın sesinden...
Ve ben içimdeki bunca sesten hangisine kulak vereceğimi şaşırmış durumdayım.
Kendimi bildim bileli, yani aşkı anlayabilecek yaşa geldiğim andan itibaren tek bir kişiyi gördü gözlerim. Yıllarca bir çok kişinin alay konusu olmuşluğum var. Hiç görmediğin tanımadığın, sadece ekranda izleyebildiğin birisine aşık olmak klişe bir durum farkındayım ama...
İşte o ama benim için bir mucize oldu. Ji Sub'un toprak gözlerine ilk değdiğim anda ayaklarımın yerle irtibatı kesildi, bir harikalar diyarına düştüm ve inanılmaz günler yaşadım. -Ve yine şu sinir bozucu- ama, onunla geçirdiğim günlerde, hep elime yapışan, gözlerimi perdeleyen, kalbimin üzerine oturan bir şeyler vardı.
Bu adam belki de Asya'nın en çok tanınan ünlülerinden biri ve benimle bir olmak istiyor. "Bir olmak"
Ah evet bana aynen böyle dedi;
"Ben seninle bir olmak istiyorum Na Rin... Senden ayrı bir ömür geçirmek istemiyorum..."
Bense sadece yüzüne bakabildim. Ji Sub kalbimin ortasına kök salmış dipsiz bir uçurum ve ben o uçurumdan illaki düşeceğim...
Peki Mehmet...
Mehmet...
Ah onun bal gözleri bana öyle hikayeler anlatıyor ki dostlar başına. Kirpiklerinden köprüler kuruluyor bana her bakışında, ayakları kalbime dikilen. Saçları var Mehmet'in her bir teline şiirler yazılası. Kaşları var kaderime izlerinin düşmesini istediğim. Elleri var Mehmet'in sanki tüm dünyayı avuçlayacakmışçasına büyük. Ve bir kokusu var Mehmet'in, rayihasında kırlangıçların süzüldüğü....
Mehmet, geç gelmiş türküsü ömrümün...
Bade~
Murat'ın elime tutuşturup kaçtığı kağıdı okuduğumda bir an ne yapacağımı şaşırsam da peşinden koşmaya başladım. Tam okuldan çıkacakken yetişip elini kavradım. Daha sonra iki büklüm olup derin nefesler almak zorunda kaldım elbette. Biraz kendime geldiğimde, başımı kaldırıp hayran olduğum mavilere diktim gözlerimi.
"Murat..."
"Bade... Eğer olmaz diyeceksen... Lütfen söyleme. Ben bunu kaldıramam..."
Yakışıklı yüzü sıkıntıyla gerilmişti. Ben alışkın değilim onun bu hallerine.Benim tanıdığım Murat, her zaman kendine güvenen bir adamdı ama bu karşımda ki adam kalbini benim avuçlarıma bırakmıştı... Hayır dersem ölecekmiş gibi bakıyordu gözlerime...
Bir an... Birkaç dakika onun o muhtaç bakışlarının keyfini çıkardım. Hadi ama buna hakkım var benim. Bu adam bana gecelerce cehennem azabı yaşattı. Elime geçen bu fırsatı biraz değerlendirsem ne olur ki?
Elini tutup, hiç konuşmadan yürümeye başladım. Biraz da o beklesin ama değil mi?
Mehmet~
"Sağır siyah bir yorgun yol
Vur kendini sürgün ol
Aşk yolunda ölmek kolay"
Radyodan yükselen ses ne kadar da doğru söylüyor;
"Aşk yolunda ölmek kolay..."
Evet aşk yolunda ölmek o kadar kolay ki... Yarin bir nefesinin buğusu için aşık kendisini bitmez çöllere vurur hiç düşünmeden. Aşık, yarinin bir busesi için cehennemden geçer de tek bir ah çıkmaz dilinden...
Gönlümden narin bir sızı geçiyor zamanlı zamansız. Yeni açılmış yaramın adı oluyor yarim... Ben ki kurşun yağmurlarının içinden geçerken korkusuzca, naif bir yüzün kirpikleri batacak kalbime diye korkuyorum. Ama en fazla o kirpikler bana hiç değmeyecek diye korkuyorum.
Sözleri yazılmamış bir şarkı olacak ömrüme Narin... Eğer onun saçlarının teliyle sarınamazsa ellerim hep eksik kalacağım...
Ah be Mehmet! Ne kadar şapşal adamsın sen ya! Kız bakalım sana bakacak mı? Belki de o nazlı kalbinde zaten başka bir adamın gölgesi var...
Ah be nazenin yarim bu garip aşık seni başka adamların gölgesinden bile kıskanıyor senden habersiz...
Ji Sub~
"Evet bayan Seo Yoo, dediğim gibi lütfen Seul National University'nin başvuru şartlarını öğrenin. Özellikle de yurt dışından gelecek öğrencilerden hangi özellikleri istiyorlarmış araştırın lütfen"
Sekreter notunu alıp dışarı çıkınca oturduğum yerden kalkıp pencere kenarına geçtim. Bu hasret beni tüketmeden vuslata giden bir yol bulmak zorundaydım. Na Rin benden uzaktayken nefesim bile zorla çıkıyor bedenimden.
Onsuz bir ömür geçirmenin ihtimali bile yakıp kavuruyor bedenimi. Ne olursa olsun yan yana olmalıyız biz. Ben oraya gidemiyorsam, onun buraya gelmesinin bir yolunu bulacağım... Bir kez yamacına iliştiğimde ise dünyanın sonuna kadar kalkmayacağım oradan...