1.Bölüm

159 20 37
                                    

Heyecan bazen çok güzel, bazen de çok zorlayıcı bir duygu. Ama şu an beklediğim kişi için beslediğim heyecan belki de en güzel duygu olabilirdi.

Yiğit. Almanya'dan geliyordu. Tam tamına 2 sene boyunca görmemiştim onu. Kuzenim oluyordu ama ben ona kuzen gözüyle bakamamıştım. Gitmesine az bir süre kala kalbim onu seçmişti. Her zaman kendime yanlış olduğunu söylemiştim ama olmuyordu işte. İnsan kimi, ne zaman seveceğini belirleyemiyordu. Onunla tek tük konuşmuştuk gittiğinden beri ve her seferinde kalbim feci şekilde çarpmıştı. Bu kadar heyecan hiç adil değildi.

Şimdi de Babannemlerde koltuklara kurulmuş Ferhat Amca'mın Yiğit'i havaalanından getirmesini bekliyorduk.

Babam, iki amcam ve dedem bir holding yönetiyorlardı. Annem de yengelerimle pek iyi anlaşamazdı ama aralarında soğukluk yoktu. Ama benim kuzenlerimle aram iyiydi.

Yiğit, Ferhat Amca'mın oğluydu. Ferhat Amca'mın 2 çocuğu vardı. Diğeri de küçük Mina. Daha 3. Sınıftaydı. Kafamı Mina'ya çevirdiğimde o da abisini göreceği için çok heyecanlıydı. Onun bu haline gülümsedim. Yerinde duramıyordu adeta. Aynı ben...

Zeynep Yengem de dokunsan ağlayacak gibiydi. Oğlu sonuçta ne yapsın. Kafamı karşımdaki koltuğu çevirdim. Diğer yengem olan Sevgi Yengem de telefonuyla uğraşıyordu. Küçük oğlu Emre de Mina ile koşuşturuyordu. Ben de yer kalmadığı için koltuğun yanındaki bir sehpaya oturmuş, babaannemi dinliyordum.

"Vallahi kalbim çıkacak küt diye gideceğim. Yahu nerde kaldı bunlar?" dediğinde gülmeden edemedim.

"Babaanne Amcam daha yeni çıktı evden. Uçmasını beklemiyorsun değil mi?"Babannem bana dönüp gözlerini kıstı. "Sus bakalım sen sanki ben anlamıyor muyum senin de heyecanlı olduğunu." dedi.

Gözlerim kocaman açıldığında bu sefer gülen taraf oydu. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.

"Tabii heyecanlı olacağım. Kuzenim o benim 2 yıldır görmüyorum."

Babannem de bu sözlerimin üzerine bir şey demedi. İnanmıştı galiba. İnanmamışsa zaten sıçmıştım.

Derken telefonum çalmaya başladı. Tüm dikkatler üzerime çekilirken merdivenlere yöneldim ve Babaannemin odasına doğru çıkmaya başladım. Telefonumu açıp kulağıma dayamıştım bile.

"Efendim Yaren" dediğimde bir çığlık kopardı. "Kızım nasıl bu kadar sakinsin? Geldi mi? Ne oldu? Kötü bir şey mi oldu? Kızım konuşsana!" O bunları söylerken kahkaha atıyordum.

"Kızım bir nefes al ya. Konuşmama izin mi veriyorsun?" dediğimde derin bir nefes aldı. "Tamam anlat hadi dinliyorum."

Bu sefer derin derin nefesler çeken bendim. "Neden sakin olduğumu bilmiyorum." Alt dudağımı dişleyip devam ettim konuşmaya. "Fırtına öncesi sessizlik galiba." dediğimde güldü.

"Onu görünce ters bir hareket yapma aynen böyle sakin olmaya devam et no panik." Onun bunu demesiyle burukça gülümsedim.

"Umarım öyle yapabilirim." dediğim an alt kattan kapı sesi geldi ve ben sadece bir saniye boyunca kalbimi hissedemedim.

"Yaren..." dedim. Yaren "Noldu?" diye panikle sorunca "Geldi galiba." Dedim. "Kızım ne duruyorsun kapat çabuk telefonu çabuk git yanına hadii!" Tam bir şey diyecektim ki suratıma kapattı. Deli.

Derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Çok zor geliyordu. 2 yıl sadece sosyal medyaya attığı fotoğraflardan görmüştüm onu. Şimdi o merdivenleri indiğimde canlı canlı görecektim. Sanki bir ömür görmemişim gibi...

İç sesim ile tartışmayı bırakıp odanın kapısını açtım ve çıktım. Merdivenlerden inerek salona doğru ilerledim. Herkesin ses tonunda bir neşe vardı. Evet, gelmişti.

Gülüşünü duyduğumda ses tonunun nasıl değiştiğini düşündüm. Daha kalın olmuştu sanki. Tanımadığım bir kız sesi de vardı ya da bana heyecandan öyle geliyordu bilmiyorum. Sanki bir daha nefes alamayacakmışım gibi ciğerlerimi oksijenle doldurdum. Ve salona girdim.

Bir koltukta oturmuş elini tuttuğu, onun yaşlarında bir kız ile onu gördüm. Aile ile sohbet ediyordu.

Annem "Ceren nerdesin kızım? Bak Yiğit geldi." Bakışları bana döndüğünde mutlulukla gülümsedim. Ve koşarak ona sarıldım. Ona sarılmam ile elini adını bilmediğim kızın ellerinden çekti ve kollarını bana sardı. O an sessizce kokusunu çektim içime. Mükemmeldi. Hiç ayrılmak istemedim o an. Bir ömür sürsün istedim.

Ama en sonunda ayrıldığımda yana kayarak bana yer açtı ve beni yanına oturttu. Gülümsedim.

"Kocaman olmuşsun!" diyerek güldüğümde o da güldü. "Asıl sen kocaman olmuşsun. En son gittiğimde seni göremiyordum bile." dediğinde kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"2 yıl sonra yine mi laf sokmaya çalışıyorsun bana? Telefonda daha kibardın." dedim. "Şaka yapıyorum, çok özledim herkesi."

Bir an 'ben herkes miyim' diye atarlanmak istedim ama mantıksız olduğunu düşünerek sustum. Babannem "Yapıştın çocuğa, bırak biraz da bana sarılsın." Yiğit gülerek ayağı kalktı ve babanneme sarıldı. Ters ters babaanneme baktım. Bu kadın beni deli ediyordu valla.

Bana bakan bir çift göz hissettiğimde Yigit'in yanımda bıraktığı boşluğun hemen yanındaki kıza baktım. Bana bakıyordu. Gülümsediğinde ben de gülümsedim ve konuşmaya başladım.

"Tanışıyor muyuz acaba?" dediğimde kız "Tanışmıyoruz galiba." diyerek utanarak baktı. "Ben Yigit'in kız arkadaşı oluyorum. Adım Açelya." deyip elini uzattığın da kızın eline bakarak donakaldım.

Nasıl? Nasıl yani Yigit'in sevgilisi miydi? Kalbim parçalanmış ve kırılan parçaları etrafa saçılmıştı resmen.

Kız yüzüme beklentiyle baktığında silkelendim, ellerinde olan bakışlarımı yüzüne çevirdim ve elini sıktım. "Ben de Ceren. Yigit'in kuzeniyim."

Merhaba, ilk bölümün sonuna geldiniz. Bu bölümü yazarken çok tedirgindim. Hâlâ tedirginim aslında. Ama umarım ilk denemem başarılı olmuştur. Başarılı değilse de elimden geleni yapacağım. Bu hikayeyi tamamen kafamı boşaltmak için yazıyorum. Çünkü yazmak, her zaman iyi geliyor. :) Yeni bölümde görüşmek üzere. Yorumlarınızı lütfen benimle paylaşın.

ULAŞILAMIYOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin