04:00 am
Zamansız çalan telefonun rahatsız edici sesiyle uykusundan uyandı.
El yordamıyla bulduğu telefona cevap verirken bir yandanda saate bakmaya çalışıyordu."Efendim.
Bu saatte aramak için iyi bir sebebin vardır umarım.""Na Rin"
Gözlerinde oynaşan uyku anında açık camdan atlayarak uzaklaştı. Allahım gerçkten ama gerçekten o sesi duyuyordu şu anda. Başka kim adını iki hece halinde söylerdi ki ?
" Na Rin orada mısın ? Rahatsız mı ettim?"
" Hayır... Sadece burada sabahın dördü. Biraz şaşırdım o kadar. Nasılsın..."
"Afedersin.. Ben saat farkını unuttum. İyiyim en azından artık iyiyim. Geldiğimden beri seni aramak istiyorum ama bir türlü fırsat bulamadım. Özür dilerim."
"Aramak zorunda değildin ki. Özür dilemen gereken bir durum yok."
"Ah.. Ben seni fazla tutmayayım. Uykunu böldüm özür dilerim. daha sonra tekrar ararım. Olur mu?"
"Tabiki olur. Kendine iyi bak."
"İyi uykular Kelebek..."
Kapanan telefon sesiyle elindeki ahizeye bakakaldı Narin. Allah'ım acaba halisünasyon mu görmeye başlamıştı. Kafasını yastığın altına sıkıştırdı.
"Uyuyacağım! Sabah bu garip rüyayı unutmuş olacağım!"
Gözleri kapanırken kendine yabancılarşmış hissediyordu. Hissetmek istedikleri ile hissetmesine izin verdikleri karma karışık olmuştu...
<.>.<.>.<.>.<.>.<.>
~Narin~
"Yani şimdi seni aradı öyle mi?"
"Murat onuncu kez soruyorsun ve ben onuncu kez cevaplıyorum evet beni aradı. Hatta sabah ilk gördüğüm onun mesajıydı gece uyandırdığı için özür diliyor güzel bir gün olmasını umuyormuş. Evet bende ne yapacağımı bilmiyordum. Taki Mavi'm le konuşana kadar... Artık biliyorum. Nereye gidiyorda yaşayacağım bunu. Onsuz kalmaktansa onunla geçireceğim günlerden biriktireceğim."
"Ve o gidince yine hayalet gibi gezeceksin etrafta!!"
"Murat ne olur bak anlamıyorsun. Sadece telefon edip mesaj yollayan birisine ne dememi istiyorsun Allah aşkına! Ortada hiç birşey yokken ne diyeyim!!"
Artık dayanamayacaktım. Okula geldiğimden beri Murat aynı şeyleri söyleyip duruyor. Bende biliyorum bu işin sonu olmadığını bende biliyorum gereksiz ümide kapılmamam gerektiğini biliyorum!
Biliyorum da yüreğime söz geçiremiyorum ki.. Bırak beni gerekirse yanayım diye bağırıyor.
"Tamam o zaman deli kız... Ne istiyorsan yap. Ama ben yokum artık!"
Yanımdan uzaklaşan Murat'ın arkasından hissiz bir şekilde kalakalmıştım. Ben yokum mu dedi o... Ama o olmazsa ben nasıl olurum. Nasıl...
Boş bir çuval gibi olduğum yere çöküverdim. Bade birşeyler söylüyordu ama ben anlayamıyordum açıkcası... İçimde bir şeyin kırılma sesini duyduğuma yemin edebilirim. Sanki ruhum bedenimi terketmek için çırpınıyormuş gibi... Gözlerim kararırken son hatırladığım kaykaydan düşen bir kızın bacağını temizleyen o ufak çocuğun gözleri oluyor.
~Murat~
Aptal kız! İçimden birşeyleri kırmak geçiyor. Bir gün sadece bir gün geçti Allah'ım! Kız tam normaledöndü dedim. Bir telefon bir mesaj. Hop herşey yine eski haline! Gel keyfim gel! Adamın Kore'de keyfi yerinde tabi. Biz burada ne çekiyoruz haberi yok!
Tam okulun kapısından çıkacakken Burak'ın bana seslenmesiyle arkama dönmek zorunda kaldım. Kucağında hiç canı yokmuş gibi yatan ufak bedeni gördüğüm an koşmaya başladım. Aklımdaki tek şey ateşler içinde yatan oğlanın başında sabaha kadar bekleyip ona şarkılar söyleyen ufak bir kızın hayaliydi.