Spor salonundan Furkan'ı ardımda bırakıp çıkmıştım. Bu konu açılmayana kadar unutsam ne olurdu?
Sınıfa girdiğimde arkada telefonu ile uğraşan Yaren'e ilişti gözüm. Evet, anlatacaktım.
Yanına gidip oturdum. "Yaren.."
Kafasını telefondan kaldırıp yüz ifademi tartmaya çalıştı. "Ne oldu?"
Derin bir nefes alıp dikleştim. "Direk lafa gireceğim ama üzüleceğini de biliyorum. Yine de bil. Burak, 12/B deki Ece'den hoşlanıyor." deyip nefesimi üfledim.
Birkaç saniye sadece boş boş suratıma baktı. Sonra da buruk bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına. "Mutlu ise sorun olmaz benim için. O kız onu mutlu edecekse, ben de mutlu olurum."
Şaşkın gözlerle baktım yüzüne. "Ama senin için zor olmayacak mı?"
Gözlerini sınıfta gezdirip Burak'ın oturduğu sıraya baktı. "Olacak, ama yine içimde yaşayacağım. Onun bilmediği zamanlarda olduğu gibi."
Elimi koluna yerleştirip hafifçe okşadım. "Her zaman yanındayım, onu unutsanda unutamasanda."
Yüzüne sıcak bir gülümseme koyup sıkıca sarıldı bana. Karşılık verip ben de sımsıkı sardım onu. Biz sonsuz olalım, dedim içimden.
Birbirimizden ayrıldığımızda sınıf dolmaya başlıyordu. Dersler blok olduğu için 3 ve 4. Ders birlikte işleniyordu. Onun için zil çaldığında sınav bitmiş olacaktı.
Sırama geçmek için kalktığımda Yaren, sınav vaktine kadar burada biraz kestireceğini söyledi.
Yerime geçtiğimde bu kadar çalışmanın yeterli olduğunu karar kılıp test kitabını çantama koydum. Masada sadece kalem ve silgiyi bırakıp elimi yanağıma yerleştirdim ve sınıfa boş bakışlar attım.
Okula ders işlemeye mi geliyorduk yoksa özürlü hareketler sergileyen insanlara katlanmak için mi? Hiçbir fikrim yoktu.
Hoca içeri girdiğinde sınav için kalan 40 dk boyunca çalışmak için izin vermişti. Kafamı sıraya gömüp biraz dinlenmek için gözlerimi kapattım.
Yaklaşık 5 dakika sonra üzerime bir şey örtüldüğünü hissettim. Kafamı kaldıracak gücü bulduğumda yanımda kafasını sıraya koymuş yan bir şekilde beni izleyen Furkan ile göz göze geldim.
"Neden kaldırdın kafanı?"
Gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp, "Hiç öyle." dedim.
Sınav vakti geldiğinde hoca yer değistirmemişti. Furkan ile yan yana sınava girmiştik yani.
Sorulara içimden küfrederek yapmaya çalışıyordum. Furkan bacağıma bacağı ile hafifçe vurduğunda kafamı biraz eğip ona çevirdim. "Ne var?" dedim fısıltıyla.
"Benim üçüncü soruma baksana bi."
"Kendi sorularımı yapıp bakacağım, bekle."
"Çabuk ol."
Onunda fısıldayarak söylediği seyin ardından gözlerimi devirdim. Sorularımı bitirip onun sorusunu kendi kağıdımın üzerinde çözüp bacağını dürttüm. Kağıdıma ufak bakışlar atıp kendi kağıdına geçirmeye başladı. O geçirince de cevabı sildim.
Sınav bittiğinde büyük bir yükten kurtulmuştuk. Fizikten bahsediyoruz.
Sonraki derslerde akıp geçtiğinde çıkış zili çaldı. Çantamı toparlayıp kalktığımda Furkan geçmeme izin vermeden bileğimden tuttu. "Bugün bir şeyler mi yapsak?"
"Ne gibi?"
Biraz düşünüp, "Sinema olur, kafe olur, ha?" deyince bugün Babannemlere gitmem gerektiği aklıma geldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAŞILAMIYOR
Teen FictionBir genç kız, ulaşamayacağını bile bile kuzenine aşık. Bir genç, ulaşamayacağını bile bile genç kıza aşık olan. Hepsi birbirinin ulaşamadıkları. Peki genç kız ne yapacak? Ulaşamadığı şeyin peşinden koşmaya devam mı edecek yoksa o gencin onu bu yolda...