Ellerim titrerken sen sandım yüzüme vuran seheri
Ilık ılık aktın parmaklarımın ucundan.
Gel...
Sensizlik sararken gözlerimin rengini...
Abı hayat ol ak toprağıma...
<. <. <. <. <.Mesajı bir kere daha okudum. Hayret hala aynı şeyler yazıyordu. Dönüp arkamı o muhteşem saraya baktım. Yani gerçekten orada mısın?
Hızlı adımlarla tamam tamam resmen koşarak Gülhane parkından içeri girip saraya ulaştım. İçeri girince o tanıdık kekremsi tad çalındı burnuma dayanamayıp gözlerimi kapattım.
Ah işte ayak seslerini duyuyordum. Fatih'in Süleyman'ın Yavuz'un... Küçük Şehzadeler Sultanlar cariyelerin kıkırdamaları eşliğinde saklanıp duruyorlardı. Genç yağız şehzadeler içlerindeki arzunun gücün aksine diz çömüş oturuyorlardı Lala'larının dizinin dibinde...
Ilık bir nefes hissedince gözlerimi açtım. Tam karşımda o toprak kokan gözler bana bakıyordu...
"Merhaba. Ne kadar çabuk geldin" diyerek gülümsedi.
"Hımm... Ben aslında buralardaydım"
diyerek aynı gülümsemeyi iade ettim.Eliyle çenesini sıvazlayarak eğleniyormuşcasına beni süzdü...
"Hadi Gel" diyerek elimi tuttu! ve yürümeye başladı. Çifte kasırlar bölümüde set kurulmuş harıl harıl bir çalışma başlamıştı.Benim için bir sandalye isteyip izin isteyerek yanımdan ayrıldı. Sonraki saatler tamamen bir rüya tadında geçti. İşler bittikten sonra gülhanenin alt tarafındaki çay bahçesinde oturup demlik cayımızı ısmarladıktan sonra İstanbul'u izlemeye başladık.
Dönüp ona baktığımda yüzünde büyük bir hayranlıkla izliyordu İstanbul'umu... Fısıldadım ona " Seni kıskanmalı mıyım Mavi'm ?"
Saatler süratle akıp giderken kendimizden bahsedip durduk. O anlatırken sanki ilk defa duyuyormuş gibi yapıyordum ama işin aslı öyle değildi. Yıllardır evinin kapalı kapıları hariç dışarıda attığı her adımdan haberim vardı. Ama söyleyemezdim toprak gözlüme...
Bende anlattım tabi. Koreceyi neden öğrendiğimi ülkesine dair bildiklerimi. Tam Jeju adasındaki akşam melteminin insanı ne kadar rahatlattığından bahsediyordum ki gözlerine takıldı gözlerim bir an. Boşaldı beynim.
Elime uzandı usulca derin bir nefes aldı. "Bana senin gözünden göster İstanbul'u" dedi. "Bu gece dönüyorum. Bugün senin İstanbu'unu yaşat bana..."