"Merhaba!! "
Normal olduğunu sandığım bir şekilde selam vermeme rağmen bütün arkadaşlarım bana hayalet görmüş gibi bakıyorlardı. Büyük ihtimalle bir aydır ızdırap çeken modda dolaştığımdan olsa gerek. Ama bitti artık yani... Bitmeli...
Daha fazla kimseyi kırmak istemiyorum ben. Acımı özlemimi kalbimin en derinine attım. Yalnız kalmadıkça asla çıkarmayacağım artık.
İlk kendine gelen Murat oldu elbette.
"Vay! Melek hanım geri dönmüş!!" dedi kelimeleri yayarak.
Onun bu taşına sinir olan Bade bir dirsek geçiriverdi karnına. Bu hissettiğim neydi ? Evet huzur. Burası benim huzurlu yuvam.
"Aynen öyle yaptım Dingo! Bir sorun mu var? "
Uzanıp ellerimi tutup bağdaş kurduğu bacaklarının üzerine oturtup sımsıkı sarıldı bana dostum.
" Sorun yok Melek... Ama bir daha kaybolursan o kanatları tek tek ellerimle yolarım ona göre!"
Avucumun içini yanağına yasladım gözlerinin en kuytusuna diktim gözlerimi.. "Bir daha gidersem dönebilir miyim bilmiyorum... O yüzden gitmemeye karar verdim. Merak etme..."
Çok önemli bir işaret arıyormuşcasına gözlerime dikti gözlerini beni sınıyordu biliyorum. Ama kararlıyım bir daha kendimi kaybetmeyeceğim. O kadını sevmiyorum ben. Hissiz, soğuk, yaralı...
Aradığını bulmuş olacak ki gülümsedi. Yok gülümsemedi. Bildiğiniz sırıttı. Bütün dişlerini sayabilirdiniz rahatlıkla. Bade'ye döndü. Gözlerinde şimşek gibi bir an için görünen ifadeyi yakalamıştım yine. "Hayatım senin ellerinde kadın!" ifadesini. Ama Bade henüz bilmiyordu. Belkide ben birşeyler yapmalıydım. Onlar mutlu olurlar hiç olmazsa.
"Bade kız bu günü Melek'in kurtuluşu ilan ediyorum dile benen ne dilersen!"
"Gölge etme başka ihsan istemez Murat!" dedi Bade soğukkanlı bir şekilde.
Ve yine Murat'ın gözlerine o ifade yerleşti. "Batsın bu dünya!" ifadesi. Ah benim zavallı Dingo'm...
"Aman sanki bende sana bayılıyorum! Bu kız milletini anlamak imkansız arkadaş. Kalk kız sende kız değil misiniz ? Hepinizin köküne...!! Tövbe estağfurullah!"
Murat'ın arkasından boş gözlerle bakarken Bade kollarını boynuma sardı.
"Hoşgeldin hüma kuşu.. Sakın bir yerlere kaybolma olur mu ?"
Sıkı sıkı sarıldım karşımdaki kırılgan bedene.
"Gitmemeye çalışacağım canım..."
Kore:
Ji Sub:
"Bak Hyung lütfen artık bu işin peşini bırak. Sana daha ne kadar anlatacağım. O kız farklıydı diyorum sana. İlk defa kendimi normal bir erkek gibi hissettim. Çocuk muyum ben! Kaç yaşında adamım. Yok hayranlarım ne dermiş. Kız Koreli değilmiş yok Müslümanmış! Sanki hemen nikah kıyacağım dedim. Sadece onunla görüşmek istiyorum diyorum! Zaten günlerimin çoğu sette geçiyor. Kendime ayırdığım zamanlarda telefonu açacağını bilmek... Benim için orada olacağını bilmek istiyorum! "
"Tamam! Sen kazandın. Ama söylemedi deme. Benim öngördüğüm herşey bir bir olacak Ji Sub. Çünkü ben seni daha önce hiç böyle görmedim..."
Sessiz kalmam en büyük cevaptı aslında. Daha ben bile bilmezken ne hissettiğimi ona nasıl anlatabilirim. Sadece benim için orada olmasını istiyorum. Şimdilik...